BismillahirrahmanirrahimHacer dünyalar tatlısı küçük kıza bakarak:
—Maşallah,alnında secde nuru olan bir müslüman hanım olur inşallah. Hatice Hacer Şenlik'ti o. Duası farklıydı. Bir mücahide hanımdı. Yaklaşık 1 hafta öne yeni kitabı basılmıştı: Ezan ve Yara. İsmi ilk duyana garip gelebiliyordu ama gerçeklerle doluydu.Ezan yalnız namaza değil İslama da çağrıydı aslında. İslam ise yaraları kapatmaz mıydı?Gönlü manevi huzurdan uzak bir nesli anlatıyordu.Oysa Alparslan'ın, Fatih'in, Kanuni'nin torunları torunları değil midi onlar? O sırada kapı çaldı.Gelen Aişe ve Belkıs'tı. Belkıs sohbetlere gittikçe Aişe ile kaynaşmış dost olmuştu. Sohbetlerde Hatice Hacer ve Nesibe ile de tanışmıştı. Şimdi ise Aişe ile beraber ziyarete gelmişlerdi. Esselamün aleyküm dedi ikisi birden . Nesibe ve Hatice ise tebessümle süslemiş bir şekilde karşılık verdiler. Aişe daha önce de görmüştü küçük Zehra'yı. Belkıs ise Zehra'ya yavaşça yaklaştı. Uyuyordu ve çok masumdu.Aklına Kudüs ve Gazze geldi. Orada masum bebekleri nasıl katlediyorlardı. Onların vicdanı dilsiz miydi? Bunu çok merak ediyordu. Binlerce müslümanı öldürmüşlerdi. Onlar bir insandı. Onlar vicdanlarını nasıl susturuyorlardı, onu çok merak ediyordu. Bu arada gizlerinden akan yaşlara engel olamamıştı. Aişe Belkıs'ın yanına giderek ona sordu:
—İyi misin? Belkıs ona yaşlı gözlerle baktı. Başını salladı. Derin bir nefes aldıktan sonra konuştu:
—Aklıma Kudüs geldi. Üzüldüm. Orada bulunan herkesin gözlerinde bir Mescidi Aksa belirdi sanki. Küçük Zehra Bile gözlerini açtı, birkaç damla yaş döktü sessizce. Hepsi Kudüs'ü düşünüyordu. Aişe "Kudüs Kalbimde Yaradır" diye mırıldandı. "KUDÜS KALBİMDE YARADIR."
******
Uğur dizi setindeydi. Bugün çekimler vardı. Hülya'nın da gelmesiyle çekimler başladı. Hülya Uğur'la çok yakınlaşmıştı. (Uğur'un dizideki adı) sevgilisiyle birlikte geziyordu. O sırada karşılarına Lara(Hülya'nın dizideki adı)sevgilisiyle geziyordu. Kızların üzerindeki kıyafetler batının kıyafetleriydi, tavırları bir müslümanın tavırları değildi. Gözlerindeki parlaklık makyajdan geliyordu. Onlar karanlığın ışıltısında kaybolmuşlardı. Onlar fani bir saltanat için geleceklerini satmışlardı.
************************
Ebubekir işe gidiyordu. Annesi onu kapıda uğurladı. Tam gidecekken annesine döndü:
— Anne bugün Mahmud ağabeye uğrayacağım. Benim için bir kız bulmuş. Dediğime göre kızın gönlü varmış. Anneciğim senin rızan var mıdır bu kızda? Biliyorum daha görmedin ama.
—Oğlum git konuş. İnşallah hayırlı olur. Dualarım hep seninle merak etme. Ebubekir annesinin ellerini saygıyla öptü.
Ebubekir kapıdan içeri girdiğinde ona tebessüm eden Mahmud ağabeyiyle karşılaşmıştı. Ona ilk önce selam veren Mahmud oturması yanındaki sandalyeyi işaret etti. Ebubekir sohbeti nasıl başlatacağını bilmiyordu. Neyseki Mahmud sessizliği bozdu:
—Nasılsın Ebubekir?
—İyiyim ağabey, sende iyisin inşallah?
—Allaha şükür. Şimdi konumuza dönelim. Seni buraya neden çağırdığımı biliyorsun.Ebubekir kafasını salladı.
— Bak Ebubekir sen benim kardeşim Sayılırsın. Bu bir ay boyunca sana uygun birisini buldum. Kızın gönlü var. Tabii bazı şartlarıda. Eğer kabul edersen görüşürsünüz. O kız benim kardeşim Ebubekir.
—Kardeşin mi?
—Evet, ben onunla konuştum. Eğer hayırlıysa olur diyor. Ebubekir şaşkındı. Daha bir kız kardeşi olduğunu bile bilmiyordu. Mahmud söze devam etti.
—Bak koçum. Şimdi sen biraz düşün istersen. Olur mu?
—Abi. Şimdi nasıl bir tepki versem bilemedim ama.
—Ben istihareye bile yattım. Onun rızasını almadan önce.
—Abi birde... Ne kadar doğru olur bilmiyorum ama ismi ne?
—Şeyma.
***
Yunus bey, odanın içinde kimbilir kaç saattir dolanıyordu. Gözlerinin önüne sürekli Aysun'un ve Asiye'nin yüzü geliyordu. Aysun koyu kahve gözleri öfkeyle doluydu. Kendisine doğru geliyordu sanki. Onun incecik sesini duyuyordu
"Beni sen öldürdün." Yunus delirmek üzereydi. Asiye ise ona gülümsüyordu. Onun gülümsemesi Yunus'un vicdanını yaralıyordu. Kendisi ona ne acılar çektirmişti. En başta kendi kızının katiliydi. Sevda'nın. Daha 6–7 yaşlarındaydı o. Şimdi eğer yaşasaydı 33–34 yaşlarında olacaktı. Ela gözleri ışıltıyla parlardı kendisini gördüğünde. Elinde Asiye'nin yaptığı bir bez bebek olurdu çoğu zaman. Zaten ondan başka oyuncağı da olmamıştı. İsmi Sevgi'ydi bebeğinin. Kendisinde eksik olan bir şeydi sevgi. Onun ölümünü hatırladı. İşinden ben ne kadar kötü bir adamım diye geçirdi, ne kadar kötü.
****
Uğur sinirlenmişti. Amine kendisine yaklaştırmıyordu bile. Onun bedenine hayran olmuştu. Ruhundan gönülden haberi yoktu. O sırada telefon çaldı. Telefonun ahizesini yavaşça kaldırdı. Burası onun gizli odasıydı. Bu telefonu kendisi için para olarak görünen hayranları ya da sosyeteden birileri aramazdı. Telefonun diğer ucundakini tanıyordu. İlk olarak arayan adam konuşmaya başladı:
— שלום לי סמואל נרקיס. (Merhaba Samuel Narkis)
Amine eve gitti. Odasının boşaltılmış olduğunu görünce üzüldü. Daha önceden de biliyordu ama görünce yine de üzüldü. Kapının önüne çömeldi ve ellerini siyah saçlarına geçirdi. Uğur'un dediklerini düşündü. "Ben senin kocanım ve sana istediğimi yapmakta özgürüm. Oysa kadına değer verenler onlar değil miydi? Dün gece aklına geldikçe korkuyordu. Ne olacaktı şimdi? Son birkaç ayda yaşadıklarını düşündü. Düğünden önce mutlu olduğunu sanıyordu. Ya şimdi? Kalbi yine hızla atıyordu. Son bir ayda bu hızlı atışların ne getirdiğini görmüştü. Ağlamaya başladı. Sonra elleri motnunun cebine gitti. Anahtarı aldı, el çabukluğuyla kitledi. Başının dönmesi hızlanmıştı.
Birkaç dakika sonra yerde uzanmış, ölü gibi yatan baygın bir genç kız vardı.
******
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim olmuş ParçaParça «Askıya alındı»
Teen FictionAmine, karanlığın sahte ışıltısında kaybolmuş bir genç kız. Hikayenin başında Amine Derin Kudret olarak çıkıyor karşımıza. Ama değişiyor, seçimler yapması gerekiyor. Onun hayatı nikah masasına oturduğu gün değişmeye başlıyor. Kötü çevresine rağmen m...