merhaba,, umarım beğenirsiniz bölümü❤ keyifli okumalar herkese..
🍃
Ertesi gün erkenden uyandım ve banyoya girip rutin işlerimi hallettim. Gece rahat uyuyamamıştım, sürekli uyanıp durmuş ve yerimi yadırgamıştım. Yatak aslında çok rahattı ama ben rahat hissetmemiştim, bilmiyorum.
Odaya geri döndüğüm esnada kapım tıklatıldı. Bayan Kim kafasını kapıdan uzatıp gülümsedi ve "Günaydın," dedi neşeli bir sesle. Bu evdeki herkes güler yüzlüydü ve enerji doluydu. Seokjin'in hayat dolu olmasında annesinin payı epey vardı anlaşılan. "Nasıl, rahat uyudun mu?"
Başımı sallayıp gülümsedim. "Çok rahat uyudum."
Yanıma gelip omuzlarımdan tuttuğunda yüzünde hafif bir burukluk oluştu.
"Annene o kadar benziyorsun ki.. İyi ki geldin Jisoo. En yakın arkadaşımın değerli bir hatırasısın bana.. Sanki karşımda Ji-Su varmış gibi hissediyorum."
Bayan Kim'in omzumdaki elini tutup gülümsemeye devam ettim. Konuşacak gücü kendimde bulamıyordum ve konuşmasam bile Bayan Kim'in beni çok iyi anladığına emindim.
"Hadi gel kahvaltıya inelim. Sonra uzun uzun konuşacağız."
Bayan Kim önden gittiğinde bende üzerimi değiştirip peşinden alt kata, mutfağa indim. Geceyi dışarıda geçirmesine rağmen dinç bir şekilde babasıyla konuşan Seokjin anlaşılan bu parti hallerine alışıktı.. kolaylıkla uyanabildiğine göre.
Tüm bakışlar bana döndüğünde utanmıştım. Yerime oturduğum sırada Seokjin'in "Günaydın Jisoo-sshi," demesiyle ona döndüm. "İyi uyuyabildin mi?"
Her ne kadar sorusunu havada bırakmak istesemde anne ve babasının hatrına "Günaydın," dedim. "Evet, iyi uyudum."
Seokjin'in mesajlarımı okuduğuna ve görmezden geldiğine emindim, bunun kinini yavaş yavaş hissetmeye başlıyordum. Elbette görmek veya cevap vermek zorunda değildi, sadece.. ne bileyim.. tek istediğim dikkate alınmaktı.
Üç ay boyunca ondan gelecek bir mesajı beklemiştim, istediğim tek şey bana yaşamayı sevmekle ilgili vereceği birkaç tavsiyeydi.
Şimdi karşımda iki yüzlü gibi davranarak bana ilgiyle yaklaşması midemi bulandırıyordu.
Ara sıra Bayan Kim'in sorduğu soruları cevaplayarak kahvaltımı yaparken Seokjin'in de bu konuşmalara dahil olması sinirlenmeme neden oluyordu ama belli etmemeye çalışıyordum. Birkaç kez iğneleyici cevaplar verdiğim için şaşırıp bir daha bana bulaşmamıştı.
Seokjin okula gittiğinde Bay Kim'de işe gitmek için ayaklandı.
Bayan Kim'le beraber kahvaltıdan sonra bahçeye çıktığımızda onun ektiği çiçeklerle oyalanmaya başladık. Bir yandan da annemle ilgili konuşuyorduk, duymak istediğim asıl şeyler bunlardı ve dinlerken gülümsemeden edemiyordum.
Dediğine göre Bayan Kim ve annem lise arkadaşıydı. Yolları üniversitede ayrılmıştı ama mektuplaşarak veya birbirlerini arayarak iletişimi asla koparmamışlardı. Annem sık sık Bayan Kim'e güncel fotoğraflarımızı, videolarımızı atıyormuş, ara sıra ben okuldayken de buluşuyorlarmış ama ben hiçbirini bilmiyordum.
Şimdi o böyle anlatınca Bayan Kim'e iyice yakın hissetmeye başlamıştım, annemi gençliğinden itibaren tanıması ona iyice yakınlaşmamı sağlamıştı.
Bayan Kim'le geçirdiğimiz vakitlerde capcanlı olduğumu hissettim, gece iyi uyuyamadığım için üzerimdeki ağırlık ve yorgunluk uçup gitmişti.
Bayan Kim bana çiçek ekmeyi öğretirken bahçeye Seokjin girdiğinde ona bakma zahmetine girmeyip işimle ilgilenmeye devam ettim. Bayan Kim "Seokjin buraya gel oğlum," dedi ve elindeki eldivenleri çıkartmaya başladı. "Ben atıştırmalık hazırlarken sende Jisoo'ya yardım et."
"Ben hallediyordum.." dememe kalmadan Seokjin "Tamam." dedi.
Seokjin'e göz ucuyla ters ters baktığımda bunu görmemişti, yanıma gelip annesinin az önce çıkardığı eldivenleri aldı ve eline taktı.
"Liseden mezun olacaksın, nasıl hissediyorsun?"
Omuz silktim. "Çok heyecanlıyım. Bir an önce üniversiteye gitmek istiyorum."
Saksıya toprak ilave ederken bir yandan da bana bakıyordu. "Acaba daha önce tanıştık mı? Sanki bilmeden kalbini kırmış gibi hissediyorum.."
Kaşlarım havalandı. Pekala, yüz ifademi ve mimiklerimi kontrol edemiyordum, kabul ediyorum. Şimdi o böyle sorunca yanaklarımı şişirip oflayasım gelmişti, hiçbir şekilde konuşmak istemiyordum bu konuları.
"Seni ilk defa görüyorum. İsmini bile bilmiyorum."
Şaşırdı. "Cidden mi? İsmimi cidden bilmiyor musun?"
Fidanı saksıya ekerken "Bilmek zorunda olduğumu sanmıyorum," dediğimde sesim soğuktu. "Sen ne sanmıştın ki?"
Bir süre öylece durdu ve "B-bir şey sanmadım," dedi. "Haklısın, bilmek zorunda değilsin tabii ki. İsmim Seokjin."
Bir baş selamı verip "Jisoo," dedim. "Memnun oldum."
Seokjin işi bittiğinde eldivenlerini çıkardı ve yanımdaki sandalyeye oturdu. "Suyu yavaş yavaş ve az dök," dedi. "İstersen daha sonra ektiğin bu saksıyı evine götürebilirsin."
Kafamı iki yana salladım. "Bakacak kimse yok," dedim açıklayarak. "Çok çabuk ölür."
"Çiçekle sen ilgileneceksin zaten, neden başkası baksın ki?"
Hiçbir şey bilmediği için ona küçümseyerek bakmak istedim ama sonra bundan vazgeçtim. Cidden.. Ben ne yapıyordum? Mesajımı okuduğu hâlde cevap vermediği için Seokjin'e kinleniyor muydum? Kalan iki haftalık ömrümde tek düşündüğüm gerçekten bu muydu?
Kendime kızmaya başladım. Bunların hiçbirini yapmak zorunda değildi, bende onun tavsiyesiyle hayatı sevecek değildim. Kimi kandırıyordum? Tabii ki intihar fikrindan vazgeçmeyecektim, bir iki samimi mesaja aldanıp yaşamayı seçecek miydim gerçekten? Hiç sanmıyordum.
Seokjin'in mutlu hayatında olabileceğim en iyi yer onun gölgesiydi, umut dolu bir üniversite öğrencisinin anlarını cehenneme çevirmektense bencillik etmeyi tam şu an kesmeliydim.
"Dayımın kafesine götürürüm," dedim. "Çiçeğe bakamam çünkü yazın çalışmayı düşünüyorum."
Anlayışla salladı başını. Bir müddet sessizce karşılıklı oturduk. Seokjin'in telefonu çalmaya başladığında arka cebinden alıp cevapladı.
Bir anda keyiflenip "Minji?" dediğinde dün yaptığım ufacık stalk ile Minji'nin Instagramdan tanıştığı kız olduğunu anladım. "Tabii ki gelirim. Diğerleri de gelecek mi?"
Minji her ne söylüyorsa Seokjin'in yüzünde güller açıyordu. Belki de hoşlandığı kızdı. Gerçi bundan bana ne? Neden ona odaklanmıştım ki?
Seokjin telefonu kapatıp bana döndüğünde "Benimle dışarı gelmek ister misin?" diye sorduğunda cevap vermeme fırsat bırakmadan "İstersin istersin," dedi ve kolumdan tutup kaldırdı. "Hadi hazırlan ve hemen aşağı in."
"Gelmek istem..-" diyecekken Bayan Kim bir anda kapıda belirivermiş ve "Sana da değişiklik olur Jisoo," demişti. "Hem sen Seokjin'le gidersen gözüm arkada kalmaz."
Seokjin omuzlarımdan tutup beni öne doğru iterek yürütürken ona karşı çıkamadım ve hazırlanmak için odama çıktım.
Bu hareketine gıcık olsamda bana da değişiklik olurdu belki.
hadi bakalım gelecek bölümde uwu bir jisoo yazacağım, biraz kabuğundan sıyrılmış ve eğlenmeye başlayacak bir jisoo.. :')
sizce seokjin cidden mesajları okudu ve görmezden mi geldi?
hemen yazdım ve yayınlıyorum, galiba bir solukta yazıp bitireceğim gibi hikâyeyi..
gelecek bölümde görüşmek üzere,,,❤