six

1.9K 239 103
                                    

Cebinden çıkarttığı anahtar ile kapıyı açtığında anlamıştı Minho, burası Jisung'un evi olmalıydı.

Jisung içeri girdiğinde, Minho boş bakışlarla ona bakıyordu.

Jisung "Ne bakıyorsun, hadi içeri geç." diye söylenmişti.

Minho kendine gelmiş gibi kıpırdanıp içeri adımını atmıştı.

İçeri girdiğinde şaşırmıştı.

Evin dış görünüşünde kasvetli bir hava var iken içi aksini iddia edercesine canlı renklerle döşenmişti. Siyaha çok az bir yerde rastlayabilirdin neredeyse.

Minho saçlarını karıştırıp Jisung'a bakmıştı.

Jisung eli ile televizyonun önünde duran büyük L koltuğu gösterip konuştu.

"Otur sen, ben ilk yardım çantasını alıp geleceğim." deyip hızla yanından ayrılıp merdivenlerden üst kata doğru tırmandı.

Minho, kısaca etrafa bir göz atıp kendini yumuşak koltuğa bırakmıştı.

Bu yaşadığı aksiyon ona yetmişti ve bir daha istemiyordu. Fazlası ile de yorulmuştu.

Kafasını geriye atıp koltuğa yasladı ve hiçbir şey düşünmemeye çalıştı. Kendini çok yorgun hissediyordu, sadece buna odaklanmalıydı.

Tavanla bakışmayı kesip gözlerini kapattı. Dinlenmeli idi biraz.

Bilincinin yavaş yavaş kapandığını ve uykuya dalacağını hissediyordu Minho. Ancak karşı da koymuyordu buna ihtiyacı vardı, fazlasıyla hemde.

Yaklaşan adım sesleri ile gözlerini dalmak üzere olan uykusundan yavaşça sıyrılmıştı.

Derin bir nefes verip  gözlerini açmıştı, onun için zor olsa da.

Minho, kafasını kaldırıp Jisung'a kısa bir bakış atmıştı.

İlk yardım çantası yerine elinde sadece, küçük cam bir şişe, pamuk ve bir kaç tane yara bandı vardı.Yara bandını önlerinde bulunan küçük sehpanın üzerine koymuş ve elindeki pamuğu bir kaç damla tendürdiyot damlatmıştı. Cam şişeyi de yara bantlarının yanına bırakmıştı ardından.

Hafifçe eğilmiş ve elindeki pamuğu Minho'nun kaşına bastırmıştı.

Hissetiği acı ile elini yumruk haline getirmişti Minho da.

Jisung, elini yumruk halini getirdiğini fark etmiş ve biraz daha yavaş bir şekilde kurumaya yüz tutmuş olan yarayı yavaşça temizlemeye başlamıştı.

Sıkıca kapattığı gözlerini yeni fark etmiş ve yavaşça göz kapaklarını kaldırmıştı Minho.

Karşılaştığı surata bakmış ve gözlerini başka herhangi bir yere çevirmemişti.

Yaptığı şeye odaklanması kaşlarının çatılmasını sağlamıştı. Gözleri sadece yaraya odaklıydı. Tombul yanakları ve şeftali tonlarında ufak dudakları vardı. Uzaktan bakıldığında tatlı denilebilecek bir görüntüye sahipti Jisung.

Jisung, Minho'nun onu izlediğini hissediyordu. Ancak gözlerini odaklandığı yerden ayırmaya korkuyordu.
Bu yüzden hafifçe yutkunmuştu.

Minho'nun gözleri, Jisung'ın kalkıp inene adem elmasına takılmıştı bu sefer de.

Bakışları çok az daha aşağı indiğinde, kendine büyük gelen tişörtün yakasının açıldığını görmüştü.

Köprücük kemiğinin üzerinde bulan küçük siyah noktacıklar vardı. Minho bunların çok azını görse bile ilgisini çekmişti bu küçük noktacıklar.

Dudağına bastırılan pamuk ile ufuk bir inilti firar etmişti dudaklarından. Çok ani olmuştu bu.

Gözlerini Jisung'un gözlerine odaklamıştı. Jisung yutkunmuş ve o da bakışlarını karşısındakinin gözlerine odaklamıştı.

Özür dilerim tarzında ufak mırıltılar kaçmıştı Jisung'ın dudaklarından.

Sessizliğin daha da arttığı ortam giderek de garipleşiyordu. İkisi de sadece birbirlerinin gözlerinin içine bakıyordu. Sanki ikisinin de aradığı bir şey varmış da onları arıyormuş gibi bir halleri vardı.

Jisung bu garipliğe bir son vermek adına yüzünü Minho'nun yüzünden uzaklaştırmıştı.

Önünde bulunan sehpanın üzerindeki yara bandını almış, fazla olan kağıt parçalarından kurtulup Minho'nun kaşına yerleştirmişti bandı. Aynısını dudağının kenarına da yapmıştı.

"Oldu" diye de mırıldanmıştı Jisung.

Ardından uzaklaşmış, ve koltuğun diğer ucuna oturmuştu.

Kendini ciddi anlamda bitkin ve yorgun hissediyordu.

Kafasını koltuğa yaslayıp, sağ tarafına çevirdi ardından başını.

Minho da onun gibi kafasını koltuğa yaslamıştı. Ama o gözlerini de kapatmıştı.

Jisung da bakışlarını ondan uzaklaştırıp görüş açısına beyaz tavanın girmesini sağlamıştı.

Gözlerini kapatıp 5 dakika, sadece 5 dakika diye geçirdi içinden.

Her ikisi de yorulmuştu ve hareket edecek halleri kalmamıştı, dinlenmeleri gerekiyordu.

Burda durmam yanlış

İçinden geçirdiği şey doğruydu Minho'nun. Burada durması yanlıştı.

Bir daha görmeyeceğim ama

Bu ise ona göre doğru olandı. Bir daha bu çocuğu görmeyecek olması onda rahatlık hissi veriyordu nedenini bilmediği bir şekilde.

Gözlerini açıp, çocuğa bir bakış attı. Gözlerini kapatmış öylece duruyordu. Belki de uyuyordu.

Minho da gözlerini kapatmış ve beklemişti öylece.

Tek istediği şey biraz da olsa dinlenmekti ve bu istediğini yapacaktı da.

Uykunun huzurlu kollarına bıraktı kendini yavaş yavaş.

__________________

*659
Uuzuuuun bir aradan sonra yeni bölüm geldi. Taslakta bir sürü bölüm var ama düzenlemeye ciddi anlamda üşeniyorum, özür dilerim bu yüzden. Sondaki bir kaç paragraf pek hoşuma gitmedi ama olsun. Umarım beğenirsiniz. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, iyi okumalar ♡

11.07.2020

smoke Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin