yirminci bölüm

351 37 74
                                    

merhabalar:d umarım beğenirsiniz.. yazmakta zorlanmadım dersem yalan olur ahahsjjdk❤

keyifli okumalar,, oy verip yorum yapmayı unutmayınn

🍃

SEOKJIN'DEN;

Telefonu suratıma yemeden önce Jisoo'nun homurdanışını duymak sırıtmama neden olmuştu. Kabul edeceğini biliyordum, başka bir kızla çift taklidi yapmama izin vermeyecek kadar benden hoşlandığına ve beni kıskandığına artık emindim.

Telefonu yan koltuğa gelişigüzel attıktan sonra ıslık çalarak arabayı sürmeye devam ediyordum.

Bu akşam için harika planlarım vardı. Jisoo'nun dediği gibi biraz yalan makinesine dönecektim ama umrumda değildi, en iyi evliliğin benim olması gerekiyordu. Bu yalandan da olacak olsa.

Zaten Jisoo'yu gördükleri an diğerlerinin kafayı yiyeceklerine adım kadar emindim, yanlarında getirecekleri eşleri kıskançlık krizine girecekti. Olur da gözü ona kayan bir erkek evladı olursa zaten gecenin devamını hastanede geçirecektik.

Aslında işim gücüm vardı ve buluşma falan olmayacaktı ama sonradan Jisoo'yla bir daha ne zaman evlenirdim bilmediğim için gitmeyi kabul etmiştim, o yüzden bu oyunu oynamamın sebebi bir nevi Jisoo diyebilirdim. Nasıl bir çift olacağımızı merak ediyordum ve bu şansı asla kaçıramazdım.

Halihazırda muhteşem tanışma, düğün ve balayı hikâyelerim vardı. Bu gece ağızları şaşkınlıktan zemine kadar açılacaktı, abartı dolu yalanlarımla hepsine 'vay canına' dedirtecektim.

Ben onların bu saçmasapan evlilik anılarını çok dinlemiştim, sıra artık onlardaydı.

Ertesi gün olmadan bile gerçekleri öğreneceklerdi ama olsun, zaten bir daha onlarla görüşmeyecektim. Dalgamı geçtikten sonra herkes kendi yoluna gidecekti.

İleride Jisoo'yla gerçek bir düğün yaptığımda belki bunu görmeleri için çağırabilirdim, gelmezlerse bu ana şahit olmayacakları için çok şey kaçıracaklardı.

Arabayı otoparka sürerken Jisoo'yu spor salonuna doğru yürürken görünce gülümsemiştim. Öğle molası bitmeden yanına gidip akşam için bir kez daha ikna etmem gerekiyordu onu, son anda bir şey uydurup gelmemezlik edebilir, beni de kandırıp göndermeyebilirdi yemeğe.

Otoparktan iner inmez buraya doğru koşturarak gelen bir öğrenciyi görmemle duraksadım, son sınıftan Eunmin'di. Nefes nefese yanıma vardığında dizlerini tutarak soluklandı.

Arabayı kilitlerken "Eunmin? Bu ne acele?" diye soruyordum. "Bir sorun mu v...-"

"Jisoo hoca.." dediğinde "Ne oldu Jisoo'ya?" diyerek kestim sözünü.

"Başı dertte," dediğinde yüzüme yumruk yemiş gibi sersemledim. Eunmin'in kolunu tutup "Nasıl dertte? Konuşsana kızım." dediğimde sesim yükseliyordu.

"Spor salonuna gidin," dedi kolunu kurtarıp. "Jisoo hoca yaralanmış olmalı.."

Duyduklarımla gözlerim kocaman olmuştu. Öne doğru birkaç adım atıp koşmaya başladığımda kulaklarımda sadece "yaralanmış olmalı" kısmı çınlıyordu. Koşmaktan dolayı nefesim kesilse de durmayıp daha da hızlanmaya çalıştım.

Sadece on dakika önce konuşmuştuk. On dakika da ne olmuş olabilirdi?

Otoparktan çıktığımda yanından geçtiğim birkaç öğrenciye "Ambulansı arayın," diye bağırdım. "Acele etmelerini söyleyin!"

Spor salonuna girmemle beraber bir kadınla çarpışmış ve son anda düşmekten kurtulmuştum. Elim bir süreliğine acıyan göğsüme gittiğinde afallamıştım ama çok çabuk toparlanıp ileride nöbetçi koltuğunda oturan öğrencinin yanına gittim. "Jisoo nerede?" diye sordum telaşla.

ghost girl 🍃 jinsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin