Luhan bir anda mor alevleri gördüğünde Sehun'un yanına koşmak istese de hemen önünde kardeşinin adanmış bir kurban gibi bağlı kalması yüzünden hareket edememişti. Önünde ki adam bilerek onu kışkırtıyordu ve Luhan bunu fark etse de ona karşı koyamıyordu. Elinde hala Linna'nın kanı varken nasıl sakin olabilirdi ki? Chanyeol en son karşılaşmalarından bu yana çok fazla güçlenmişti. Şövalyelerin üçüncü komutanı zaten fazlasıyla güçlüyken Luhan onda başka bir güç daha hissediyordu ama öfkesi o kadar gözlerini kör etmişti ki ne olduğunu anlayamıyordu. Sehun ve Kai'nin bu kadar zorlanacaklarını asla tahmin etmemişti ama en kötüsü Nike'ı göremiyor oluşuydu. Çoktan yanlarına gelmesi gerekmez miydi? Chanyeol, Luhan'ın gözlerine doğru bir tutam siyah saçı savurduğunda genç adam yine savaşa dönmüştü. Kız kardeşinin acımasızca koparılan saçları ikisinin de üzerinde uçuştuğunda Chanyeol'ün o iğrenç sesi Luhan'ın kulaklarını tırmalamıştı.
"Kardeşin sana hiç benzemiyor Lulu. Senden daha suskun ya da daha zeki mi demeliyim? Biliyor musun sizin en sevdiğim yanınız ne? Bilmiyor musun? Söyleyeyim o zaman. Bıçağın teninizde açtığı o yaralardan süzülen mor kan... Bu küçük ufaklığın da tüm kanı vücudunu kaplasa sence de çok güzel olmaz mıydı?"
"Tüm dünyayı senin kanınla boyayacağım şerefsiz herif! Kardeşimin adını ağzına bile alamazsın"
Luhan sinirle Chanyeol'e saldırdığında, karşısındaki adam ıslık çalarak geriye sıçramış ve Luhan'ı kardeşine doğru çekmeye başlamıştı. Chanyeol güçlü olmasına güçlüydü ama asla aptal biri olmamıştı. Kendini tehlikeye atacağını bile bile Luhan'la savaşmak yerine onu kışkırtarak hata yapmasını sağlayarak zaferini garantilemek isterdi. Diğerleri gibi savaşmaktan zevk alan bir yapısı yoktu. Chanyeol zaferden zevk alırdı ve bu sayede her zaman kazanırdı. Luhan bir kez daha adama saldırdığında bir kılıç darbesiyle genç Stymphalia'nın kılıçtan daha sert parmaklarını savuşturmuştu.
"Bak bak küçük Sehun~ie çok gaza gelmiş. Alev alev yanıyor çocukcağız. Ah şu boşboğaz Kai değil mi? Çok konuşan çenesini kesmişler gibi duruyor"
"Kes sesini senin rakibin burada"
"Öyle mi? Ben sıkılıyordum oysa ki? Eminim Linna bile senden daha iyi savaşır. Denesek mi? Hadi Linna'yı de savaşa dahil edelim. Linnaaa"
Chanyeol seke seke kızın yanına gittiği sırada Luhan ilk dönüşümündeki bembeyaz kuş formuna geçmiş ve kardeşi ile düşmanı arasına hızlı bir iniş yapmıştı. Chanyeol'ün dudakları yukarı doğru kalktığında Linna gözlerini açmış abisine korku dolu gözlerle bakarken dudaklarını dişlemeye başlamıştı. Baekhyun'a seslenen sesi bir anda yok olmuştu sanki. Ağzını açıp haykırmak, ona kaçmasını söylemek istese de bir türlü yapamıyordu. Arkası ona dönük olan abisi ağladığını bile göremiyordu. Linna uzun zamandır ilk kez ağlıyordu ama Luhan bundan habersizdi. Gözlerinde saf öldürme arzusu ile düşmanına bakıyordu. İlk formuna geçtiği andan beri Chanyeol'ün saldırmasını en azından korkmasını beklemişti ama çocuğun yüzüne yayılan şeytani gülümseme Luhan'ı tedirgin etmeye başlamıştı. Karşısındaki adamın "Ben de bunu bekliyordum" sözleri ise bu tedirginliği körüklemişti. Luhan her şeye rağmen kardeşinin canını yakan bu adinin işini bitirmek için saldırmaya karar vermiş ve bir ok gibi karşısındaki adamın üzerine uçmuştu. Gagası Chanyeol'ü tam kalbinden vururken Luhan bu kadar kolay olduğuna inanamamıştı. Chanyeol'ün karşılık vereceğini hiç değilse savuşturacağını düşünse de genç adam büyük bir memnuniyetle onun hedef tahtası olmuştu. Linna'nın gözlerinden eski anılar geçtikçe ağlayışları yerini hıçkırıklara bırakıyordu ama Luhan karşsında gördükleri yüzünden kardeşinin hıçkırıklarını duyamıyordu. Gagası genç adamın kalbine girip onu patlattığında teorik olarak da pratik olarak da ölmesi gerekiyordu ama karşısındaki adam kanlı canlı duruyor bir de üzerine ona gülümsüyordu. Luhan geri çekilip ikinci bir atak yapmaya çalıştığı sırada Chanyeol'ün yavaş yavaş silikleştiğini ve yok olduğunu görmüştü. Bir an neye uğradığını şaşıran Luhan etafına bakma gafletinde bulunduğu anda kanatlarında bir acı hissetmişti. Çelikten daha sert kanatları kırılıyormuş gibi büyük bir acıyla arkasına döndüğünde üzerine çullanmış kırmızı gözlü, kafası Chanyeol'ün kafasına kanatları bir Stymphalia kanadına ve pençeleri de bir ejder pençesine benzeyen anormal bir yaratıkla karşılaşmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Yemini
FantasyMitolojinin tozlu sayfaları günümüzde açılıyor! Gerçeklik ve hayal, savaş ve barış, dostlar ve düşmanlar... Ne aradığını bilmeden evrenin her köşesini dolaşan beş savaşçı ve herkesin kaderinin bağlı olduğu değerli bir hazine... Bu hazine avını kim k...