bu hikayeye yeni bölüm atmayalı epey olmuş, bir okuyucum rica etmese hiç yb atmayacaktım sanırım... özür dilerim, umarım bölümü beğenirsiniz.. daha sık bölüm atmaya çalışacağım :)
...
birkaç hafta sonra,,,
"Hep böyle birlikte yaşasak ya," dedi Seokjin ben onun kravatını düzeltirken. Son dokunuşları yapıp memnun bir ifadeyle bakışlarımı yüzüne çıkardım. "Evine dönmeni istemiyorum."
"Abartma Seokjin," dedim kıkırdayarak. "Neredeyse 1 aydır buradayım."
"Kimse bundan rahatsızlık duymuyor. Sırf sen buradasın diye evime bile gitmiyorum."
Kaşlarım havalandı. "Sahi, sen boş eve kira ödüyorsun değil mi? Tamam, mutlaka evime dönmeliyim artık."
Mızmız çocuklar gibi dudak büzüp "Ya," dedi ve elimi tuttu. "Seninle yaşamaya alıştım, hem artık sevgili olduğumuz için buradan ayrılsak bile birlikte yaşayabiliriz."
Elinin üzerine elimi koyup "Seokjin ara sıra birbirimizi özlememiz gerek, bu şekilde birbirimize yapışık yaşarsak benden sıkılacağını düşünüyorum." dedim zoraki gülümseyerek. "Bunun olmasını istemiyorum."
Kaşlarını çatıp "O da ne demek?" dedi hafif sitemle. "Bunu nasıl düşünüp de dile getirebilirsin?"
"Küfür etmişim gibi konuşma," dedim alayla. "İlla olacak değil zaten, sadece endişe benim için."
"Seni senelerce özledim zaten, bu isteğimi sadece özlemden sayamaz mısın?"
Uzanıp dudağına kısa bir öpücük bıraktım ve gözlerine uzunca baktım, "Sadece özleyen sen değilsin, bu teklifini düşünüp sana haber vereceğim," dedim. "Okula geç kalacağız. Hadi."
Modu yerine gelmiş gibi başıyla onayladı ve elimden tuttu. Beraber evden çıkarken Soobin teyze artık Seokjin'le birlikte olmam için manastıra gidip dua etmesine gerek kalmadığı için bizi büyük bir mutlulukla seyrediyordu arkamızdan.
....
"Lise arkadaşlarınla buluşacağımızı gelecek sene haber verseydin," dedim dişlerimin arasından. "Üzerimdeki bu ciddi kıyafetlerle toplantıya gidebilirim anca, bir yemeğe değil."
Seokjin tuttuğum elini sinirden aşırı sıkmam yüzünden kızarmış yüzünü maskeleyerek canı acımıyormuş gibi yapmış ve" Üzerinde çöp poşeti de olsa senden güzelini bulamam, " demişti." Artık birazcık gevşer misin, az sonra yanlarında olacağız. "
"İyi de ne konuşacağımızın provasını bile yapmadık."
"Sen merak etme, aylar öncesinden hazırlıklıyım ben."
Derin bir nefes aldım ve Seokjin'in dakikalar önce parmağıma taktığı yüzüğe baktım, pekala bugünü ben de bekliyordum ama bu kadar erken değil. Seokjin'in ne söyleyeceğine bile hazırlamamıştım kendimi. Bu yüzden geriliyordum, pot kırmak gibi bir hata yapıp geceyi rezil olarak kapatmak istemiyordum.
Seokjin "Jisoo-ah," dediğinde olduğu yerde durmuş ve karşıda birilerine kilitlenmiş gibi odaklanmıştı. "Bu gece bu puştlara haddini bildirmezsem ömür boyu uykularım kaçar, anlıyorsun değil mi?"
"Bu kadar önemli miydi bu yemek ya?" dedim tereddütte kalmış gibi. "Seokjin-sshi, acaba gitsek ve beş sene sonra mı ayarlasak bu geceyi?"
Seokjin elimi daha kuvvetli tuttu ve bana dönüp içten bir şekilde gülümsedi, tuttuğu elimi dudaklarına götürüp öptükten sonra "Şuracık da ölürüm ama yine de bir şekilde havamı atarım." dedi kesin bir dille.