2. SEZON 7. BÖLÜM

3.4K 139 46
                                    

    

  X, annesinin gözlerine içine bakarken gözyaşlarına hakim olamıyordu. Rüyada mı gerçekte mi ayırt edemiyordu. Annesinin hızlıca kendisine sarılmasıyla X, içinde tuttuğu hıçkırıklarını özgür bırakarak bağırarak ağlamaya başladı. Annesi için ona ulaşamadığı günlerde ne kadar telaşlandığını şuan daha iyi anlıyordu. Kendisine bile söylemekten korktuğu ihtimaller gelmişti aklına günlerdir fakat şuan annesine sarılmanın verdiği rahatlıkla durmak bilmeksizin ağlıyordu.





   -Annem…




  X, gözyaşlarının arasından annesinin kokusunu içine çekiyor, boynunu öpüyordu. Annesi de ağlayarak X’in saçlarını kokluyor, öpüyordu. X, annesiyle konuşmak istiyor fakat bir türlü gözyaşlarından fırsat bulamadığından ağzından sadece yarım yamalak kelimeler dökülüyordu.





-Şükürler olsun iyisin….




X’in annesi, X’in yüzünü avuçlarının arasına alıp parmaklarıyla gözyaşlarını silerken konuşmuştu. X, annesinin elini yüzünden alıp öpmeye başladı. Ağlamasını bir türlü durduramıyordu.






-Hadi içeri girelim artık, burda durmayalım.





  X, annesinin lafı üzerine otel odasının kapısının önünde olduklarını unuttuğunu fark edip gözyaşlarını sildi ve arkasını döndü. Sehun elleri cebinde başını öne eğmiş onlara bakmamaya özen gösterir gibiydi. X’in kendisine baktığını görünce başını yavaşça yerden kaldırdı.


 -Ben aşağıda bekliyorum.





Sehun, çekingen bir sesle konuşup gitmek için adımını atmıştı.




-Gitmeni istemiyorum.





X, Sehun’un da yanlarında olmasını istiyordu. Annesinin buraya nasıl geldiğini, Sehun’la nasıl iletişme geçtiklerini birlikte anlatmalarını istiyordu. X’in sesiyle Sehun durdu ve arkasını dönerek itiraz etmek için ağzını açıcakken X’in annesi araya girdi.




-Lütfen sen de kal.





  X, annesine hayretle bakarken Sehun’a döndü. Sehun’da X’e bakarken annesiyle ona doğru yürümeye başladı. Gitmekten vazgeçmişti. Hep birlikte odanın içine girdiler. X, artık kendisini daha huzurlu hissederek annesinin omzuna başını yaslayarak birlikte yan yana odanın içindeki koltuğa oturdular. Sehun ise yanlarındaki tekli koltuğa geçip kollarını dizlerine koyarak ellerini birbirine kenetlenmiş yere bakıyordu.




-En son telefonda konuşmamızı hatırlıyor musun?




 X’in annesi X’in başına kendi başını yaslamış, kollarıyla onu omzundan sararak durgunca sormuştu.



-Nasıl unutabilirim… Seni telaşlandırdım.





X’inde sesi hüzünlenmişti. Annesiyle en son telefonda konuşması intihar ettiği gündü ve o günü, annesine telefonda ağlayaşını, yaşadıklarını bir kez daha hatırlamıştı.




-O gün numarandaki değişiklik dikkatimi çekti. Ülkenin kodu yabancıydı. Neresi olduğuna baktığımda Kore çıktı karşıma…




X’in annesinin sesi titremeye başlamıştı. X, annesinin yüzünü göremiyor, yere bakıyordu ama gözlerinin dolduğunu hissedebiliyordu çünkü kendisi şuan aynı durumdaydı.




-Seni defalarca aradım. Mesajlar attım. O gün içimde bir sızı oldu. Anneler hisseder, kötü şeyler hissettim…




 X’in annesi duraksayarak güçlükle konuşurken birden sustu. Gözyaşları sözünü bölmüştü. X, hiçbir tepki vermeden annesine daha da sıkı sarıldı ve kendi gözyaşlarını bir kez daha serbest bıraktı. O an Sehun’a baktı. Tepkisiz bir şekilde oturuyor, onlara bakmıyordu. Sanki bakarsa rahatsız olmalarından çekiniyor gibi duruyordu. X’in annesi kendisini çekerek X’i tekrar omzuna yatırdı ve eliyle göz yaşlarını sildi.





-Birden ağlamaya başladım. Seni tekrar defalarca aradım ve en sonunda telefonun açıldı. Telefondaki ses sana ait değildi…





X, annesini gözyaşları eşliğinde dinlerken annesinin sözü yarı kesildi.



-Bana aitti.





X, başını kaldırıp Sehun’a baktı. Hala yere bakmaya devam ediyordu. Sanki korkuyordu bakmaya.




-Evet. Ona kim olduğunu sorduğumda bana sadece şuan senin bana ihtiyacın olduğunu söyledi ve buraya gelmemi istedi.





  X, duydukları karşısında titremeye başlamıştı. Sehun’a bakmaya devam ediyordu. Sehun inatla başını yerden kaldırmıyor, gerginliğini sürekli parmaklarıyla oynamasından belli ediyordu.




-Beni havaalanında karşılayacağını söyledi. Telefon numarasını verdi ve aceleyle kapadı. O an elim ayağım tutmadı. Kendi kendime dedim ki : “Bu adam da kim… Kızım nerede…. Kızım iyi mi….”




 X’in annesi bir kez daha ağlamaya başlamıştı fakat bu sefer cümlelerinin yarıda kalmasına izin vermiyor, konuşmaya devam ediyordu.





-Hiç tereddüt etmeden hemen ufak bir çantayla evden çıktım ve kendimi burada buldum. Buraya gelirken bana yolda her şeyi anlattı kısaca. Seni görmek istedim… Yanına gelmek istedim…




 X, annesinin konuşmasına daha fazla izin vermeyerek bir kez daha sarıldı ona ve Sehun’a döndü.


-Ben… Ne diyeceğimi bilmiyorum….





 Sehun, X’ e bakmadan başını “önemli değil” dercesine salladı ve X’in annesi tekrar X’i göğsüne yatırdı.





-Bana bunun tehlikeli olabileceğini. Beni burada görmemelerini söyledi. Elimden senin için dua etmekten başka hiçbir şey gelmedi…




X, annesini dinledikçe titriyordu. Annesinin ağlaması her evlat gibi onun da zoruna gidiyordu.





-Şimdi iyi olduğunu gördüm. Biraz zayıflamışsın sanki ama yaşıyorsun ya, sana dokunuyorum. Bir anne başka ne ister?




  X’in annesi X’i omzundan kaldırıp omuzlarını tutarak onu kendisine çevirmişti ve yüzüne bakarak ağlayarak konuşmasına devam etmişti. X, hafifçe güldü annesine. Kötü sebeplerden de olsa annesine kavuşmuştur. Bir evlat başka ne istebilirdi ki?





   X’in annesi X’e sıkıca sarıldıktan sonra Sehun’a doğru döndü.





 -Tekrar teşekkür ederim her şey için. Onu bana getirdin. Çok iyi bir aile dostuymuşsun gerçekten…


  X, o an heyecandan düşünemediği şeyleri fark etti. Sehun annesine ne anlatmıştı? İlişkilerinden bahsetmiş olsa annesi “aile dostu” demezdi. Sehun’a baktı şaşırarak. Sehun, X’ten tarafa bakmayarak başını yerden hafifçe kaldırarak hiçbir şey söylemeden sadece anlayış gösterir gibi şevkatle gülümsedi.




 -Demek evlendin. Keşke görebilseydim, sana bunun için ayrıca kızgınım bana haber vermedin.



  X’in annesi bu sefer gülerek ufak bir sitemde bulunurken X, hayretle Sehun’a bakıyordu. Annesine neler anlatmıştı? Sehun’a X’e özellikle bakmamaya çalışırken çalan telefonunu cebinden çıkarıp ekrana baktı ve kapatıp ayağa kalktı.




-Artık gitsek iyi olur…




 X’in annesi telaşla X’e sıkıca sarıldı.




-Biraz daha kalamaz mısın….




X’te annesine sımsıkı sarılmıştı,bu kadar çabuk gitmeyi beklemiyordu. O an Sehun’un X’in annesinin omzuna yavaşça dokundu ve hafifçe eğildi.





-Şuan gerçekten gitmemiz gerekmezse böyle bir şeyi istemezdim. Size getiricem onu ama bugünlük bu kadar olmak zorunda…





Sehun’un sesinde şevkat X’in bile içini eritmiş ona hayran hayran bakmasını sağlamıştı.





- Yeni yıla mutlu bir şekilde gir. Beni eşinle tanıştırıcaksın daha, bu konudan kaçamazsın. Gelmeni beklicem ben…



   X’in annesi X’e sarılırken tekrar gülerek sitemini belirtmişti. X’te ona sıkıca sarıldı vedalaşıp odadan çıktılar. Sehun her zamanki gibi önden yürüyerek hızlıca arabaya binmişti, X’te arabaya bindiği gibi yine kemerini bağlamasına fırsat bile vermeden arabayı çalıştırıp hızlıca yola koyuldu.






-Anneme neler anlattın?





Ana yola çıkmalarının ardından X nihayetinde merak ettiği soruyu sorabilmişti. Sehun dikkatlice yola bakıyordu.






-Kocanın tanınmış bir iş adamı olduğunu bazı düşmanlarının sizi zehirlediğini. Benimde kocanın bir çalışanı olup aynı zamanda da aile dostunuz olduğunu söyledim. Sanırım son konuşmanızda bir erkekten bahsetmişsin. Annen bunları öğrendiğinde “demek onu yakan kişi kocasıymış” diye sayıkladı.



X’in kafasında tekrar o günkü sözleri canlandı : “Elimi bir ateşe uzattım, alevin tam ortasına… Bu bir yangın, yanıyorum ben anne…”






-Ben de o an annene kocanın başına bir şey gelmesinden korktuğun için bunları söylemiş olabileceğini söyledim. Hastaneye gelmesinin de güvenli olmayacağını söyleyerek, tek bildiklerimin bunlar olduğunu anlattım.







X, Sehun’u iyice dinledikten sonra hiçbir yorum yapmadı. Annesine kendisinden bahsetmemiş olmasına bozulsa da haklıydı. Ne diyebilirdi “Kızınızla yasak aşk yaşıyorum, beni korumak için cinayet girişimin de bulunup kendisinide öldürümeye çalıştı” mı?




-Yeni yıl hediyelerini almam lazım, beni cadde üzerinde indirir misin?




X, Sehun’un anlattıkları üzerine bunu söyleyince Sehun, X’in elini tuttu ve yavaşça öptü.





-Burada inebilirim mesela.




X, Sehun’un öpücüğüne hiçbir tepki vermeyip soğuk konuşunca Sehun, X’in elini bırakarak ani bir virajla bir sokağa girdi ve arabayı kenara çekti.






-Anneni getirdiğim için bana kızıyor olamazsın umarım!?




Sehun’un öfkeli sesi karşısında X, bakışlarını dışarıya çevirdi. Ona bakmak istemiyordu ama bu ona kızgın olduğu için değildi.


-Tabikide sana bunun için kızamam ama görmüyor musun? İşler daha da karıştı. Annem kocamla tanışmak istiyor. Peşimde bir sapık var. Bu kişi her kimse seni bile korkutuyor bana yaklaşamıyorsun.




    X, yüzünü hüzünlüce öne eğdi. Annesini gördüğünü ne kadar sevinse de işlerin içinden çıkamamak onu yoruyordu.



  Sehun, X’in çenesine dokunarak başını hafifçe kaldırıp yaklaştı. Hiçbir şey söylemeden X’in dudaklarını yavaşça öpmeye başladı. X, beklemediği bir anda bu öpücükle karşılaşınca birden tüm bedeni titredi ve aynı hafiflikte o da karşılık vermeye başlamışken Sehun kendini hafifçe geri çekti.




-Ben kimseden korkmuyorum. Senin yıpranmanı istemiyorum sadece..




 Sehun kendinden emin bir sesle cümlesini tamamladıktan sonra tekrar yaklaşarak X’in dudaklarını emmeye başladı. X, Sehun’u ne kadar özlediğini daha iyi anlayarak kollarını boynuna dolayarak Sehun’u kendisine bastırdı. Sehun’un elleri X’in bedenini tutarak kendisine daha sertçe çekti ve X, Sehun’un dudaklarını ısırmaya başladı.




-Şimdi daha iyi misin…





  Sehun, ısırığın ardından kendisini yavaşça çekmişti. X, Sehun’a doymamıştı fakat küçük bir öpüşme bile biraz da olsa onu kendisine getirmeye yetmişti, gülümseyerek başını salladı.




-Biraz daha iyi olalım o zaman…




Sehun, X’i hızlıca kendisine çekerek tekrar dudaklarına yapıştı ve bu sefer daha sertti. X, tekrar kollarını Sehun’un boynuna doladı ve kendisine başını bastırırken bu sefer de Sehun X’in dudaklarını ısırmaya başlamıştı.




-Beni bu kadar özlediğini, bilmiyordum…




X, ısırığın etkisiyle acıyan dudağını tutarak gülümsüyordu. Sehun, utanmışcasına başını önüne eğil gülümsedi.





-Özledim tabi.





Sehun, son bir kez acıyan yere üzerini hafifçe öperek kendini X’ten uzaklaştırdı.




-Artık gitme vakti yoksa dudaklarından fazlası acıyabilir.




   X, Sehun’dan ilk kez bu tarz şeyler duymanın şokuyla gülümsedi. Sehun’un kendisine olan özlemini ilk defa bu kadar net hissetmişti ve bu durum çokta hoşuna gitti.



  Sehun, tekrar arabayı çalıştırıp ana yola çıktıklarında X, içinin artık daha rahat olduğunu hissetti. Annesi için telaşı sona ermişti.




-Beni burada bir yerde indirmen lazım, hediye işini halletmem lazım.



 Sehun, arabayı kenara çekerek, X’e baktı.




-Dikkat et kendine.




X, Sehun’a gülümseyerek “sende” dedi ve arabadan indi. Hediye almak için mağazaları gezerken kafasına takılan bir şey için Sehun’a mesaj attı, artık numarasını biliyordu ne de olsa.





-Anneme ulaşabilceğim bir numara var mı?






    X, hediye işini tam bitirmiş, ödeme yaparken  telefonu titredi ve açtığında Sehun’un verdiği numarayı görünce daha da rahatladı. Kendisini biraz daha rahatlamış hissederek mağazadaki işlerini bitirerek bir taksiye binerek evin yolunu tuttu.





   X, evden içeri girdiğinde kapının önünde bir kez daha Sungyeol ile karşı karşıya geldi.




  -Poşetlerini bana ver istersen, yardım edim sana.




 Sungyeol, X’in elindeki poşetleri hemen fark etmişti.




-Teşekkürler, hafif zaten.

X, odasına çıkmak için merdivenlere doğru yöneldi.




-Babamı sormuyorsun?





X, Sungyeol’a doğru döndü. Amacının ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.




-Pekala, baban evde mi?




X, Sungyeol’a sinir olmaya başlamıştı iyice.





-Aslında ikimiz başbaşayız.






X, Sungyeol’a hiçbir şey söylemeden merdivenleri çıkmaya başladı.






-Poşetlerden birinde banada bir hediye vardır umarım.




   X,arkasından seslen Sungyeol’u duymazdan gelerek odasına girdiği gibi önce poşetleri kenara bıraktı sonrada kapısını kilitledi. Sungyeol’a güvenmiyordu. Çantasından telefonunu çıkararak Sehun’un mesajla yolladığı numarayı aradı.  



 -Anne?



Telefon ilk çalışta açılmıştı.



-Yavrum? İyi misin?




X, annesinin sesini duyunca gülümsedi. Huzur onun için buydu.




-Ben iyiyim, seni merak ettim.




X, yatağına uzanmıştı.





-Bende iyiyim. Yarın gelebilcek misin?




X, annesinin yanına gitmek istiyordu fakat Sehun olmadan oraya nasıl gidilir bilmiyordu.




-Gelmeye çalışıcam anne, eğer gelemezsem de bir sonraki güne kesinlikle gelicem. Bir yere gitme sakın, kaybolursun buralarda.




X, kendisinin bile tam bilmediği bu şehirde annesinin de dışarıyı çıkmasını istemiyordu.



-Geldiğinde beni evine getiriceksin değil mi? Otelde kalmama izin vermezsin heralde?





X, bir an duraksadı. Bunu yapabilir miydi? Annesini bu eve getirmek nasıl olurdu?





-Annecim bunları konuşucaz, şimdi kapatmam lazım. Seni seviyorum.




X, annesiyle vedalaşıp telefonu kapadıktan sonra bir şey düşünmek istemedi daha fazla, artık her şeyi akışına bırakmak istiyordu. Alışverişin verdiği yorgunlukla da uykuya daldı….








  Senenin son sabahına gözlerini açan X, telefonuna baktı. Hiçbir şey yoktu. Bu akşam eve misafirleri gelicekti. Yeni yıla kısmen Sehun’la girmiş sayılıcaktı. Bunun heyecanıyla yataktan kalkıp şirkete gitmek için hazırlanmak için dolabının karşısına geçti. Siyah dar kot pantolon giyerek üzerine krem rengi V yaka bir kazak giydi ve saçlarını topuz yaptı. Bu gece için zaten özel olarak hazırlanıcağından işe giderken basit giyinmek istedi. Hafif bir eyeliner ve rimelle de siyah deri ceketini ve siyah botlarını giyerek çantasını alarak aşağıya indi.





    Sungyeol ve LSM kahvaltı sofrasında çoktan yemeğe başlamışlardı bile. LSM, X’i görünce masadan kalktı bu sabahta X’i kahvaltı için zorlamayacağa benziyordu.




  -Ne yani kahvaltıya oturmıcak mısın?




Sungyeol, X’e soran gözlerle bakıyordu.





-Kahvaltıyı pek sevmez, hazırsan çıkalım.




X’in yerine cevap veren kişi LSM olmuştu. Sungyeol’u tesler gibiydi sesi.




-Ben daha kahvaltımı bitirmedim ama?




Sungyeol bir kez daha araya girince LSM, ona doğru döndü.





-Senin şirkete gelmen gerekmiyor. Geldiğinde de pek bir şey yapmıyorsun zaten. Hadi çıkalım artık.



   LSM, Sungyeol’a sertçe sözlerini söyledikten sonra en son X’e dönmüştü. X, o an Sungyeol ile göz göze geldi. Sinirli görünüyordu. Tekrar LSM’e bakarak “çıkalım” dedi.








    Şirkete geldiklerinde X, hemen Exo’nun çalışma odasına çıktı. Sehun hariç herkes oradaydı. X, herkesle selamlaştıktan sonra masasına oturdu.




  Saatler geçmiş, öğlen olmuştu fakat Sehun hala gelmemişti. X, telefonunu çantasından alarak Sehun’a mesaj attı.



  -Gelmeyecek misin?




 
Aradan 10 dakika geçtikten sonra X’in telefonu titredi.




MESAJ: Akşam evde görüşürüz, biraz işlerim var.






 X, telefonunu tekrar çantasına koydu ve işlerini yapmaya devam etti. Sehun olmayınca canı sıkılıyor, her işte isteksizleşiyordu. Dikkatini bile bir türlü toplayamıyordu fakat ona rağmen mesai saatine göre dayanmayı başarmıştı. Bu akşam yılbaşı olduğundan şirket biraz da erken kapanış yapıyordu. X, çantasını toplayıp ceketini giyerken LSM, içeri girdi. X’i almaya gelmişti.




 
  LSM ve X arabadayken, X arabanın camından yağan karı izliyordu. Aklı annesindeydi, bu akşam yılbaşıydı ve o tek başına ne yapıcaktı. Bir an “LSM’e bişey söylesem mi” diye düşünsede bu fikrinden hemen vazgeçti.





 -Senden bir şey isteyebilir miyim?




LSM’in sesindeki kibarlığa alışık olmayan X, kafasına ona doğru çevirdi ve başıyla onayladı.





-Bu akşam bana karşı nazik olur musun? Biliyorsun yılbaşı ve ben yüzün asık oturmanı istemiyorum.

X, ne diyeceğini bilememişti. LSM’in böyle bir şey demesini beklemiyordu. Gerçekten kendisini değiştirdiğine inanmalı mıydı?




-Elimden geleni denerim.






X, yine de onun yaptıklarını kolay kolay unutamıyordu. Eğer çok iyi biri olmak istiyorsa X’i özgür bırakmalıydı fakat hala yanında tutmaya devam ediyordu.




-Teşekkür ederim.








   X, eve geldiği gibi duşa girip akşam için hazırlanmaya başladı. Duştan çıktıktan sonra bu gece giyeceği kırmızı uzun kollu derin göğüs dekolteli kalçalarının biraz aşağısındaki dar elbisesini dolabından çıkardı. Saçlarının uçlarına hafif dalgalı bir model vererek, maykyajını yaptıktan sonra elbisesini giydi ve altına yüksek topuklu siyah ayakkabılarını giydikten sonra da son olarak elbisesiyle aynı tondaki koyu kırmızı rujunu sürdü, artık gece için hazırdı.





    Zilin sesini duyan X, odasından poşetlerini de alarak  aşağıya indi. Üyeler gelmişti. X’in gözleri yine ilk önce Sehun’u aradı fakat bulamadı. İçine gelmicek mi korkusu sarsa da kimseye belli etmemeye çalışarak gülümsemesini bozmadan onları selamladı. Sungyeol’da X’in yanına iyice yaklaşmıştı.




   -Çok güzel görünüyorsun.



 
  Sungyeol, kimsenin duymayacağı tonda kısık konuşmuştu. X, Sungyeol’u duymazdan gelerek üyelerin arasına karıştı iyice ve hep birlikte salona geçtiler. X, hediyelerini masanın kenarına bırakmıştı.




   -Sehun, beni yemek için beklemeyin demişti.



  Suho, Sehun’un mesajını iletince X’in yüzü bir kez daha asıldı fakat kısa sürede eskisi gibi gülümseye devam etti. İçi rahat etmese de kimseye bir şey çaktırmak istemiyordu. Suho’nun lafının üzerine LSM’in “Öyleyse sofraya geçelim.” Lafıyla herkes masadaki yerini almaya başlamıştı.




    Saat 23.00’ı gösterirken Sehun hala gelmemişti. X, durmadan yüzünde yapay bir gülümsemeyle üyeleri dinliyor, anlatılan hikayeleri hayretle dinliyor gibi yapıp, esprilere kahkahalar atıyordu. Gözü durmadan saate takılı kalsa da kimseye bir şey belli etmemek için elinden geleni yapıyordu. Zilin sesi duyulduğunda X, artık rahatlamıştı. Sehun, gelmiş olmalıydı. Gözünü salonun girişine dikip emin olmak için içeri girmesini bekledi.





    Kapıdan içeri giren Sehun ve sarışını gören X, bir hayalkırıklığı yaşadı. Sarışının geliceğinden haberi yoktu. Sehun’a baktı sertçe. Sehun, ona bakmıyordu her zaman ki gibi. X, herkes ikisini selamladığı için mecburen o da sarışını selamlamak zorunda kaldı fakat sarışının kendisine bakışlarından hoşlanmıyordu.




     Sofrada Sehun ve sarışın yan yana tam da X’in karşısına oturmuşlardı. X’in istemeden de olsa gözü sürekli o ikisine takılıyordu. Herkes kendi arasında konuşmaya dalmışken X, şarabını daha hızlı içmeye başladı. Konuşulanları dinliyormuş gibi gözükerek arka arkaya 3 kadeh bitirmişti. Gözü tekrar Sehun ve sarışına takıldığında sarışınla göz göze geldi.




   -Yeni yıla girmeden sarhoş olucaksın bu gidişle.




 Sarışının alaylı sesi üzerine X, elindeki kadehi masaya bıraktı. Sehun’un da bakışları X’e yönelmişti. X, sarışının kendisini takip ettiğini bilmiyordu.




-Ben dayanıklıyımdır.




X, tekrar kadehini alarak büyük bir yudum aldı.





-Son dakikalara girdik artık, hediye faslına geçelim yeni yıla hediyeleri açarak gireriz.





Chanyeol’un fikri herkesin hoşuna gitmiş olucak ki kimse itiraz etmedi ve herkes hediyelerini alıp tekrar masadaki yerlerine geçti. Tam bir dakika kalmıştı yeni yıla girmeye.





-İlk önce hediyemi ben vermek istiyorum. Yeni yıla benim hediyemle girelim.




Sarışının sesiyle herkes durdu ve ona baktı. X, bu durumdan hoşlanmıyordu. Yeni yıla üzgün gireceğini, böyle olucağını hayal etmemişti. Biran önce bitsin istiyordu şu gece.





-Seni bekliyoruz.




   LSM, sarışına sabırsızlığını belli etmişti. X, Sehun’a baktı. Yüzünde biraz gerginlik vardı dikkatle sarışına bakıyordu.





-Benim hediyem, paketlenmiş bir şey değil, sadece bir haber.

  




   X, sarışının haberini iyice merak etmişti. Kaşları çatık, elleri göğsünde birleşik ne söyleyeceğini bekliyordu sadece X değil, herkesin yüzünde bir merak vardı fakat Sehun’un yüzünde meraktan çok sanki endişe var gibi duruyordu.
   





-Hazırsanız söylüyorum.




Yılbaşına girmeye tam 10 saniye verdi, havai fişekler patlamaya başlamış, sesleri evin içindeki sessizlikte rahatça duyuluyordu.











-1 aylık hamileyim.

SEHUN BİASLILARA ÖZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin