Ay Tanrıça'sı Selene, gördüğü manzarayı beğenmişti. Yüzünde bundan mütevellit memnun bir ifade vardı. Ama aklı hala kalbinin diğer yarısını ondan söküp alan ve şimdi durumunun git gide daha da kötüleştiğini hissettiği ve acısını paylaştığı adamda olduğundan buruk bir memnuniyet yaşıyordu. Şimdi burada onunla birlikte olmasını, yanında onunla aynı havayı solumasını, gözlerinin onunla aynı manzaraya tanıklık yapmasını ve manzaranın güzelliğinden sıkılıp onun kusursuz yüzünü izlemeyi isterdi. Zaman dursun, hayat omuzlarından yüklerini alsın ve sadece o kalsın isterdi.
Düşünceleri içine ağırlık yaparken titrek bir nefes aldı. Başaracaktı, elmayı aldıktan sonra tek yapması gereken şey Asgard'a gizlice girip elmayı Steve'e yedirmesiydi, sonra sonsuz bir hayata adım atacaklardı birlikte. Her şey güzel olacaktı, inanıyordu. Tüm kötü etkenlere rağmen.
Bir ormana benzeyen bir yerdi burası. Yemyeşil ağaçlar, rengârenk çiçekler, öten kuşlar, uzaktan duyulan su sesi, ılık bir akşam meltemi, büyüleyici ve huzur veren bir orman kokusu, güneşin batışının verdiği hoş kızıllık ve gökyüzünde yerini almış ay.
Yürümeye devam etti Selene, en arkada kalmıştı. En önde Loki vardı, yolu o biliyordu. Arkasından da Thor izliyordu sırayı, ve en sonda da Selene ilerliyordu. Aklı Steve'deydi. Her bir zerresine işlemiş tüm beyin hücrelerine bulaşmış, göz kapaklarına resmedilmişti. Her anında, her hareketinde, her düşüncesinde... Selene'de o vardı.
İçinde garip bir mutluluk vardı, o mavinin en güzel tonu olan ve içinde hafif yeşillik barındıran gözlere bakmayı özlemişti. İçini titreten sesini duymayı, nefesini hissetmeyi, sözlerini duymayı, onunla konuşmayı, hayran bakışları altında kalbinin mutlulukla çarpmasını özlemişti. Tüm bunların sonunda ona ulaşacağını artık biliyordu, ona tüm kalbiyle teslim olmuştu.
Uyandığı zaman yaşayacağını düşündüğü hisleri ona kendini garip, çok garip, hissettiriyordu. Ay Tanrıça'sı uzun zamandır bu kadar mutlu hissetmemişti kendini. Düşünüyordu, düşlüyordu. Onu... Onunla nasıl bir yaşama sahip alacağını.
Bu düşünceler arasında yürüdü. Adımları hızlandı. İçi içine sığmıyordu, koşmaya başladı. Thor'u geçtiğinde abisinin arkasından gülüşünü duymuştu. "Güleceğine biraz hızlan!"
Loki'ye yetiştiğinde abisinin koluna girdi. Loki de burukça gülümseyip kardeşinin saçını öptü. "Seni mutlu görmeyi seviyorum ama sebebi aklıma geldiğinde delirecek gibi oluyorum. O adam için bana ne yaptırdığının farkında mısın?"
"Evet ve bunun için minnettarım."
Gülümsedi Loki ve önüne dönüp durdu. Tırmandıkları tepenin zirvesine ulaşmışlardı. Loki başıyla ileriyi işaret etti Selene'e.
Selene'in bakışları ileriye döndüğünde bir ağacın altına oturmuş, beyaz bir elbise giymiş kızı gördü. Sarı dalgalı saçları beline kadar uzamıştı. Sırtını arkasındaki ağaca yaslamış, bacaklarını kendine çekmiş bir şekilde gün batımını izliyordu. Yanında da altın elmalarla dolu bir sepet vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐒𝐄𝐋𝐄𝐍𝐄 • 𝐒𝐭𝐞𝐯𝐞 𝐑𝐨𝐠𝐞𝐫𝐬
Fanfictionİyilik her zaman olduğu gibi yenilmişti ve dünyayı yine sevgi kurtaramamıştı. İyiler daima kazanır sözü de yalnızca masallarda kalmıştı. Yunan mitolojisindeki Ay Tanrıçası Selene'in MCU'ya uyarlamasıdır.✨