SAKIN!¡

330 13 10
                                    

Bismillahirrahmanirrahim
Sevgili okuyucularım Selamün aleyküm. Bu bölümü beni yalnız bırakmayan dostum, kardeşim #zaferislamindir# a yapmak istiyorum. Kendisine bana verdiği desteklerden dolayı teşekkür ediyorum.
★ Paris'te bir adam öldürülürse bu bir cinayettir, doğuda elli bin insan boğazlanırsa bu sadece bir meseledir.
Bizler bu felsefenin dünyaya hakim olmasını istemiyoruz. Bizler İslâmın adaletini istiyoruz. Bizler şeriat istiyoruz!¡
İyi Okumalar!

Amine o gün yine bir baloya hazırlanıyordu. Eskisinden daha fazla makyaj yapıyordu artık. Nefsi neredeyse tamamen onu ele geçirmişti. O gün olacaklardan habersizdi. Saat on ikiydi. Güneş fazla yoktu, inceden kar yağıyordu. Makyajını bitirdikten sonra aynaya baktı. Üzerinde kızıl kahve renginde dizlerine kadar uzanan kolsuz bir elbise vardı. Pahalıydı. Yüzünü yine makyajla perdelemişti. Yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Önündeki masada duran telefonunu eline aldı, birkaç fotoğraf çekti. Elini kalbine görürdü nedenini bilmeden. Kalbinin sesini duydu. Elini hızla kalbinden çekti. Oradaydı. O boşluk oradaydı hâlâ. Elleriyle kulaklarını kapattı. Kalbinin atışını duyuyordu. Ağlamaya başladı. Sonra Uğur girdi içeriye. Amine'nin kalbinin kırıklığına aldırmadan, Amine'nin parça parça olmuş yüreğinden bihaber soğuk bir sesle ona doğru seslendi:

-Ağlama, gidiyoruz. Sakın orada bayılma.Sakın!¡ Daha neyi olduğunu bile sormamıştı. Yalnızca bir emir vermişti:Ağlama, bayılma...

Amine Uğurla el ele partinin olacağı büyük salondan içeri girdiler.Bir oyuncunun doğum günü partisiydi. Sevde Kıroğlu yani doğum gününün sahibi. 27 yaşına giriyordu. Açık kahve saçları, ela gözleriyle güzel bir yüzü vardı aslında. Üzerinde olup olmadığı belli olmayan toz pembe bir elbise vardı. Amine eğlenmeye başladı, az sonra olacaklardan habersiz.

**

Düğün vardı. İki genç, allah aşkıyla çarpan iki yürek. Daha birbirlerini iki-üç kez görmüşlerdi. Ama ikiside mutluydu. Sanıldığı gibi görücü usulü İnsanı mutsuz etmezdi. Düğün sohbetleri yaptıkları yerde olacaktı. Şeyma gelinimiz bembeyaz gelinliğinin içinde melek gibiydi. Ancak namahrem bir erkeğe gelinliğini göremeyecekti. Çünkü o artık kocasına özeldi. Makyaj yapmamıştı. Yüzüne kimyasal sürmesinin ne gereği vardı ki?

Ebubekir camdan baktı. Birisini bekliyordu: Babasını. Annesi bir şey dememişti babasını çağırmasına. Çağırmıştı babası buz kesen bir sesle karşılık vermişti "Belki gelirim." Gelmeyeceğini bilsede babasının yinede bekliyordu. Babasına kızgın mıydı peki hâlâ bunun cevabını bilmiyordu.

Düğünde sohbet olmuştu. Sohbeti Mehmed Bey yapmıştı. Kimisi mendilini yavaşça gözlerine götürmüştü sohbet sırasında. Onun gür sesi salonda yankılanmıştı. İmam Yusuf ise ezan okumuştu. Dini nikah bir hafta öncesinden kıyılmıştı. Asiye Hanım oğluna hasretle bakıyordu. Kocasını sevmişti bir zamanlar. İlk evlendiği yıllarda dünyanın en iyi insanını o zannederdi. Sonra içkiye başlamıştı. Ondan sonra gece geç saatlerde gelmeye başladı. Gittikçe bozulmuştu kısacası.

Düğün yerini gizlice gözetleyen biri vardı: Yunus Bey. Ebubekir'i merak ediyordu. Biliyordu, gitseydi kızmaz bağırmazdı ona. Babacığım der sarılırdı ona.

***

Amine müziğe ayak uydurmaya çalışıyordu. Müziğin sesi birkaç el silahın sesine karıştı. Ve kalın bir ses.yankılandı salonda: Seni öldüreceğim Bu da neydi böyle?

Bu bölümlük bu kadar. Sizlerden o güzel yorumlarınızı, oylarınızı isteyebilir miyim?

Kalbim olmuş ParçaParça «Askıya alındı»Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin