Kaşlarımı çatıp onu inceledim. Ona baktığımı fark etmiş olmalı ki bana bakıp kafasını ne var dercesine salladı. "Ne oldu? Manzara hoşuna mı gitti güzelim?"
"Ya ya ne demezsin. Bu kadar hoşuma giden bir manzara görmemiştim hiç." Sırıttığında gözlerimi devirdim. "Genelde öyle derler zaten. Senin de etkilenmen normal."
"Etkileyeceğim bir manzara yok karşımda."
Ayağa kalkıp kulaklığımı ondan alıp yürümeye başladım. Sinirlerim bozulmuştu. Bir süre yürüdükten sonra önümde tatlı bir erkek çocuğu durdu. Boylarımızı eşitlediğimde elindeki kamelya demetini bana verip, bir şey demeden gitti. Kaşlarımı çatıp etrafa baktığımda kimseyi görememiştim. Çocukta gözden kaybolmuştu.
Neden kamelya anlamıyordum. Kamelyalar çiçek dilinde 'kaderim senin elinde' demekti. Ayrıca Kamelya çiçeği kokusuz olduğundan dolayı kişiye verilmek istenen mesaj, "Güzel kokunu bu çiçeğe ver ki, bu muhteşem çiçek kokun ile tamamlansın."
İstemsizce gülümsediğimde, hızla biri gördü mü diye kafamı kaldırıp etrafıma baktım. Elimdeki kamelyalarla eve doğru yürürken bir süre sonra başka biri gelip önümde durdu. Küçük poşeti elime tutuşturup gidecekken, kolundan tutup durdurdum. "Dur bekle. Kim verdi sana bunu?" Dudaklarını büzüp ellerini iki yana açtı.
"Bilmiyorum. Ama çok uzun boyluydu. Çok yakışıklıydı. İleride bende onun gibi biriyle evleneceğim. Hem bana dondurma aldı." Dediğinde gülüp saçlarını karıştırdım. "Tamam bakalım, teşekkür ederim." Küçük kız gülümseyip yanımdan ayrıldığında poşeti açıp içine baktım. Jelibonlar ve iki tane konser bileti vardı.
Kaşlarımı çattığımda, biletleri elime aldım. Manga konserine çift kişilik bilet vardı. Konsere 3 hafta vardı. Gülümseyip önüme döndüğümde bir flaş patlayıp çalıların arasında kayboldu. Telefonuma bildirim geldiğinde mesajlara girdim.
Gizli: Sen bir gülümsüyorsun,
Gizli: Dünya'm cennet oluyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şurimşine | Yarı Texting
Teen FictionGizli: Bütün şehri aydınlatabilecek bir gülüşün varken Gizli: Beni karanlıkta bırakman haksızlık