2. SEZON 6. BÖLÜM

3.3K 143 21
                                    

    

    X büyük bir baş ağrısıyla gözlerini açtı. Gece Sehun gittikten sonra içmeye biraz daha devam edip iyice dağıtmıştı kendisini. Şimdi ise onun acısını çekiyordu. Telefonunu alıp saate baktı; neredeyse öğlen olmak üzereydi. Hızlıca yataktan kalkıp ayılmak için duşa girdi.



   X, yaklaşık 15 dakika kadar duşta kaldıktan sonra azalmış olan baş ağrısıyla havlusunu vücuduna sararak duştan çıktı. Duş iyi gelmiş, hem ağrısı azalmış hem de biraz uykudan ayılmasına yardımcı olmuştu. Yatağının üzerinde duran telefonu gözüne çarpınca telefonu eline aldı; her zamanki gibi ne bir mesaj vardı ne de bir arama. Sehun’un yeni numarasını bilmiyor olması canını sıksa da şuan için düşünmesi gereken önceliği annesiydi, hala annesiyle konuşamamıştı ve iyice merak ediyordu. X, telefonun arama kaydına girerek tekrar annesinin numarasını çevirdi.




  -ARADIĞINIZ  KİŞİYE ŞUANDA ULAŞILAMIYOR!



   X, neredeyse ağlamaklı bir yüz ifadesiyle ve çaresizce telefonunu yatağa fırlattı. Annesi için çok endişeleniyordu, onu özlüyordu da ama şuan ağlamaya başlarsa kendisini toplayamazdı o yüzden güç toplamak için biraz aynanın karşısında bekledi ve kendisini sakinleştirmeye çalıştı ; “Ah, annem iyi, her şey yolunda. Sadece telefonu bozuldu ya da bana sinirlendi bir şeyleri anlatmadığım için. Hem annemi bilirim ben kesin bana kızdığı için tavır yapıyor birkaç gün sonra kendisi arayacak beni.” X, aynanın karşısında kendisiyle konuşurken birden odanın kapısının açılmasıyla yerinden sıçradı.




    -Ah, özür dilerim. Ben senin burada olduğunu bilmiyordum.




X, gözlerini kendinse dikmiş olan Sungyeol’a şaşırarak baktı ve üzerindeki havludan utanmış olucak ki kendisini birkaç adım geriye itip ellerini omuzlarına koydu, ne yapacağını bilememişti.





-Bu odada mı kalıyorsun? Babamın yanında kalıyorsun diye düşünüyordum.





X, hala kendisine rahatça bakmakta olan Sungyeol’a rahatsızlığını yeterince belli ettiğini düşünsede Sungyeol pek umursamamış gibi sorularına devam ediyordu.




-Şuan bu soruların sırası değil, gördüğün gibi.  Müsaade edersen giyinmem lazım.



 X, sertçe tavrını belli etse de Sungyeol bu sefer X’i baştan aşağı süzmeye başlamıştı.




 -Babam yaşına rağmen zevkini iyi bilen bir adam, görüşürüz.



   Sungyeol, X’e göz kırparak ve küstahça bir gülümsemeyle odadan çıktı. X, ise arkasından bakakalmış “bu neydi şimdi?” diye içinden geçiriyordu. Bu tür odaya ani girişleri engellemek için Sungyeol’un arkasından kapıyı kilitledi ve biran önce giyinmek için dolabının karşısına geçti.



 
  X, ten rengi çorabının üzerine dar yüksek bel siyah keten bir etek giyip üzerine hafif uzun tek omzu düşük gri bir kazak giydi. Eteğin boyu çok kısa, kazağında boyu biraz uzun olduğundan eteğin boyu kazaktan 3 parmak aşağıda gözüküyordu. X, saçlarını kurutup hafifçe dalgalı şekil vererek hafif makyajını yaptı ve yüksek topuklu siyah yarım botlarıyla siyah deri ceketini giyerek başına siyah bir bere taktı ve çantasını da alarak odasından çıktı.




 
 -Giyinmişsin.




X, daha merdivenlerden inerken Sungyeol’un sesini duyup, sesindeki imaya sinir olmuştu.



-Şirkete gidiyorum.






 X, Sungyeol’un da montunu giymiş merdivenlerin başında beklediğini gördü.





 -Ben de seni bekliyordum zaten.





  X, şaşırarak etrafına baktı, LSM ortalıkta görünmüyordu.



-Babama bakıyorsan o çoktan çıktı, ben de seni bekledim. Hadi çıkalım.



  Sungyeol önden çıkıp arabaya geçmişti, X ise arkasından yürüyüp arabaya bindiğinde Sungyeol’un kendsiyle birlikte arka koltuğa geçtiğini gördü. X, hiçbir şey demeden kendi camına kafasını çevirdi, bugünkü Sungyeol’un bakışlarından sonra ondan rahatsızlık hissetmiş, çok fazla konuşamak istememişti.



 -Demek babamla ciddi bir evliliğin yok.



Sungyeol, yola çıkalı 10 dk olmadan sorularına başlamıştı.




-Sonuçta evliliyiz, bunun ciddisi şakası mı var…




X, camdan başını ayırmadan Sungyeol’u tersler şekilde cevap verdi.




- Dün daha naziktin sanki?



Sungyeol’un sesindeki alaycı ifade X’in sinirlerini iyice bozmuştu.



-Dün daha az  konuşuyordun sanki?
  



  X, başını Sungyeol’dan tarafa doğru çevirip konuştuğunda Sungyeol’un gözlerinin bacaklarına kaydığını gördü ve eteğini biraz daha aşağı çekiştirerek çantasını bacaklarının üzerine koydu. LSM’in ve diğerlerinin neden Sungyeol’u sevmediğini artık daha iyi anlamıştı. İnsanları rahatsız edici bir özelliği vardı.



   X’in ters cevabının arkasından bir daha yol boyunca Sungyeol ağzını açmasa da X üzerinde bir gerginlikle yolculuğu tamamlamış, şirkete gelmişlerdi. Arabada sürekli üzerinde hissettiği bakışlardan iyice rahatsız olan X, Sungyeol ile aynı asansöre binmemek için merdivenlerden çıkmaya karar vermişti. Sungyeol’un kendisine bir şey yapıcağını düşünmese de sonuçta hoş bir durum değil onun için.



    X, başı eğik merdivenleri düşünceli bir şekilde çıkarken önündeki ayakları görüp duraksadı ve kafasını yerden kaldırdı; Sehun sert duruşuyla tam karşısında ona dikkatlice bakıyordu. X, onu görünce yine yüreği ağzına gelmiş gibi hissetti ve hafifçe yutkundu.



    - Ne yapıyorsun burda?



  Sehun, çatık kaşlarını bozmadan sertçe konuşmuştu fakat X, ondan iki basamak aşağıda kaldığından onun olduğu basamağa geldi cevap vermeden önce.


 
    -Asansöre binmek istemedim…


 
   X, yüzünü eğmişti, Sehun’a karşı hala bastıramadığı bir özlem vardı içinde ve onunla karşı karşıya gelmek kendisini kötü etkiliyordu.




  - Bugün mesaj geldi mi ya da herhangi bir not?


 Sehun, etrafa iyice bakıp, kısık bir sesle konuştu. Kimsenin duymadığından emin olmak ister gibiydi.



  - Henüz bir şey yok…


  X, başını eğik tutmaya devam ediyordu, bir yandan da Sehun’un parfüm kokusu burnuna gelmeye başlamıştı bile.


 -Eğer olursa bana haber ver mutlaka.



  Sehun’un sesindeki endişe X’i de telaşlandırmaya fazlasıyla yetiyordu.



 -Bunu kimin yaptığını biliyorsun dimi?




   X, bu sefer yüzünü yerden kaldırabilmişti.



- Sana evet dersem soru sormaya devam edicek misin?



X, şaşırarak sadece Sehun’a baktı. Bir şey diyememişti.



 - Evet, biliyorum, bunları dün gecede konuştuk sayılır. Artık daha fazla soru sorma lütfen.



  Sehun, X’i hızlıca kolundan tutarak etrafta kimsenin olmadığından emin olarak duvara yaslayıp hızlıca konuşmuştu.


 -Peki… Bana yeni numaranı vermicek misin?


 
  X, Sehun’a son bir soru sormakta kararlıydı. Aslında merak ettiği başka şeylerde vardı, niçin numarasını değiştirdiği gibi.


-Daha fazla soru yok demedim mi ben? Eğer numaramın sende olmasını isteseydim, değiştirmezdim. Lütfen artık kurcalama bir şeyleri, bana güven sadece…



 Sehun, sözlerini söyleyip X’in kolunu yavaşça bırakarak merdivenlerden inmeye başlamıştı. X, gitmesini istemiyordu, arkasından onu izledi ve birkaç basamak geri inerek ona yaklaştı.



  -Hep mi uzak durucaksın benden? Nereye kadar böyle sürücek?




 Sehun, X’in sesindeki yakarışla olduğu yere çakıldı. X’e sırtı dönük olduğundan, X yüzündeki ifadeyi göremiyordu ama Sehun’un kalbine dokunucak kelimeleri bulduğunu anlamıştı.



 -Lütfen… Sanki yıllardır sensizmişim gibi. Sadece 1 saatini ver bana sonra istediğin kadar uzak dur. Biliyorum, sende beni özledin…



X, büyük bir heyecanla Sehun’un cevabını bekliyordu, Sehun’un hala sırtı dönüktü.


-Hayır…



   Sehun başka tek bir kelime bile etmeden hızlıca merdivenleri inmeye başladı. X ise büyük bir hayalkırıklığı yaşayarak olduğu yerde kaldı. Sehun kimden bu kadar korkuyor olabilirdi? Sehun’un kendisini sevdiğini biliyordu, dün gece ona söylediklerini çok net hatırlıyordu, o kadar çok seven birini nasıl bir neden sevdiği kişiden uzaklaştırabilirdi? X, yine üzerindeki durgunluk ve bıkmışlık hisseye merdivenleri çıkmaya devam etti…




  X, Exo’nun çalışma odasına girdiğinde herkes hararetli bir şekilde bir şeylerden bahsediyordu ve X’i  gören Suho, yanına gelerek;



-Yeni yıl için yaptığımız bir gelenek vardı, patron bahsetti mi?



  X, şaşırmıştı. Yeni bir partiyi daha kaldıramazdı. İçinden “yeni yıl partisi yapıcaklarsa niçin dünkü partiyi düzenlediler, ne gerek vardı ki ?” diye geçirdi.

- haberim yok.




X, Suho’nun yüzüne doğru düzgün bakmayarak yerine oturdu, Sehun’la merdivenlerdeki küçük konuşmasının ardından şuan saçma sapan bir partinin organize işlerini dinlemek istemiyordu.




- Her sene dışarıda parti düzenlerdik fakat az önce patron gelip bu sene yılbaşı için şirketteki gruplardan sadece bizi davet ederek evde küçük bir kutlama yapmak istediğini söyledi.

 

  X, bunu duyduğu an başını kaldırıp, Suho’ya baktı. Bunları niçin kendisine anlatıyordu ?



 -Bunun benim fikrim olup olmadığını soruyorsan, şuan öğrendim bende.



  X, tekrar umursamaz bir şekilde başını eğmişti, fazla konuşmak istemiyordu.



 -Sen iyi misin?



Suho, X’in keyifsiz olduğunu anlayıp bir soru daha sormuştu fakat X, artık cevap vermek istemiyor, kimseyle konuşmadan sadece işini yapmak istiyordu.




-Geceden biraz yorgunum, kusura bakma.




    X, Suho’ya bakmadan cevap verince Suho daha fazla bir şey söylemeden X’in yanında kalktı. X, dirseklerini masanın üzerine koyarak elleriyle yüzünü kapadı, Suho’ya ayıp ettiğinin farkındaydı, kendini  birde bu yüzden kötü hissetmeye başlamışken kafasını biran önce dağıtmak için bilgisayarını açtı.





 X, yaklaşık iki saattir saattir aralıksız masasında oturmuş işlerine yoğunlaşmaya çalışsada bir türlü başaramıyordu. Aklında binlerce soru vardı. Eskiden kafasındaki tek sorular Sehun’la ilgili olurken artık düşünmesi gereken yeni sorunlarda eklenmişti üstüne. Birden telefonunun titremesiyle tüm düşünceleri dağıldı.


MESAJ: SANA YENİ YIL HEDİYENİ VERMEM İÇİN TAM 1 SAATİN VAR, ŞİRKETİN ARKASINDAKİ PARKIN ORDAYIM.
                                                                                                  SEHUN







 
 
  X, şaşkınca ekranına bakıyordu. Sehun gerçekten mesaj mı atmıştı? X, buna bu kadar çabuk inanmak istemiyordu. Çantasını alıp kimseye bir şey demeden odadan çıktı ve asansöre doğru yürürken numarayı aradı, çalıyordu.




  -Geliyor musun?




Telefon ilk çalışta açılmıştı ve Sehun’un sesiydi. X, Sehun’un sesini duyunca biraz rahatlayıp hafifçe gülümsedi.




 -Geliyorum.




   Sehun, daha fazla bir şey demeden telefonu kapamıştı. X’te asansörün önüne gelmiş, asansörün gelmesini beklerken kapı açıldı ve Sungyeol ile göz göze geldi. X, Sungyeol’u görünce biraz şaşırmıştı ama Sungyeol gülümseyerek biraz kenara kaymış, X’e gelmesi için yer açıyordu.



 -Biraz daha beklersen kapı kapanıcak.



  X, Sungyeol’dan bu sabah ki davranışları yüzünden rahatsız olmuştu bu yüzden asansörde de karşılaşınca biraz tereddüt etmişti fakat daha fazla dikkat çekmemek için asansöre bindi ve Sungyeol’un biraz daha gerisinde durdu.




 -Ne o işten kaytarıyorsun galiba?




  X, Sungyeol’un kendisiyle konuşma çabasından hoşlanmamıştı, sabah odasına girdiği andan itibaren onun yaptığı her şeyden rahatsızlık duyuyordu.



-Yeni yıl hediyelerini almaya gidicem.




   X, Kore’ye geldiğinden beri yalan söyleme konusunda kendisini baya geliştirdiğini düşündü. Artık bahane üretmekte hızlanmıştı.




-Evet, yarın akşam evde hep birlikte olucaz. Fikrimi sevdin mi?




 X, şaşırdı. Fikrin Sungyeol’a ait olabileceğini düşünmemişti ama çokta önemli değildi bu onun için.




-Hı hı…



Sungyeol’un bir soru daha sormasına fırsat kalmadan asansör durdu ve kapısı açıldığı gibi X kendini hızlıca asansörden dışarı atarak arkasına bile bakmadan hızlıca çıkışa doğru yürüdü. LSM’e haber vermeden çıkmış olmasının bir sorun yaratıp yaratmayacağını düşünürken LSM’in geçenlerde söylediği sözler geldi aklına, artık onu sık boğaz etmeyeceti.




  X, Sehun’un söylediği parkın oraya geldiğinde Sehun’un arabasını gördü. Etrafına iyice bakınıp, kimsenin olmadığından emin olarak hızlıca arabaya bindi ve daha kemerini bile takmadan Sehun gaza bastı.



   X, Sehun’un hızlı araba kullanma tarzından gerilsede belli etmemeye çalışıyordu. Sehun, ağzını açıp tek bir kelime bile konuşmamış dikkatlice yolu izlerken kırmızı da durduklarında cebinden bir sigara çıkarıp yaktı.





 -Ne geçiyor aklından?





Sehun, X’e bakmadan soğuk bir sesle konuşuyor, dumanını camdan dışarıya doğru üflüyordu.





-Sadece nereye gittiğimizi anlamaya çalışıyorum.




 Tekrar yeşil ışığın yanmasıyla Sehun gaza iyice yüklenerek elini X’in elinin üzerine koydu ve parmaklarını, X’inkilere geçirerek dudaklarına götürüp öptü.



 
-Her şey o kadar karışık ki… Sana bazı şeyleri nasıl anlatıcam bilmiyorum ama şuan için bunları düşünme. Seni çok mutlu olucağın bir yere götürüyorum bir süreliğine kötü her şeyi unut.




  X, Sehun’un söyledikleri karşısında eriyerek o da Sehun’un elini alıp kendi dudaklarına götürdü ve öptü.



 
 -Şirketteyken ilk önce görüşme isteğime hayır dedin, şimdi ise yanımdasın…





 X, nereye gittiklerini merak etse de Sehun’un yanında olması önemliydi, onunlayken her yere gitmeye razıydı.





-Biraz düşündüm. Bunun için hazır mısın diye ama anladım ki geç bile kaldık bu an için ve birkaç telefonla her şeyi ayarlayıp sana yeni yıl hediyeni vermek istedim….



 
   X, Sehun’un sözleri üzerine iyice şaşırmıştı. Aklına gelen şeyler en son arabanın içinde        yarım bıraktıkları işi tamamlamaktan başka bir şey değildi ama içinde tuhaf bir his vardı. Bu düşüncesi şu durumda mantıklı gelmiyordu. X, cevap vermeye kalmadan Sehun arabayı durdurdu ve hiçbir şey söylemeden arabadan hızlıca indi. X ne olduğunu anlamak için etrafına bakındı, şehrin bilmediği, ilk defa gördüğü bir semtiydi. Sessiz sakin bir sokak arasında bir otelin önünde durdurmuştu arabayı Sehun. X, Sehun’un arabanın önünde beklediğini görünce biraz tereddüt ederek o da arabadan indi.



   Sehun ve X otelden içeri girdiklerinde X kendini çok gergin ve telaşlı hissediyordu. Sehun’a güveniyordu, onu özlememişti de fakat içinde daha başka bir his vardı. Sehun resepsiyondaki kimseyle konuşmadan direkt merdivenlere doğru gidince X’te onu takip etmeye başladı ve hiç konuşmadan bir üst kata çıkıp koridorun sonundaki odanın önüne kadar yürüdüler. Sehun, koridorun odanın önüne geldiğinde X’e doğru döndü. X, şaşkınca Sehun’a bakıyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Aklına gelen şeyin gerçekleşeceğine hala inanamıyordu, içindeki hisler daha başkaydı ve korkmaya başlamıştı.




 -Hazır mısın?




   Sehun, X’in gözlerinin içine bakarak sorunca X daha heyecanlanarak sadece başını salladı ve Sehun’un kapıyı hafifçe yumruklamasıyla şaşırdı. Neden anahtarla açmamıştı? İçeride kim vardı? X, daha da korkarak, kapının açılmasını yutkunarak beklemeye başladı ve birkaç saniye sonra kapı yavaşça aralanmaya başlarken X, nefesini tutmuş kapının arkasındaki kişiyi bekliyordu.




 Kapı açıldığında X, birkaç saniye kendine gelemeyerek sadece gözleri dolmuş bir şekilde bakmaya devam etti. Heyecandan titreyen bacaklarının üzerinde zar zor dururken kendini çok fazla kastığından dayanamayıp ağlamaya başladı ve ilk kelimesini etti.







-Anne… 

SEHUN BİASLILARA ÖZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin