Mina tahtında oturmuş gelecekleri beklerken heyecanının önüne geçebilmek için parmaklarıyla oynuyordu. Bembeyaz elbisesi teniyle uyum içinde olan genç kız Mina'nın tahtının hemen arkasında çarmaha gerilmiş ve kızın gri kanatlarının gölgesi Mina'nın üzerine düşüyordu. Chanyeol sıkıntıdan kızın beyaz teninde küçük yaralar açarak mor kanının sızmasına neden oluyordu ve bunu yaparken kızın acı çekmesini istiyordu. Ama kızın tepki vermemesi canını sıkıyor ve işkencelerini artırarak devam ediyordu. Mina Chanyeol'ün bile kızın güzelliğinden etkinlendiğini ve dikkat çekmeye çalıştığını bildiği halde ona engel olmamıştı. Sol yanında oturmuş Chanyeol'ün kıza eziyet edişini izleyen Khar kıza dönüp "Mina engel olmalısın. Onu bu şekilde görürlerse..." diye devam etmişse de Mina şeytani bir şekilde gülümsemiş ve gamzelerini gözler önüne sererek "Daha çok delirirler" diye tamamlamıştı. Khar, Chanyeol'e arkasını dönerek bu manzaraya daha fazla katlanamayacağını harketleriyle belli etmişti. Mina uzanıp adamın dümdüz ve simsiyah saçlarını parmakları arasına alarak "Ne oldu sevgili Khar? Küçük kuşun acı çekmesi canını mı sıktı?" diye şuh bir sesle rahatsız etmişti onu. Khar kızın elini ittirirken yüzünü buruşturmuş ve Mina'yı delirterek "Sizin gibi gözüm kör olmadan asıl vazifemin ardından gidiyorum ben Mina. Gözünün önündeki Gullinkambi'yi görmeyecek kadar körleştin" diye damarına basmıştı. Mina'nın alnında bir damar atsa da o buna aldırmadan neşeli bir kahkaha atarak "Ama şimdi ayaklarıyla bana geliyor" demişti. Khar cevap vereceği sırada birkaç metre uzağında duran kızı görünce yavaş yavaş ayağa kalmıştı ama Mina fark etmiş olmasına rağmen tahtına biraz daha yerleşip Linna'yı görmesini sağlamıştı. Nike önce hızla etrafı incelediğinde Mina'nın dudakları biraz daha yukarı kıvrılmıştı.
"Hoşgeldin Nike. Seni bekliyorduk."
Nike Linna'nın durumunu görmezden gelmeye çalışarak gözlerini tahtta oturan kızın gözlerine dikmişti. En az onun kadar alaycı bir ses tonuyla "Sonunda birinci bölük komutanıyla tanışabildim. Bu ne büyük şeref. Khar ve Chanyeol de sana eşlik ediyor uzun zaman oldu çocuklar." demiş daha sonra kafasını yana eğerek "Ama senin kadar uzun zaman olmadı Espn. 400 yıl mı olmuştu?" diye sormuştu. Espn parmaklarınını birbirine geçiriği kollarını tahtın koluna koyup bacak bacak üzerine attığında "Yaşlanıyorsun Nike. Daha birkaç gün önce benimle konuşmaya çalışıyordun" demişti.
"Yanlış. Benim konuşmaya çalıştığım insan Mina'ydı"
"Yaşlanıyorsun dedim. Beni tanıyamayacak kadar unutkan olmaya başladın"
"Ah Espn. Ne kadar uzun yıl yaşadığımı bilmiyorsun. Hayatım boyunca her karşılaştığım kişiyi hatırlayacak olsaydım şimdiye kadar beynim suya dönmüştü."
Elini havada salarken Mina uzaklardan hızla gelen gölgeleri görmüş ve Nike'ın bu davranışına sinirlense de dikkatini gelenlere vermişti.
"Beni önemsiz bir çocuk olarak gördüğün için unuttun mu yani?"
"Ama zeki bir kız olduğunu fark edememiştim. Kim derdi o cılız kızın böyle büyüyeceğini. Geri döner dönmez ölürsün diye düşünmüştüm. Güzelleşmişsin. Ne diyordu insanoğlu... Estetik mi yaptırdın?"
Mina gülüp ayağa kalktığında Stymphalia'lar da Lay ile birlikte Nike'ın hemen arkasına inmişti. Linna'yı gören Luhan ileri atıldığı anda Baekhyun'un kolunu tutması ile engellenmiş ve Nike'ın elini kaldırmasıyla da dişlerini sıkıp yumruklarını kaldırarak "Linna" diye bağırmıştı. Genç kız gözlerini açtığında ilk olarak Nike'ın gözlerine bakıp sonra ağabeyinin gözlerini bulmuştu.
"Linna bebeğim iyi misin?"
Kız kafasını salladığında Chanyeol dilini çıkarıp alt dudağını yalamış ve elineki bıçağı kızın yukarıdan bağlanmış kol bileğinden tutup aşağı indirerek kanının akmasını sağlamıştı. Bu sefer Luhan'ı üç Stymphalia zor zapt ederken Mina gözlerini tehditler savuran çocuktan ayırıp Nike'a çevirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Yemini
FantasyMitolojinin tozlu sayfaları günümüzde açılıyor! Gerçeklik ve hayal, savaş ve barış, dostlar ve düşmanlar... Ne aradığını bilmeden evrenin her köşesini dolaşan beş savaşçı ve herkesin kaderinin bağlı olduğu değerli bir hazine... Bu hazine avını kim k...