BÖLÜM:20

5.2K 154 21
                                    

   Gregor Samsa bir sabah uyandığında kendisini böcek olarak buldu. X ise bu sabah kendisini bir haftalık ömrünün son gününe uyanmış kelebek gibi hissediyordu. Kelebekler, ömürlerinin kısalığıyla meşhurlarken X ise mutluluklarının kısa süreli olmasıyla ünlenmeye başlıyordu. LSM’in yüzünden bozulan psikolojisinin ardından yaşadığı bu paranoyaklıkla Sehun’u elleriyle kaçırmıştı. Ona güvenmesi gerekirken her hareketinden şüphe duymuştu. Düşününce haklı nedenleri olduğunu biliyordu. İlk olarak Sehun çok gizemli biriydi. Duygularını dışa yansıtmıyordu hiç. X’in kafasında hala Sehun’la ilgili birçok soru işareti varken ona tam anlamıyla güvenememesi normal geliyordu ama Sehun’un akşam ki tepkisini gördükten sonra yanlış yaptığını da anladı.


    Yatağından kalkıp hazırlanması gerekirken hala Sehun’a kendisini nasıl affettirebileceğini düşünüyordu. Eğer seviyorsa bir şekilde affetmesi gerekmez miydi? X, bunu düşününce kendisine daha çok kızdı, bu mantıkla bakınca “Eğer seviyorsam, güvenirim” demesi gerekirken o bunu yapamamıştı. Derinden bir “off” çekti, tüm bu olanların suçlusu olarak LSM’i görüyordu. İnsanlara olan güvenini kıran, yerle bir eden tek kişi oydu çünkü. X, saate bakınca LSM’e sinirlenmeyi bir kenara bırakıp, hazırlanması gerektiğini anladı.


   Dolabının karşısına geçtiğinde bugün için çok güzel olmayı planlıyordu. Sehun’a kendisini affettirmek için en iyi yöntem güzelliğini kullanmak olucaktı. Bu yüzdende dolabındaki kıyafetleri tek tek incelemeye başladı. İlk önce eline siyah sütyen hızasında askılı bir büstiyer geçti. X, bunun seksi olabileceğini düşünerek altına giymek için yüksek bel dar, mini siyah etek seçti. Üzerine de siyah kalçalarına kadar uzunlukta kolları dirseğine kadar kısalıkta düz bir ceket seçti ve seçtiği kıyafetleri yatağın üzerine koydu. İlk önce siyah şeffaf çorabını giydi ve üstüne eteği geçirdi. Eteğin boyu baya kısa durmuştu fakat X bu durumdan memnundu, daha sonra büstiyeri giydi. Eteği ve büstiyerin arasından oluşan çok az bir boşluktan bronz teni göze çarpıyordu. X, altına siyah topuklu yarım bot tarzı ayakkabılarını giydi ve saçı ve makyajı için aynanın karşısına geçti. Saçlarının düzleştiriciyle üzerinden geçerek dümdüz olmasını sağladı ve eyelinerini sürmeye başladı. Eyelineri ince çekip kuyruğunu biraz uzatmıştı, kirpiklerini de rimelle yukarı kaldırdığında gözleri kendisinin bile hoşuna gitti. Hafif bir fontoden ve allıkta sürdükten sonra en son olarak vazgeçilmezi kırmızı rujunun mat renginde olanını sürdü. Dudakları olduğundan daha da dolgun gözükmüştü. X, hazırlanışını tamamlamak için Sehun’un aldığı bilekliği de taktı. Bilekliğin taşları siyahtı ve tek tek dizildiğinden şık bir görüntüsü vardı. X, bilekliğin şık olmasa da, kıyafetine uymasa da bir sorun olmayacağını düşündü, sonuçta Sehun’un hatırasıydı, yine de takardı. Yatağının üzerindeki ceketini alıp kollarını giymeden omzuna attı. Ceketin boyu, eteğinin boyuyla hemen hemen aynı durmuştu. Dolabının içindeki defter büyüklüğünde olan siyah çantasını da alıp içine telefonunu ve LSM’e verdiği ilacın şişesini de koydu. İlaçları yanından ayırmamak en iyisi olucaktı. X, uzun süren hazırlığına güneş gözlüklerini takıp, Sehun’un sevdiği parfümünü de sıkarak son verdi. Aynadan kendisine baktığında, gayet seksi ve güzel bulmuştu. Bir an yanında Sehun’u hayal etti. Belki de ilk defa yan yanayken yakıştıklarını düşünmüştü. İçinde büyük bir heyecan oldu, biran önce şirkete gidip dün akşam yaşanan her şeyi geri almalıydı.


     X, arabanın içinde tek başına kafasını dinleyerek etrafını izliyordu. LSM’in erkenden bir toplantı için çıktığını duyunca çok sevinmişti. Onunla birlikteyken bu yol çekilmez oluyordu. Bilekliğine dokundu, sanki Sehun yanındaymış gibi hissettiriyordu. Sanki bilekliğe dokunmak, Sehun’un elini tutmak gibi bir his oluşturuyordu. İçinde hem bir heyecan hem de bir korku vardı. Sehun’a kendisini affetirememe olasılığı da vardı. X, kendisine kızıyordu, sevdiği adama güvenmemek aptallıktı. Güvenmiyorsa, şüpheleri varsa bile bunları belli etmeyip doğru anı beklemeliydi. Bu yüzden yol boyunca her şeyin sorunsuz hallolması için dua etmeye başladı.


   Şirketin önüne geldiğinde arabadan inerken Sehun’u kapının önünde telefonla konuşurken gördü. Sanki biriyle tartışıyor gibiydi, X’in geldiğini fark etmemişti bile. X, ona uzaktan şöyle bir baktı; siyah dar kot pantolonun diz kısmı yırtıktı. Üzerinde dar beyaz bir gömlek vardı ve saçları arkaya doğruydu. Güneş gözlükleri ve uzun boyuyla da tam bir model gibi görünüyordu. Sehun’u gördüğü zamanlar kalbinin gerçekte de attığını hissedebiliyordu, şu anda o anlardan birini yaşamıştı. Sehun’un telefonda kimle konuştuğunu merak ediyordu, sarışın olabilir miydi ? X, yavaşça kapıya doğru yürümeye başladı, yürüdükçe ayaklarının çıkardığı topuk sesi Sehun’un başını kendisine doğru çevirmesine neden oldu. X, gözünde gözlük olduğu için Sehun’un yüzüne rahatça bakabiliyordu fakat Sehun’da da gözlük olduğundan bakışlarının kendisinde mi olduğunu anlayamıyordu. Kapıya doğru yaklaştığında, Sehun kulağında telefon sadece susmuş bekliyordu. X, yanından geçerken Sehun’un bilerek sustuğunu, anlamıştı. İşte bu yüzden ona güvenemiyordu, bu yüzden kafasında hep bir soru işareti oluyordu. Sehun’un yaptığı şeyi anladığından sinirli ve hızlı bir şekilde hemen içeri girdi, arkasını dönüp baktığında Sehun, elinin birini cebine koymuş; konuşmaya devam ediyordu. X’in zoruna giden de buydu işte. Onu güvensizliğe Sehun’un kendisi itiyordu. Şuan kafasından yine bin türlü şey geçmeye başlamıştı bile ama bu sefer Sehun’a belli etmicekti hiç birini hatta olabildiğince düşüncelerinin önüne geçmeye çalışıcaktı. Sehun’a, sırlarına ve gizemlerine rağmen güvenmeyi öğrenicekti…


   X, Exo’nun çalışma odasından içeri girdiğinde herkes bir şeylerle uğraşıyordu, X’te hemen masasına oturup Sehun’un ne zaman geliceğini beklemeye başladı. Bugün LSM’in şirkette olmaması Sehun’la arayı düzeltmesi için büyük bir fırsattı. Kendisini daha rahat hissediyordu fakat Sehun’la uygun anı kollamalıydı bunun içinde Sehun’un gelmesi gerekiyordu fakat ortalıkta gözükmüyordu. Hala telefonda mı konuşuyor olabilir miydi? Kavga ettiği kişi sarışın mıydı, eğer sarışın değilse kimdi? X’in aklında yine bir sürü soru listesi oluşmuştu bile.


   X’in Exo’nun çalışma odasına girmesinden tam yarım saat sonra Sehun kapıda belirdi. X, ona bakışlarını sabitlemişti fakat o hiç X’ten yana bakmıyordu bile. Suho’nun “Nerde kaldın?” demesi üzerine rahat bir şekilde ; “Sigarada içip öyle geldim” dedi. X, özellikle bakışlarını ondan çekmemesine rağmen Sehun bir kere bile dönüp bakmıyordu. Ona bu kadar yakınken uzağındaymış gibi olmaya dayanamıyordu, şuan karşısında durup,  gözlerine bakarak ; “Ben seni seviyorum, özür dilerim” diye haykırmak istiyordu. X, bunları düşünürken telefonun titreşimiyle kendine geldi; arayan LSM’di. 


-Efendim?


X, LSM’in aramasının altından bir şey isteyeceğini anlamıştı. Genel de sırf bu sebepten arardı çünkü.


-Ben şuan toplantıdayım, fakat buradan sonra başka bir markayla görüşmem var sponsorluk için. Odamda unuttuğum bir dosya var. Sana buranın adresini mesaj atıcam, çocuklardan biriyle dosyayı buraya getir. Benim diğer yere yetişmem lazım.


X, bu kadar emir cümlesi karşısında sinirlense de anlamadığı bir şey vardı. Neden kapının önünde bekleyen şoförle değil de üyelerden biriyle gelmesini istemişti?


-Şoför bilmiyor mu adresi?


X, telefonda sakince konuşurken gözü Sehun’a takıldı. Kulağında kulaklık vardı, konuştuklarını duymuyor, X’ten yana bakmıyordu bile. X, Sehun’un umursamaz hallerinin çok sinir bozucu olduğunu daha  iyi anlamıştı.


-Şoförü başka bir yere yollamam gerekti hem çocuklardan biriyle gelmen sponsorluğu almamız için daha iyi, bu bir iş stratejisidir. Hadi çok oyalanmadan çıkın biran önce.


LSM’in telefonu kapatmasıyla X üyelere ne diyeceğini bilememişti. Telefon elindeyken, tekrar titredi. LSM, adresi mesaj olarak atmıştı. X, yerinden kalkıp Suho’nun yanına gitti.


-Bu adrese götürmem gereken bir dosya var. Benimle sizden birinin gelmesi gerekiyor.


   X, mesajı Suho’ya gösterirken Sehun’a tekrar baktı. Kulaklığı kulağında, gözlerini yummuş oturuyordu. Şirkette LSM, yokken rahatça onunla konuşabileceğini umut etmişti fakat şuan gitmesi gerekiyordu. Gerçi gitmese bile Sehun’un şu haliyle nasıl konuşabilirdi ki? Bu şekilde baktığında gerçekten Sehun’un kendisini sevdiğini söylemekte zorlanıyordu.


-Bu adresi ben de tam olarak bilmiyorum. Sana yardımcı olan kişi ben olamıcam ama kimin yardım edebilceğini biliyorum.


 Suho, X’in yanından Sehun’a doğru yürüdü ve omzunu dürttü. X, içinden çığlıklar atıyordu resmen. Suho gerçekten de bunu yapmış mıydı? Sehun’a gitmiş miydi? X’in birden tüm keyfi yerine geldi.


 -Bu adrese X’le gitmen gerekiyor.

Suho, X’in telefonunu Sehun’a göstermişti fakat Sehun, hiç bakmadan tekrar gözlerini yumup başını geriye doğru yasladı. Ellerini göğsünde bağlamıştı. X, biran sevinmekte acele ettiğini anladı, Sehun’un bir sorun çıkaracağını düşünmesi gerekirdi.


-Ben hiçbir yere gidemem.


X’in içi acımıştı. Kendisine dönüp bakan Suho’yla göz göze geldi. Suho bir kez daha Sehun’un omzunu dürtüp kulağından kulaklığı çıkardı.

-Sehun, saçmalama. Burada tek boş duran kişi sensin, hepimizin uğraştığı bir iş var şuan. Hem bu yaptığın çok ayıp.


X, Sehun’un zorla kendisiyle gelmesini istemiyordu. Kendi yaptığı yanlış bir şeydi evet ama Sehun’da canını acıtmak için kırıcılığını sonuna kadar kullanıyordu.


-Suho, tamam. Ben bir şekilde giderim, tek giderim önemli değil. Teşekkür ederim yine de.


 X, Sehun’un abartı tepki verdiğini düşünerek, sertçe konuştu ve masanın üzerindeki ceketiyle çantasını aldı. Suho’nun mahçupluğunu görebilmişti fakat asıl utanması gereken Suho değildi. X, masadan çantasını ve ceketini alıp arkasında döndüğünde Kai ile karşılaştı.


-Yalnız gitme, ben götürürüm seni.



X, Kai’ye buruk bir şekilde gülümsedi. Onun ana dansçı olduğu için herkesten daha fazla hareketlere çalışması gerektiğini biliyordu. Tüm bu işinin arasında yine de kendisiyle gelmeyi istemişti. X, bunu yapan kişinin Sehun olamamasına şuan daha da üzüldüğünü hissetti.


-Sorun değil, gerçekten. Ben kendim giderim.


X, Kai’ye gülümsüyordu fakat yüzündeki acı bir gülümsemeydi.


-Buraları henüz tam bilmiyorsun.


Sehun’un Kai kadar düşünceli olamaması X’in şuan canını daha da yakmıştı. Kai doğru söylüyordu; buraları bilmiyordu.


-Peki o zaman.


X, Kai’yle gitmeye mecbur ikna oldu. İkisi aynı anda kapıya doğru ilerldiklerinde Kai, birden durdu. X’te Kai’nin neden durduğunu anlamak için arkasını döndüğünde Sehun’un Kai’nin omzundaki elini gördü.

-Ben götürürüm. Senin çalışman lazım.


X, Sehun’un bu huyunu anlamıyordu. En baştan karşısındaki insanı kırmadan bir işi yapmıyordu. Kai ile birbirlerine baktılar. X, sessiz kalmak istedi.


-Gerek yok. Ben götürürüm, sen oturup boş boş müzik dinlemene devam edebilirsin.


Kai, X’e dönüp başıyla gidelim anlamında hareket yaptı. X’in gönlünden geçen elbetteki Sehun’un gelmesiydi fakat Kai, işinin arasında kendisiyle gelmeyi teklif etmesine rağmen “
Sen gelme, Sehun gelsin.” diyemezdi ayrıca Sehun’a kırılmıştı da.


-Ben giderim, sen çalışmana bak.


Sehun, Kai’yi bir kez daha durdurmuştu. X, Kai’nin, Sehun’un bu gevşek adam hallerine sinir olduğunu anlıyordu hatta kendisini götürmeyi teklif etme amacı da sırf Sehun’u utandırmak içindi.


-Kai, ben gerçekten seni çalışmandan alıkoyucağım için üzülüyordum. Çok teşekkür ederim teklifin için, ama ben senin burada kalıp işlerinle ilgilenmeni istiyorum.


X, Kai’nin sinirlendiğini anladığından onun konuşmasına fırsat vermeden hemen araya girdi. Kai, X’e doğru dönüp ; “Emin misin” diye sordu. X, başını yavaşça sallayarak ; “Yinede teşekkür ederim” diyerek gülümsedi. Kai bunun üzerine Sehun’a hiçbir şey demeden kenara çekildi. Sehun ise kapıyı açarak, X’i beklemeden odadan dışarı ilk adımını attı.

 
  Sehun, önden arkasına bakmadan asansöre doğru yürürken X, ise arkasından yavaşça yürüyordu. İlk önce LSM’in odasına gidip alması gereken bir dosya vardı. Asansörün önüne gelip Sehun’un yanında durdu. Gerilmeli miydi yoksa heycanlanmalı mı bilmiyordu.


-Benimle gitmek için can attığını biliyordum.


Sehun, X’ten yana bakmayarak konuşmuştu. X, Sehun’un ukalıklarına, alışmıştı bile ama bu sefer ona ilk yaptığı davranış yüzünden kırgındı ve Kai’nin de gerçekten çalışması gerektiğini bildiğinden bu kadar çabuk kabul etmişti.


-Sana ilk sorulduğunda belki gerçekten de can atıyordum ama şuan sadece Kai’yi düşündüğümden uzatmak istemedim ve kabul ettim.


X’in cümlesini bitirmesiyle asansörün kapısı açıldı ve X, Sehun’un cevabını beklemeden asansörden içeri girip üst katın düğmesine bastı. Sehun, X’in üst kata bastığını görünce ; “Napıyorsun?” dedi.


-Kulağından kulaklığını çıkarıp, etrafında olan bitene dikkat etseydin eğer  oraya gidiş amacımızın bir dosyayı götürmek olduğunun farkına varabilirdin. Şuan da dosyayı almak için odaya çıkıyoruz.


X, kendisini Sehun’a karşı aşırı kırgın hissediyordu. Gururu incinmiş gibiydi. Madem gelmeyi kabul edicekti neden en başta “Gidemem” diyerek X’i zor durumda bırakmıştı? Bu durumdan zevk mi alıyordu ? Sehun cevap vermemişti bile susarak haksızlığını kabul mu ediyordu ? Asansörün kapısı açıldığında X, içinden tek başına çıktı. Sehun’un arkasından gelmediğini anlamıştı. LSM’in odasına hemen girip masanın üzerindeki dosyalara baktı; lazım olanı bulup oyalanmadan geri çıktı. Çıktığı zaman Sehun’u görememişti. X, etrafına iyice bakındı; hiçbir yerde gözükmüyordu. “Ya gelmekten vazgeçti ya da aşağı da bekliyor” diye düşünmeye başladıysa da Sehun’un sağı solu belli olmayacağından vazgeçme ihtimali daha ağır basarak asansörle aşağı inmeye başladı. Kendisine durmadan ; “Şimdi ben bu adama güvenmemekte haksız mıyım? Şu yaptığına bak, bir haber bile vermedi.” derken aşağı  kata inmişti bile. Şirketin dışına çıktığında arabasının önünde sigara içen Sehun’u gördü. X’in hissettiği rahatlama yüzünede yansımış olucak ki Sehun’un yanına gittiğinde, Sehun ; “Vazgeçtiğimi düşünmüştün” diyerek arabaya bindi, sinirli gözüküyordu.



    X, arabaya bindiği gibi Sehun gaza basmaya başladı. Yüzü çok sert duruyordu. Arabaya binmeden önce dediği şey de haklıydı; vazgeçtiğini düşünmüştü…


-Vazgeçtiğini düşündüm, haklısın.


X, sessizliği bozmak için konuştu fakat Sehun’un daha da fazla gaza basmasına neden oldu. Sehun, hızlı gittikçe X arabanın içinde geriliyordu. Sehun’un sinirli halleri onu korkutuyordu.


-Yavaş gider misin, korkuyorum.


X’in söylediğini duymazdan gelircesine daha da gaza basmaya başladı. X’in midesi bulanmaya başlamıştı. En başta Sehun’la gitmek isterken böyle geçiceğini hayal etmemişti. Onun gönlünü alıcağını düşünüyordu fakat şuan kendiside kırgındı. Üstelik Sehun’un bu sinirli halinide anlayamıyordu. Tüm bu öfke gittiğini düşündüğü için miydi?


-En başından beri gelmiceğimi de düşündün değil mi?


X, Sehun’un sert sesiyle irkildi , neden bunu yapıyordu? Arabayı biraz da olsa yavaşlatmıştı, X’ten cevap bekliyordu.


-Evet, düşündüm.


X, cevabı söylerken korktu, Sehun’un kafasındaki şeyi anlayamıyordu. Sehun, X’in cevabıyla tekrar gaza basmaya başladı.


-Çünkü bana güvenin yok değil mi! Her zaman seni yarı yolda bırakıcağımı düşünüyorsun bu yüzden! Önce seninle gelmiceğimi, daha sonra da sana bir şey demeden vazgeçtiğimi düşünüyorsun! Bir gece aklını başına toplaman için yeter sanmıştım ama sen değişmiyorsun!


Sehun, durmadan bağırıyordu. Bağırdıkça daha da hızlı gitmeye başlamıştı. X, bir kez daha aptallığına lanetler okumaya başladı fakat bu sefer Sehun’a da fazlasıyla kızıyordu. Kendisine bu tarz oyunlar yapmasının ne gereği vardı? Bu şekilde mi güven ölçebilirdi? İçinde Sehun’a büyük bir öfke vardı; bağırıp, çağırmak istiyordu.


-Beni sürekli test etmekten vazgeç ! Ne kadar zor dönemlerden geçtiğimin farkında değil misin, sana olan sevgimi hareketlerim bile ele verirken sen güvene takılıp kalıyorsun ! Sana güvenmemi istiyorsan bana karşı açık ol, sen sürekli ucu bucağı olmayan kapalı bir kutusun!


X, artık içindekileri daha fazla tutamayıp bağırmaya başlamıştı. Sehun’un başından beri haklı olduğunu düşünürken bugün yaptığı şeyde abarttığını düşünüyordu. Güven test etmek böyle çocukça oyunlarla olmazdı. X, Sehun’un kendisiyle gelmek istemediğini duyduğunda çok kırılmıştı. Sehun, onu böyle kırarak güvenini test edemezdi.


-Beni sorgulama! Beni seviyorsan böyle sev!



X, Sehun’un sesini ilk defa bu kadar gür duyuyordu . Gerçekten aşırı sinirli olduğu hem yüzünden hem sesinden hem de yaptığı hızdan belliydi. X, artık korkmaya başlamıştı. Hız ibresine baktı; 200’deydi. Otobanda oldukları için rahatça hız yapabiliyordu fakat bu kadarı fazlaydı. Bağırıp çağırıp bir yere varamazlardı. Sehun’u seviyordu, ne olursa olsun gerçek buydu.


-Lütfen biraz yavaşlar mısın? Şuan gerçekten beni korkutuyorsun.


Sehun, X ondan yavaşlamasını istedikçe aksini yapıyordu. X, titreyen dizlerini bir türlü kontrol edemiyordu. Sehun, hız yapmakla kalmayıp önündeki arabalara makas atmaya da başlamıştı.

-Yalvarırım sakinleş biraz. Her şeyi güzelce konuşup halledelim, böyle hiçbir yere varamayız.


X’in sesi ağlamaklı çıkmıştı. Sehun, kontrolden çıkmış gibi davranıyordu. Bu kadar agresif olmasının tek nedeni güven meselesi olamazdı. Sabah telefonda konuştuğu kişiyle de tartışıyor gibi gözüküyordu zaten, ortada başka meselelerde vardı fakat Sehun, hızını kesmiyordu. X, Sehun’un vitesin üzerindeki elini gördü. Yavaşça elini Sehun’un eline doğru yaklaştırıp parmaklarının arasına kendi parmaklarını geçirdi.


-Eğer amacın bizi öldürmekse, tamam. Ben hazırım.



  X, Sehun’un elini sımsıkı tutarak konuşmuştu. Sehun, hiç tepki vermedi fakat hızını yavaşça azaltmaya başladı. X, biraz rahatlamıştı ama kalbi hala deli gibi çarpıyor, dizleri titriyordu. Sehun’un yanındayken daha fazla ondan korkmak istemiyordu artık.
 

    Yolun geri kalanını hiç konuşmadan tamamlamışlardı ve X, Sehun’un elini biran bile olsun bırakmamıştı. Sehun’un hız yapması sayesinde çabuk gelmişlerdi. Arabadan inmeden önce X, Sehun’dan elini hafifçe çekerek; “Sorun yok dimi?” dedi fakat Sehun hiçbir tepki vermeden arabadan indi. X, ne yapıcağını bilmeden içini çekerek arabadan indi. Sehun’la beraber  olmak; yorucu ve zorlayıcıydı fakat yine de seviyordu.


     Dosyayı bırakmak için şirketten içeri girdiklerinde genç bir adamla karşılaştılar. Adam kendini tanıtırken, X’in LSM’in eşi olduğunu bilmiyor olucak ki ; “Sizin gibi güzel bir bayanı buraya kadar yorduğumuz için kusura bakmayın.” dedi. Adamın, Sehun’la hiç konuşmamasına dikkat eden X, zoraki bir tebessümle elindeki dosyayı uzattı, bu tarz iltifatlardan hiçbir zaman hoşlanmıyordu.


-Size bir şeyler ikram edelim?


Adam birden X’in beline elini koymuştu. X bile ne olduğunu anlayamadan Sehun, adamın elini ittirip, X’i yanına çekerek, kolunun altına aldı.


-Bizim acelemiz var.


  X, Sehun’u ilk defa böyle görünce çok hoşuna gitti istemsizce yüzünde bir gülümseme olmuştu. Sehun’un sesindeki sertlikten bile adama ne kadar sinirli olduğu anlaşılıyordu. Adam Sehun ve X’i bu şekilde görünce şaşkın ve biraz da mahçup bir yüzle ; “Özür dilerim, ben bilm..” derken Sehun, cümlesini bile tamamlamasına fırsat vermeden X’i de kendisiyle birlikte kapıya doğru döndürerek, yürümeye başladı. X’in çok hoşuna gitse de bu durumun iş için sıkıntılı olabileceğini düşündü.

-Sponsorluktan vazgeçebilirler, biliyorsun değil mi?


X, Sehun’la kapıya doğru yürürken bunu söylemişti. Sehun, kapıdan dışarı çıkarırken güneş gözlüğünü tekrar gözüne taktı ve X’in kulağına doğru hafifçe eğildi; kolu hala X’in omzundaydı.


-Sen her şeyinle bana aitsin, sana kimsenin dokunmasına izin veremem.



    X’in içinden bir şeyler kopup gitmişti. Yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Arabaya binerken Sehun’la arasının düzeldiğini ve aynı zamanda da Sehun’un dengesiz biri olduğunu düşünüyordu. Buraya gelirken yolda deli gibi bağırıp çağıran, neredeyse ölümüne hız yapan adam X’in elinden tutmasıyla birden sakinleşmişti, şimdi ise kıskançlığı sayesinde tamamen yumuşamış gözüküyordu.


   Yola çıktıklarında ikiside konuşmuyordu. Kırmızı ışıkta durduklarında Sehun başını X’ten yana çevirince X’te ona doğru baktı; yüzü yine ciddi görünüyordu. Gözü, X’in bileğine takıldı. Önce bilekliğe dokunup sonra da X’in elinden sıkıca tuttu.


 -Lütfen, bana sadece güven…


Sehun’un kısık sesi karşısında X’in içi titredi. Bu sert görünümlü adamın yanındayken aşık adam halleri karşısında karşı koyamıyordu. Ona elbetteki güvenmesi gerektiğini biliyordu ama bu durumu tek zorlaştaran Sehun’du. Şimdilik bu konuyu tekrar açıp şuanı bozmamak için başını hafifçe salladı ve “Seni seviyorum” dedi. Sehun, X’in dudaklarına doğru yaklaşırken yeşil ışığın yanmasıyla arkadan gelen korna sesleri geri çekilmesine neden oldu. X, bu duruma gülümsesede Sehun’u çok özlediğinden öpmesini çok istemişti.



   Sehun’un bir eli direksiyonda diğer eli ise X’in elindeydi. X, Sehun’un elini parmaklarıyla yavaşça okşuyordu, şirkete gitmeyi hiç istemiyordu. Hava çok güzeldi, Sehun’la biraz baş başa kalmak istiyordu fakat bunu Sehun’a nasıl söyliceğini bilmiyordu.


  -Seni sakin bir yere götürmek istiyorum. Biraz konuşuruz hem.



   X, Sehun’la telapati kurmuş gibi hissetti. Resmen aklından geçenleri okumuştu. Sadece “tamam” diyerek Sehun’un onu nereye götüreceğini, izlemeye başladı. Ormanlık bir yoldan geçmişlerdi. Etraf çok sessiz ve sakin görünüyordu. Yolda onlardan başka hiçbir araba yoktu. Biraz daha gittikten sonra Sehun birden arabayı durdu; Yüksek bir tepedeydiler, aşağıdan deniz ve şehrin yüksek binaları görünüyordu. X, burayı çok beğenmişti, bu manzara ona kendi ülkesini hatırlattığından biraz da duygulanmış hissetti. Sehun’un tuttuğu elini, yavaşça dudaklarına götürüp, öptü.

 -Beni böyle bir yere getirdiğin için teşekkür ederim.


Sehun, X’e gülümsedi. X, Sehun’un gülümserken dudağının kenarında oluşan çizgileri çok seviyordu, çünkü onları çok nadir görebiliyordu.


-Beni gerçekten terk ettin sandım.


 X, Sehun’a büyük bir aşkla konuşuyordu. Dün akşam yaşadığı korkuyu anlatmaya karar verdi, Sehun’la gerçekten her şeyin bittiğini düşünmüştü.


-Etmiştim. En azından öyle sanıyordum.


Sehun, X’ten yana bakmıyor, manzarayı izliyordu. X ise başını koltuğuna yaslamış gözünü Sehun’dan ayırmıyordu. Bu kadar şeyden sonra artık onsuz bir hayatı düşünemiyordu.


-Ne oldu da edemedin peki?


X, Sehun’u konuşturmak için bilerek soruyordu. Bazı şeyleri ondan duymanın daha güzel olucağını biliyordu. Sehun, başını X’e doğru yavaşça çevirdi, gözlerinin içine bakıyordu.


-Elimi tuttun. Sonra da hiç bırakmadın, sana olan gardımı düşürdün… Sana göre sadece elime dokunmaktı o belki ama sen aslında kalbime dokundun…


Sehun’un sözleri karşısında X, daha da erimişti. Eli birden Sehun’un yüzüne dokunmaya başladı. Sehun’un yüzünü yavaşça okşuyordu.


-Sana güvenmediğim için özür dilerim. Çok şüpheci davrandım ama seni çok seviyorum. Bundan sonra paranoyaklığımı kontrol altına almaya çalışıcam, söz veriyorum…


X’in sesi o kadar kısık çıkıyordu ki kendisi bile duymakta zorlanmıştı. Nefesi ise çok derinden geliyordu. Sehun’la baş başa olmak istemsizce onu heycanlandırıyordu.


-Böylece ilk kavgamızı da etmiş olduk.


Sehun, hafiften gülümseyip, X’e doğru yaklaştı. X, Sehun’un kendisine doğru yaklaşan dudaklarına karşılık vermek için başını hafifçe kaldırıp Sehun’a doğru yaklaştı. Sehun, X’in dudaklarını, kendi dudaklarının arasına almasıyla X’in tüm vücudu titredi. Sehun’u çok özlediğini hissediyordu; ellerini Sehun’un boynuna doladı ve daha da sıkı öpmeye başladı. İkiside birbirlerinin dudaklarını büyük bir arzuyla aralıksız öpüyordu. Sehun’un eli X’in yüzündeydi, saçlarını geriye doğru atıyordu. Birden kendisini yavaşça çekti; ikisi de nefes nefeseydi.

 -Arka koltuğa geçmek ister misin…


   Sehun, nefes nefese kalmış haliyle güçlükle konuşuyordu. X, hiçbir şey demeden arabanın kapısını açtı, X’le birlikte Sehun’da kendi kapısını açarak aynı anda arabadan inip, arka koltuğa geçtiler.

     Arka koltuğa geçtikleri gibi Sehun, X’in dudaklarına tekrar yapıştı. X, hiç durmak istemiyor, Sehun’un dudaklarını durmadan ısırıyordu. Sehun’un eli X’in bacaklarındaydı. Bacaklarını okşayarak eteğine doğru çıkıyordu. X, Sehun’un ellerini bacaklarında hissedince daha da etkilenmişti. Sehun’un alt dudağını ısırıp kendisine doğru çekmeye başladı. Bir yandan da üzerindeki ceketi çıkarıp ön koltuğa doğru fırlattı. Sehun, X’in bacağındaki ellerini daha da yukarı çıkarırken X, birden kalkıp, Sehun’un kucağına oturdu. Sehun’un dudaklarını emerken bir yandan da gömleğinin düğmelerini açmaya başladı. Sehun’un elleri X’in bacağından yukarıya çıkmıştı, büstiyerinin arkadaki fermuarını indirerek çıkarttı. X, sütyeniyle kalmıştı.

      Sehun’un gömleğinin tüm düğmelerini açınca gömleği Sehun’dan çıkartıp yere doğru attı. Sehun’un çıplak, kaslı vücudunda ellerini gezdirmeye başladı. Sehun’un kaslarından ve sırtındaki dövmesinden çok etkileniyordu. Sehun dudaklarını, X’in dudaklarından çekip, boynuna doğru yaklaştırdı. Sehun’un boynunda gezen dili karşısında X daha da eriyor, kendi dudaklarını ısırıyordu. Sehun, X’in boynundaki dilini yavaşça göğüslerine doğru yaklaştırdı. Sütyeninden hafifçe taşan göğüslerinin üzerindeydi artık dili. X, iyice kendinden geçmeye başlayıp Sehun’u saçlarından tutup, göğüslerine bastırmaya başladı. Sehun’un elleri X’in eteğinin fermuarına gitmişti, yavaşça fermuarı indirmeye başladı ve X’in eteğini kalçalarını okşayarak indirmeye başladı. X, Sehun’un kucağında zevkten kıpırdamaya başlamıştı, kendisini Sehun’a iyice bastırıyordu. Sehun, X’in eteğini çıkardıktan sonra onu kucağından arabanın koltuğuna doğru uzandırdı. X, Sehun’un dudaklarını kapmıştı yine. Sehun’un dudaklarını delirmişcesine ısırıp, uzun tırnaklarını Sehun’un sırtına geçiriyordu. Sehun, X’in eteğini çıkardıktan sonra yavaşça çorabını da çıkarmaya başladı, bir yandan da bacaklarını okşamaya devam ediyordu. X, Sehun’un dudaklarının arasından istemsizce sesler çıkarıyordu. Kendisini iyice kaybetmişti. Sehun, bacağındaki çorabı tamamen çıkarmış çıplak olan tenini okşuyordu. X, kendini kaybedip, dudaklarını Sehun’un dudaklarından çekti. Sehun’un tekrar kucağına oturarak; boynunu emmeye başladı. X’in üzerinde sadece çamaşırları varken, Sehun’da ise pantolonu vardı. X,  Sehun’un boynundan yavaşça vücuduna doğru inmeye başladı. Kendisini durduramıyordu; Sehun’un göğüs kasları onu fazlasıyla etkiliyordu. Sehun’un köprücük kemiğine kadar gelmişti, Sehun, zevkten başını arkaya doğru atmış, gözlerini kapayarak derinden nefes alıyordu, bir yandan elleri X’in sütyeninin kopçasındaydı. X, dilini Sehun’un göğüs ucuna değdirince Sehun’un elleri birden X’in kopçasını açıp hızlıca sütyeni üzerinden çekti.


        X, Sehun’un kucağında sadece kiloduyla duruyordu. Dili Sehun’un vücudunda git gide aşağı inirken Sehun’un elleri X’in göğüslerini okşamaya başlamıştı bile. Sehun, X’i tekrar kucağından koltuğa doğru yatırıp üzerine doğru eğildi, arabanın içi küçük olduğundan fazla hareket edemiyordu. X’e doğru yavaşça yaklaşarak önce dudaklarının üzerinde dilini hafifçe gezdirdi, daha sonra X’in çenesini hafifçe öperek, boynunu öpmeye başladı. X, başını geriye doğru atıyor, yerinde duramıyordu. Sehun’u tüm hücrelerinde hissediyordu adeta. Sehun, X’in boynunu da öptükten sonra dilini X’in göğüs uçlarına değdirmesiyle, X yerinde duramayıp, çığlık atmaya başladı. Sehun’un sırtına tırnaklarını iyice geçirmiş kendisine bastırdıkça Sehun, X’in göğüs uçlarını ısırıyordu. Sehun’un dili X’in göğsünden yavaş yavaş , göbeğine doğru inmeye başladı. X, bacaklarını Sehun’un omuzlarına doğru atıp onu kendisine sıkıştırdı. Sehun’un iki eli birden X’in göğüslerini okşarken dilide yavaşça kasığına doğru iniyordu. X, kendi dudaklarını ısırmaktan kanatmaya başlamıştı.Sehun’u artık içinde hissetmek istiyordu, Sehun’un kasığındaki dilini hissettikçe çığlıklarına engel olamıyor, tırnaklarını daha da fazla Sehun’un kaslı sırtına geçiriyordu.


     Sehun, X’in kasığına son bir öpücük koyduktan sonra kendini tekrar oturur pozisyona getirdi; nefes nefeseydi. Fakat X, durmasını istemediğinden kalkıp tekrar kucağına oturdu, bu sefer kendini oturmak için tam yerine ayarlamıştı, Sehun’u tamamen, fazlasıyla hissedebiliyordu. Sehun’un, kucağına oturduğu andaki zevk dolu yüzünü görünce X, Sehun’un kucağında biraz hareket etmeye başladı. Eli Sehun’un pantolonundaki kemerine gitmişti fakat Sehun, X’i ellerinden tuttu.


  -Yapma.. Dur….


  Sehun’un sesi güçlükle ve derinden çıkmıştı. X, ellerini Sehun’un pantolonundan çekip, kollarını boynuna doladı. Göğüsleri, Sehun’un çıplak göğüslerine temas ediyordu. Dudaklarını yavaşça öpüp, kendisini geri çekti.


-Durmak mı istiyorsun..



X, nefes alıp vermekten neredeyse konuşamıyordu bile. Zevki doruklarında hissediyordu. Sehun’u içinde hissedip, yaşamak istiyordu, bunun için tamamen hazırdı.


-Durmak istemiyorum ama arabadayız. İlk seferimizin burda olmasını istemezsin dimi…


Sehun, X’in cevap bile vermesini beklemeden dudaklarına yapıştı. X’in göğüslerini biraz daha okşayıp tekrar kendini geri çekti.



-Nerde olduğumuzun bir önemi yok.. Ben seni istiyorum…

X, alnını Sehun’un alnına dayamış nefes nefese konuşuyordu. Sehun, kollarıyla X’i sımsıkı sarmıştı. İkisininde gözleri kapalı öylece duruyorlardı.


-Burda olmaz.. İstiyorum ama olmaz.. Hem korunmuyoruz bile..


X, Sehun’a son cümlesinde hak vermişti. Korunmadıkları için şuan bunun gerçekleşmesi riskli olabilirdi o yüzden Sehun’un boynuna küçük masum bir öpücük koyup, gözlerine baktı. Sehun’da X’e bakıyordu. İkiside birbirlerine bakıp gülümsüyorlardı. X, birden utandığını hissedip, elleriyle göğüslerini kapattı. Sehun, kahkaha atıp, X’in ellerini iki yana doğru göğüslerinden açarak çekti.  X, daha da utanıp başını eğmişti ama hala gülüyordu.


-Çok güzelsin.. Bunu benden saklama.


    X, Sehun’un yüzüne bakarak gülümsedi. Sehun, X’in dudaklarına hafifçe bir öpücük kondurduktan sonra “Artık giyinme zamanı, şirkettekiler merak edicek” dedi. X, arabanın içinde sağa-sola saçılan kıyafetlerini toplamaya çalışırken, Sehun’un sırtını gördü; tırnaklarını bastırdığı için sırtında çizikler olmuştu, dövmesinin tam üzerindeki özellikle baya derinden görünüyordu. Sehun’un sırtını böyle görmek yine kendisinden geçmesine neden olsa da dikkatini dağıtmak için giyinmeye başladı.


   İkiside üstlerini giyip, kendilerine çeki düzen verdikten sonra tekrar yola koyulmuşlardı. Bu sefer gayet neşeliydiler. Sehun’un tek eli direksiyonda diğer eli ise X’in elindeydi. X, radyoda güzel şarkılar ararken bara gittiğinde çalan şarkıya denk geldi ; “The Veronicas- Take Me On The Floor” X’in aklına Sehun’la o geceki dans edişi geldi ve radyonun sesini gittikçe açmaya başladı. Keyfi baya yerindeydi. İkisininde açık olan camlarından esen rüzgar X’in saçlarını savuruyordu. X’te yerinde duramıyor, oturduğu yerden dans ediyordu. Sehun arada gözünü yoldan ayırıp, X’e bakıyordu. X’i böyle neşeli görmek hoşuna gidiyor olucak ki, kahkahalarla X’i izliyordu. X, ilk defa bu kadar mutlu hissediyor, yerinde duramıyordu. Şarkının sözlerini kendiside mırıldanmaya başlamıştı. Bu yolculuğun bitmesini, şirkete dönmeyi istemiyordu.



    Şirkete yaklaşınca X ve Sehun ellerini birbirlerinden çekti. İkisinide tekrar sessizlik kaplamıştı. Sadece 2 saattir ortada yoklardı fakat X’e bu daha da kısa gibi gelmişti, Sehun’a doymamıştı. Şirketin önüne geldiklerinde Sehun arabayı durdurdu ve X’e bakmadan ciddi yüzüyle ; “Seni seviyorum” dedi. X, Sehun’dan bakmayıp gülümseyerek ; “Seni seviyorum” diye karşılık verdi ve ikiside arabadan indi.


   Şirketten içeri girdiklerinde LSM’i gördüler. X, LSM’i karşısında görünce birden basılmış gibi hissetti kendisini. Renginin attığını hissedebiliyordu. LSM’in yüzündeki sert bakışları gördü, bir şeylerden şüphelendiği belliydi. X, gözünün ucuyla Sehun’a baktı; gayet sakin duruyordu. LSM, yanlarına yaklaşıp, tam önlerinde sinirden diken diken olmuş saçlarıyla durdu.

-Nerde olduğunuzu nasıl açıklamayı düşünüyorsunuz?!



X, Sehun’a baktı. Kendi aklına gelen hiçbir şey yoktu. Ne demesi gerektiğini, bilmiyordu. LSM’e bu kadar kolay yakalanmış olamazdı. Mutlaka bir çıkış yolu olmalıydı….

SEHUN BİASLILARA ÖZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin