Bir yandan Luhan'ın burun deliklerinden girişini diğer yandan da üzerine düşen gölgenin sahibini düşündüğünde kendi kendine neyime güveniyordum ki diye kızıyordu Chanyeol. Luhan bu gölge onu engellemeden işini bitirmeye çabalasa da o tamamen içine giremeden biri duman halinde bile olsa çekip çıkarmıştı onu Chanyeol'ün içinden. Dağın üzerinde bir dağ gibi görünen çocuk Luhan'ın boğazından tutup silkeleyerek duman formundan çıkarmaya çalışırken nefessiz kalan genç adam mecburen ikinci dönüşümüne geçmişti. Luhan son kalan enerjisi ile yaptığı atağın geri püskürtülmesinden nefret etmiş olsa da onun bağırmasına izin vermeyen güçlü eller bir toz bezini fırlatır gibi Luhan'ı Linna'nın ayaklarının dibine fıtlatmıştı ve kafasını çarpan çocuk bilincini yitirirken alev dolu bakışlar Luhan'ın gözlerinin içine bakıp "Aptal" demeyi ihmal etmemişti. Luhan'ın gözleri kapanırken kıpkırmızı olmuş gözler Khar'ın üzerine dönmüştü.
****
Baekhyun, Linna'nın sesi ile savaşa geri dönse de arkadaşları dört bir yandan yaralanıp güç kaybettikçe önündeki adama odaklanamıyor bu yüzden de ard arda darbeler alıp duruyordu.
"Ne o Baekhyun bana karşılık vermeyecek misin? Senin yufka yürekli olduğunu bilirdim ama bu iyiliğin yüzünden ölecek kadar ileri safhada olacağını bilmezdim"
Khar, Baekhyun'un karnına kılıcını soktuğunda kulağına doğru fısıldamıştı.
"Lanet olsun yine şu hileli silahlarınızdan biri mi?"
Baekhyun sert çelik vücuduna girdiğinde sinirlerinin teker teker kesildiğini ve enerjisinin kaybolduğunu hissedebiliyordu. Khar sinsice sırıtırken "Bilirsin diğerlerinin aksine bunu sevmiyorum. Ama beni ciddiye alman için başka şansım yok ha Baekhyun? Düşünsene daha ilk formuna bile geçmedin" demişti. Baekhyun dişlerini gıcırdatırken Khar bir kez daha kılıcını genç adamın karnına sokmuştu. Khar onu zor durumda bırakıp ilk formuna geçmeye zorluyor ve öldürücü darbelerden çeviklikle kaçıyordu. Baekhyun yırtıcı Stymphalia'lar içinde ne kadar yufka yürekliyse Khar da içten pazarlıklı çıkarcı ejder şövalyeleri içinde en dürüst olanıydı muhtemelen. Arkadan iş çevirmekten hoşlanmayan tüm kozunu savaş meydanında paylaşan hileye başvurmayan biriydi Khar ve Baekhyun bu yüzden onunla dövüşmek istemiyordu. Doğal düşmanlar bile olsalar onun gibi birine zarar verme düşüncesi genç adamın ideallerine tamamen tersti.
"Ne düşünüyorsun Baekhyun!"
Bir diğer kılıç darbesi genç adamın omzunu parçaladığında Khar bağırarak onu kendine getirmeye çalışıyordu. Dikkate alınmamak onu deliye çevirmişti. Stymphalia'lara karşı hiçbir zaman sempatisi olmasa da sırf bu adamla çarpışabilmek için gelmişti savaş meydanına. Mina'ya eş değer bir gücü olduğunu biliyordu ve Mina ile karşılaşabilmek için en azından Baekhyun'u yenmesi gerektiğinin farkındaydı. En nefret ettiği şey duygularıyla hareket eden aptal bir kadının altında çalışmaktı ve bugün bu kaderi değiştirmek isitiyordu ama ne yaparsa yapsın arkasındaki savaşlara gözünü kapatamayan adamın ilgisini çekemiyordu. Baekhyun'un sonunda ilk formuna geçtiğini gören Khar artık mutluluktan sırıtıyordu.
"İşte böyle akıllı çocuk."
"Khar seninle savaşmak istemediğimi biliyorsun değil mi?"
"Başka şansın yok ha Baekhyun"
Baekhyun başka şansı olmadığını, Linna'nın dediği gibi kendi rakibinin işini bitirmeden arkadaşlarını kurtatamayacağını biliyordu. Bu yüzden sakınmadan yüzyıllardır çıkarmadığı altın kılıcını kınından çıkarmıştı. Kanatlarının tüylerinden yapılan ve sadece dokunduğu an tüm kan dışarı çıkana kadar durmayan kılıcı gören Khar'ın gözleri mutlulukla ışıldamıştı. Sağ kanadının ucunda parıldayan kılıç altından bir kuş gibi uçan Baekhyun'un bir uzvu gibi duruyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Yemini
FantasyMitolojinin tozlu sayfaları günümüzde açılıyor! Gerçeklik ve hayal, savaş ve barış, dostlar ve düşmanlar... Ne aradığını bilmeden evrenin her köşesini dolaşan beş savaşçı ve herkesin kaderinin bağlı olduğu değerli bir hazine... Bu hazine avını kim k...