2.SEZON 8. BÖLÜM

3.6K 150 48
                                    

   X, camın önünde oturmuş, güneşini doğuşunu izliyordu.. Tüm gece uyuyamamıştı tıpkı bir önceki gecede uyuyamadığı gibi. 2 Ocak sabahında da güneşi ayakta karşılaşmıştı. Yılbaşı gecesi sarışının söyledikleri kulaklarından gitmiyordu. Sehun’u görmek bile istemiyordu fakat bugün şirkette tekrar herkes iş başı yapıcaktı. Üzerindeki kırılganlığı atamıyor, tarif bile edemiyordu. O geceden beri Sehun’un hiçbir aramasına geri dönmemiş, mesajlarına cevap vermeden silmişti. Mesajlar da yazan hep aynı şeydi :


- “Yalan Söylüyor.”


-“Lütfen açıklamama izin ver.”


-“Şu telefonu aç ve beni dinle !”




  X, Sehun’un aramalarına ve mesajlarına cevap vermemekte hata yapıp yapmadığını düşünüyordu. Henüz onunla konuşucak güçte hissetmiyordu. Sarışın neden böyle bir yalan söylesin ki? X, bunu mantıklı bulmuyordu ve Sehun’un sırlarla dolu biri olduğunuda iyi bildiğinden yapıcağı açıklamaları henüz dinlemek istemiyordu.





   Duştan çıkıp aynanın karşısında kendisini izlemeye başladı. Havluyu yere bırakmıştı, tamamen çıplaktı. Sarışının bir aylık hamile olması Sehun’un X’le kaçamak aşka başladığı zamanları kapsıyordu. X, vücuduna iyice baktı, her yerini dikkatle inceliyordu. Kalbinin kırılganlığının yanında kadınlık gururu da incinmişti. Sehun, hiçbir zaman kendisiyle ileriye gitmeyi göze almamıştı. X, bu duruma her defasında bozulmuştu, şuan da kendisini yetersizmiş gibi düşünse de, gururu kırılsa da bir yandan da “iyi ki olmamış.” deyip, kendisini rahatlatıyordu. Sehun’un kendisini sevdiğini gerçekten hissetmişti ama şuan hiçbir şey düşünemiyordu…






    Siyah opak çorabının üzerine kumaş yüksek bel mini etek giyerek, büstiyer boyutunda krem göğüs dekolteli bir kazak giydi. Siyah yüksek topuklu kısa botlarını da giyerek, siyah kaşe montunu giydi. Kırmızı ruju ve makyajının ideal dozu ile de dikkat çekiyordu yeterince. Odasından çıkmadan önce annesini aramak istedi. Yılbaşı tatili nedeniyle yanına gidememişti, büyük ihtimalle bugünde gidemeyecekti. Annesinin kaldığı otelin yerini tam bilmiyordu. Yerini ancak Sehun’dan öğrenebilirdi bu yüzden annesini bir süre daha bekletmesi gerekiyordu.



  -Kızım?



Telefon ilk çalışta açılmıştı.





-Annecim, bugün de gelemicem sanırım yanına…




X, için bunu söylemek zor olmuştu. Annesi orada kendisi buradayken içi rahat etmiyordu.





-Yaa… Kızım eğer istemiyorsan ben geri dönebilirim. Sitem ettiğimi düşünme, ben rahatını bozmamak için söylüyorum.




 
  X, annesinin sesindeki kırgınlığı hissedince içi sızlamıştı. Annesi böyle düşünmekte haklıydı çünkü annesini oyalıyor gibi gözüküyordu.




-Anne, böyle şeyler düşünme lütfen. Pekala, bugün gelmeye çalışıcam ve seni yanıma getiricem. Aramamı bekle tamam mı?





 X, bir yolunu bulmaya karar vermişti. Gerekirse Sehun’la sırf bu nedenden ötürü bile konuşabilirdi.





-Peki kızım, beklerim ben….







X, annesinin gönlünü alıp vedalaştıktan sonra telefonunu çantaya attı ve odadan çıkmak için kapının kilidiyle birlikte kapıyıda açtığında direkt Sungyeol ile karşılaştı.





-Günaydın





X, Sungyeol’u birden karşısında görmeyi beklemediğinden şaşırmıştı. Sungyeol ona gülümsüyordu. X ilk defa Sungyeol’un yüzündeki gülümsemeyi içten bulmuştu. Bu yüzden istemsizce kendisi de mesafeli bir şekilde gülümseyerek “günaydı” dedi. Ondan hala hoşlanmıyordu.






-Gerçekten büyüleyici bir kadınsın…






X, kapının önünden ilk adımını atmasıyla Sungyeol birden kolundan tutmuştu. X, hem kendisini tutmanın şaşkınlığını yaşarken üzerine bu lafları da duyunca biraz daha şaşırdı. Bu durum onu rahatsız etse de Sungyeol’un kendisine derin bakışlarından 5 saniye alamadı gözlerini.






-Bu yaptığın hoş değil, babana biraz saygın olsun.

 X, Sungyeol’dan hızlıca kolunu çekmişti. İçten içe bu yaptığına çok öfkelenmişti fakat baştaki yumuşak tepkisi için kendine kızmaya başlamıştı. Sungyeol, bir gülümsemeden bile yüz bulabilcek biriydi.






-İltifat ederek babama saygısızlık etmem, onu yüceltmiş olurum. Sahip olduğu kadın gerçekten inanılmaz. Bu her erkeğin gururunu okşar ama babam sana gerçekten sahip mi emin değilim, yatak odalarınızın ayrı olduğu düşünülürse ….




 Sungyeol’un bilmiş ve rahat tavırlı elleri cebinde imalı konuşmasını dinlemeye daha fazla dayanamamıştı X. Fazlasıyla itici buluyordu onu. Gerçekten çok yakışıklıydı, kızları hayran bırakıcak bir havası da fakat X, Sungyeol ne kadar yakışıklıysa bir o kadar da iticiydi X’in gözünde.




-İyi günler Sungyeol.




   X, cümlesini tamamlamasına izin vermeden merdivenlerden indi. Sungyeol arkasından bir şey dediyse de duymamıştı. Merdivenlerin sonundan telefonda konuşan LSM’i gördü. X, onun telefonda konuşmasını beklerken Sungyeol’un da ayak seslerinden yanlarına geldiklerini anladı fakat bilerek arkasını dönüp bakmadı. LSM, telefonda bir toplantıdan bahsediyordu. X’in tahminine göre şirkete gelmeyecekti.




-Siz bugün beraber gidin  şirkete benim başka bir toplantıya yetişmem lazım.




LSM, telefonu kapatıp X ve Sungyeol’a dönmüştü. X’te tahmininde haklı çıkmıştı. Sungyeol ile birlikte gitmek en az LSM’in koluna girip şirkete o şekilde girmek kadar kötü hissettirse de başka çaresi yoktu.




 -Seninle çıkmadan bir şey konuşmam lazım.






X, daha fazla beklemek istemiyordu. Annesiyle ilgili LSM’le konuşmak istiyordu.





-Seni dinliyorum.





LSM, bir yandan montunu giyiyordu.






-Yalnız konuşmak istiyorum.





X, tam arkasında duran Sungyeol’a gönderme yapmıştı.






-Ben arabada beklerim.






Sungyeol herhangi bir gıcıklık yapmadan kendiliğinden gidince X ve LSM tek kaldı. LSM, montunu giydikten sonra X’e konuşması için bakmaya başladı. X, söze nasıl girmesi gerektiğini bilmiyordu.


-Ben annemi çok özledim. Onunla telefonda konuşuyoruz ama ben buraya beni ziyarete gelmesini, istiyorum. Beni göndermezsin biliyorum o yüzden izin verirs…




X, sözünü tamamlamadan LSM onu susturdu.






-Elbette annen gelebilir. Seni göndermeyeceğimden değil, bende seninle gelirim fakat bu aralar yoğunum, gidemeyiz. O yüzden annen gelip, misafirimiz olabilir.





 X, annesinin buraya gelme işini hallettiği için rahatladı. LSM’in “birlikte gideriz” imasını duymazdan gelmişti. LSM’e hafifçe gülümsedi.





-Annen geliceği zaman hatta havaalanına karşılamaya gideriz.





  X, burda biraz duraksadı. Annesini bugünde eve getiremezdi.





-Bugün haber veririm biran önce gelmesi için büyük ihtimalle yarın gelmesi için baskı yaparım.




  LSM’in bu kadar çabuk gelmesine tepki vermesini beklediği için gergindi fakat LSM, sadece gülümseyerek “tamam” dedi. X, onun bu iyi yanlarına alışamıyordu ama ona artık daha nazik davranmaya başlamaya başlamıştı. Kendisini ona karşı biraz da borçlu ve suçlu hissediyordu hastaneden çıktıklarından biri.

-Başka bir diyeceğin yoksa artık gitmeliyim, toplantıya yetişmem lazım.




LSM, kapının önünde aceleci bir duruşla X’in ağzından çıkıcak kelimeyi bekliyordu.




-Teşekkürler…




 LSM ardından X’te evden çıkarak arabaya bindi. Sungyeol, ön koltuğa oturmuş şoförle muhabbet ederken X’te çantasından telefonunu çıkarıp annesine bir mesaj yazmaya karar verdi.





-Annecim, bugün yanına gelemicem ama yarın seni yanıma alıyorum. Bu sefer kesin fakat senin havaalanından yeni geliyormuş gibi görünmen lazım, seni oradan karşılamaya gelicez. Detayları akşama arayıp anlatıcam. Seni çok seviyorum, yarına kadar dikkat et kendine.






  X, mesajını atıp telefonu tam çantasına koyucakken telefonu titredi. Annesinin bu kadar hızlı cevap yazdığına inanamamıştı. Gelen mesajı açtı :





- Şirkete geldiğinde pratik odasına gel, konuşmalıyız.









  Mesaj annesinden değil, Sehun’dandı. X, hiçbir şey yazmadan mesajı sildi ve telefonu çantasına bıraktı. Kafası karma karışıktı. Onunla yüzleşicek cesareti var mıydı? Bir yandan yüzüne bağırıp çağırmak istiyordu. Bir yandan da hiçbir şey duymak istemiyordu. Duyucaklarının canını yakmasından korkuyordu.





  Şirketin önüne geldiklerinde Sungyeol kendisi X’in kapısını açtı. X, ona bakmadan direkt giriş kapısının önünde elleri cebinde bekleyen Sehun’u gördü. Göz göze gelmişlerdi. X’in içinden bir şeyler kopup gitmişti. Sehun’un kızarmış yüzünü çok net görebiliyordu. Uzun süredir soğukta bekliyor olmalıydı.




  X, gözlerini Sehun’dan ayırıp Sungyeol’un kendisine uzattığı koluna çevirdi. Tekrar soran gözlerle Sungyeol’a baktı. Bu da nereden çıkmıştı?




 -Sürekli yanlış anlamayı keser misin. Bu bir nezakettir. Yanında bir bayan varsa yürürken kolunu uzatırsın, eşlik etmek için.





  X, Sungyeol’dan nezaket beklemiyordu, istemiyordu da. Normal şartlarda onu terslerdi fakat Sehun’un tam karşıdan kendilerine baktığını görürken içinden Sungyeol’u terslemek gelmemişti. Kendisini birden Sungyeol’un koluna girerken buldu.





-Teşekkürler hanımefendi.





  X, Sungyeol’un kolunda girişe doğru ilerken gözlerini yerden kaldırdı ve Sehun’un olduğu yere baktı. Gitmişti. Birkaç saniye öncesine kadar orada dururken şuan görünmüyordu. X, Sehun’a ne kadar kızgın da olsa ona dayanamadığı, kıyamadığı noktalar vardı hala. Onun kapının önünden ayrıldığını görmekte içini acıtmıştı X’in.



   Şirkete girdiklerinde X çoktan Sungyeol’un kolundan çıkmıştı,  iyice etrafa bakınıyordu ama Sehun hiçbir yerde görünmüyordu. Sungyeol, asansöre yürürken X, hiçbir şey söylemede merdivenlere yöneldi. Sungyeol’un arkasından seslenişini duymazdan gelmişti. Sehun pratik odasında mıydı yoksa çalışma odasında mı? Peki X, nereye gitmeliydi? Sehun’la yüzleşmek istiyor muydu? X, bir kat çıktıktan sonra Sungyeol’u atlattığı için artık asansöre binebilirdi.





    X, asansördeyken telefonu titredi. Çantasından telefonunu çıkardı.






 -Pratik odasındayım.




  X’in acil karar vermesi gerekiyordu. Exo’nun çalışma odasının olduğu kata gelmiş, asansörün kapısı açılmıştı. X, inip inmemeyi birkaç saniye düşündü ve pratik odasının olduğu aşağı katın düğmesine  bastı.





  Pratik odasının kapısı açıktı ve karanlıktı. X, yavaşça odaya doğru yürüdü karanlık olduğu için Sehun’un içeride olup olmadığını göremiyordu. X, içeri girdiğinde hafif bir ışıklandırma oldu içeride ve kapı kapanma sesi geldi. X, arkasını döndü neler olduğunu anlamak için. Sehun, elleri cebinde kapının yanındaki duvara yaslanmış sertçe ona bakıyordu. X, başta onu görünce korktu sonra bakışlarındaki sertliği fark etti. Kızgın görünüyordu ama kızgın olması gereken kişi o değildi. Sehun, hiçbir şey demeden X’e doğru yürümeye başladı. X, birkaç adım geri gitmişti ama Sehun’un kendisine zarar vericek bir şey yapmayacağınıda biliyordu.





-Benden başka bir erkeğe dokunma!





Sehun, X’in Sungyeol’un koluna girdiği kolunu sıkıca tutmuş, X’in canını yakıyordu. Sesi de yüzü gibi sertti.





-Bunu sen mi söylüyorsun? Bırak kolumu canım acıyor.





X’in yüzü acıyla kıvranıyordu. Sehun çok sert davranıyordu ve hala bırakmıyordu kolunu.





-Benim gözümün önünde ona dokundun sen !




X, Sehun’u ilk defa böyle görmüştü. LSM’e karşı böyle bir kıskançlığı hiç olmamıştı şimdiyse sinirden gözü dönmüştü.





-Sen gözümün önünde yapmadın diye o çocuğu masum musun yani !





X, ağzından çıkan lafa biran pişman olsa da söylediklerinde haklıydı. Sehun, X’in kolunu bırakarak sinirini duvarı yumruklayarak çıkarttı.





-Çocuk falan yok anlasana yalan söylüyor !





Sehun, mesajlardakinden farklı bir şey söylememişti. X, ona bakıyordu o ise X’e arkası dönük kolunu duvara dayamış, başını da koluna öylece duruyordu.






-Neden böyle bir yalan söylesin? Hem böyle bir yalanı da belli bir olaya güvenerek söylüyordur. Aranızda yakın zamanda bir şey geçti dimi?




   X’in son cümleyi söylerken bile sesi titremişti. Sehun’un bir başkasına dokunması, öpmesi onu öldürebilcek güçte nedenlerdi.




 Sehun cevap verememiş öylece duruyordu. X, ona doğru yürümeye başladı. Tüm bedeni titriyordu. Sehun’un sessizliği daha da canını yakıyordu. Susmak kabullenmek demekti.




-Nasıl dokundun ona… Beni sevdiğini söylüyordun…




 X, güçlükle konuşuyordu. Bu sefer ağlamıyordu ama sesi titriyordu, içinden bir şeyler kopuyor, göğsü şişiyordu. Nefesinin kesildiğini bile hissediyordu. İnanılmaz bir acı veriyordu bu ona.




-Seni seviyorum! Sana yalan söylemedim… Hala çok seviyorum!





Sehun’un çaresizliği sesine yansımıştı. Bağırıyordu fakat çaresizce. Yüzünü X’e dönemiyordu bile.





-Hastanede yanıma gelmediğin zamanlarda aslında onun yanındaydın değil mi… Onu sevmekten de vazgeçemedin. Hem beni hem onu……




X’in neredeyse ağlamaklı olan sesi Sehun’un kendisine dönüp ellerini dudaklarının üzerine koymasıyla yarı da kesildi.




-Böyle söyleme… Ben bir tek seni sevdim.




Sehun’un gözlerine bakıyordu X. Kendisini ağlamamak için tutmuştu fakat şuan daha da zorlanıyordu. Sehun’un gözlerinde bile bi çaresizlik vardı.





-Beni böyle seviceksen, sevme… Onunla birlikte olup benimle de mutlu olmayı bekleme… Benim zoraki bir evliliğim var. Peki ya senin zoraki bir ilişkin mi vardı da ondan da vazgeçemedin, beni de bırakmadın… Her şey hataydı….




   X, ağlamadan sözlerini tamamlamayı başarmıştı. Kendi sözleriyle canı yanmıştı. Aynı acı Sehun’un gözlerinde de görülmüştü.





-Hata olan tek şey o gece seninle kavga edip bana güvenmediğin için onun yanına gitmemdi…




  X, tuttuğu gözyaşlarını Sehun’un son cümlesiyle serbest bıraktı. O gece Sehun’la ilk ciddi kavgalarını etmişlerdi. Sehun ona evin önünde bağırıp aldığı bilekliği bırakarak gitmişti. X, o gece sabaha kadar uyuyamamışken Sehun sarışının kollarında bitirmişti geceyi….




-Anlatma bana… Ne zaman ne yaptığını bilmek istemiyorum… Senden nefret ediyorum!





X, ağlayarak Sehun’u karşısından ittiriyordu fakat Sehun onu iki bileğinden de tuttu ve duvara yasladı.




-Bırak beni…



X, ağlayarak Sehun’un sıkıca tuttuğu bileklerini bırakması için debeleniyordu fakat Sehun ona daha da yaklaştı.





-Bana her şeyi söyle.. Bağır, küfür et, lanetler oku. Ama benden seni bırakmamı isteme….




Sehun alnını X’in alnına dayamıştı. X, hala ağlıyordu. Sehun’un kokusu tüm vücudundaki hücreleri titretmeye yetmişti ama onunla olamazdı.






  -Git… Lütfen git…. Benden uzak dur… Hamile bir sevgilin var, ona git….





  X, gözyaşlarının arasından konuşuyordu Sehun ise alnını X’in alnının üzerinde tutmaya devam edip, gözyaşlarıyla yanağına yapışan saçlarını elleriyle çekiyordu, yanaklarını okşayarak.




-Sana her şeyim üzerine yemin ederim ki yalan söylüyor. Hamile değil.





X, Sehun’un bu sözleri üzerine daha da sinirlenip onu üzerinden ittirdi.




-Nasıl emin olabilirsin! Onunla yatmışsın işte !




X, öyle bir öfkeyle bağırmıştı ki 2 gündür içinde biriktirdiklerini yeni ortaya çıkarıyordu.




-Bana güvenmediğin için bir anlık sinirime yenik düştüm… Biliyorum daha akıllı hareket etmeliydim ama edemedim…




  X, Sehun’un bu lafına daha da sinirleniyordu. Bir insan nasıl biri kendisine güvenmediği için ebediyen güvenini kırıcak bir harekette bulunabilirdi?




-Şuan sana güvenmemi nasıl bekliyorsun peki ! Sana güvenmemekte haklıymışım. İlk fırsatta onun kollarına attın kendini sen… Sen….





  X, o kadar güçsüz hissediyordu ki kendini cümlesini tamamlayamadan duvarın dibine çöküp ağlamaya devam etti. Sehun’un yüzüne bakamıyordu ama Sehun’da onunla birlikte yere eğilmiş, ellerini tutuyordu.





-Bana ne söylersen söyle. Ama etrafında benden başka güvenebilceğin hiç kimse yok şuan. Seni koruyabilcek tek kişi benim…


  X, daha fazla burada durmak istemiyordu. Ellerini hızlıca Sehun’dan çekere yanağındaki gözyaşlarını sildi ve gitmek için adım attı fakat Sehun yolunu kesti.





-Çekil yolumdan.






X, Sehun’a karşı ilk defa bu kadar güçlü durabilmişti. Sehun ise ilk defa X’in karşısında çaresiz ve güçsüzdü.





-Yaptığım şeyi geri alamam biliyorum ama sana başka bilgiler verebilirim. Bana inan nolur o hamile değil.





Sehun’un sarışının hamile olmadığını iddia etmesi X’i daha da çileden çıkartıyordu. Ona nasıl güvenebilirdi ki ?





-Nasıl eminsin bu kadar? Neye dayanarak bunu söylüyorsun !



X, bir an durdu. Sehun’un belki de o gece aralarında geçen münasebette korunmuş olucağı için bu kadar kesin konuştuğunu düşünerek daha da sinirlendi ve pişman oldu. Çünkü o geceyi ayrıntılı düşünmek zorunda kaldığı için canı daha da yanmıştı.




-Herneyse. Sen daha iyi bilirsin tabi olanları. Artık çık önümden.



X, cümlesini tamamladıktan sonra Sehun durumu anlamış olucak ki yüzünü bir telaş kapladı.





-Hayır, hayır… Lütfen başka bir şey düşünme. Ne desem daha da batıyor şuan biliyorum. Bu yüzden direkt konuya giricem. İkimiz arasındaki ilişkiyi biliyor !





X, olduğu yere çakıldı. Sehun’un gözlerine baktı. Sehun hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Yüzü gayet ciddi ve telaşlıydı.





-O gece seni kurtarmaya geldiğimde beni takip etmiş. Bir süredir şüpheleniyormuş hayatımda biri olduğundan. O’nu senin zehirlediğini, kendini öldürmeye çalıştığını her şeyi öğrenmiş o gece bizi izleyip, konuşmalarımızı duymuş. Hastanede yanına gelemedim. Beni tehdit etti, senin suçunu ortaya çıkarmakla, aramızdaki ilişkiyi O’na anlatmakla. Beni seninle tehdit etti anlıyor musun !





Sehun bir kez daha öfkeyle duvarı yumrukladı. X, duydukları karşısında şoka girmişti. Sarışının imalı bakışları, eve ziyarete geldiğinde söylediği cümle her şeyin nedenini artık anlamıştı. Peki ya mesajları atan? Elbiseyi sürekli karşısına çıkaran?





-Mesajları atan o muydu…







X, sakinleşmişti fakat korkuyordu. Sesi yine titreyerek çıkmıştı.



-Ondan başkası olamaz. Seninle görüştüğümü anlamaması için bir şey belli etmiyordum, açığını arıyordum ama işini iyi yapıyor ! Şimdi de bu hamilelik yalanını çıkarttı beni yanında tutabilmek için!






X, bu kadar şokun üzerine tekrar sinirlendi. Sarışının eline bu yalanı veren kendisiydi. Tabi eğer ortada bir yalan varsa. Gerçekten hamile olabilir miydi? Mesajları atanın sarışın olması X’i daha da korkmuştu. Her şeyi ortaya çıkarabilirdi.

SEHUN BİASLILARA ÖZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin