"Kolun nasıl oldu?" diye sordu Tony, sarışının adamın yanına gelirken. Steve atını sevmeyi bırakıp, bandajlı olan elini hafifçe havada salladı ve gülümsedi. "Bruce hızla düzeleceğini söyledi."
Tony kafasını sallayıp, önündeki ata baktı ve başını yavaş yavaş okşamaya başladı. "Senden bir şey rica edektim..." diye mırıldandı. Steve sessiz kalınca Tony kahvelerini adamın maviliklerine çevirdi. "Acaba benim ülkeme gelir misin? Sen beni ülkende gezdirdin. Sıra bende."
Steve içine derin bir nefes çekerek, kafasını olumsuzca iki yana salladı. "Üzgünüm. Ülkem şuanda yeterince karışık. Halkımın başında olmalıyım..." Tony'nin üzgünce kafasını salladığını görünce, adamın yanağına tek elini koydu ve esmer teni okşamaya başladı. "Ama sözüm olsun. Bu olayları atlattıktan sonra yanına geleceğim."
Tony bundan memnun olmuş gibi gülümseyerek, adamın avucunun içine büyük bir öpücük bıraktı.
"Peki bizden bahsedecek miyiz yoksa biraz saklayacak mıyız?"
Steve yanağının içini hafifçe dişleyip, yumuşak gözlerle Tony'e baktı. "Biraz saklasak olur mu? Bunu yanlış anlama. Sadece olaylar çok hızlı gelişti. Biraz sindirmemiz lazım."
Tony büyük bir tebessüm ile sarışın adama bakıp, "Elbette. Bu sadece benim ilişkim değil, ikimizin ilişkisi. Sen kendini ne zaman hazır hissedersen o zaman açıklarız." deyince, Steve rahat bir nefes verip, esmer adamın dudaklarına ufak bir öpücük bıraktı ama Tony bununla yetinecek gibi durmuyordu. Bu yüzden adamı ensesinden tutup, kendisine sıkıca bastırdı ve sert bir öpüşeme başlattı. Araya dilleri de girdiğinde, Tony tek elini adamın kaslı göğsüne koydu ve sıkmaya başladı. Bu Steve'de hafif bir inleme yaptığında, Tony büyük bir sırıtış ile geriye çekildi.
"Bu bakışı biliyorum, Tony. Hemen kes bu sırıtışı." Steve yüzünü eğdiğinde, Tony sırıtışını daha da çoğaltmıştı ama sarışın adamı sinirlendirmek istemediği için bir şey demeden, adımlarını arka bahçeye yönlerdi ve Steve'e döndü. "Biraz güç gösterisine ne dersin, buzlar prensi?"
Steve dudaklarını yukarıya kıvırıp, tek kaşını hafifçe havaya kaldırdı. "Sevgilimi üzmek istemem, Stark. Yenildiğini görmek istemiyorum."
Tony alayla gülüp, bir şeyler diyecekti ki, Steve'in söylediği kelime kulaklarında tekrardan yankılandı.
Sevgilim. Sevgilim. Sevgilim. Sevgilim.
"Bekle! Ne dedin sen?"
"Ne demişim?"
Tony gözlerini devirdiğinde, Steve, esmer adamın omuzuna hafifçe vurup, arka bahçeye yürüdü. "Hadi, ateşler kralı. Kaçmak yok."
"Hiçbir zaman adil bir dövüşten kaçmam."
×
"Evet, ne yapıyoruz?" diye sordu Steve etrafına bakınırken. Tony bir anda elini havaya kaldırıp, alevler çıkarttığında, Steve birkaç adım geriye gitti. "Ne oldu, sarışın? Korktun mu?"
Steve omuzunu silkip, sağ tarafına doğru buzdan bir yol yaptığında, Tony gülerek kafasını salladı. "Çimlere hiç saygınız yok, Buzlar Kralı."
Tony'de buzdan yolun yanına ateşler gönderip, alevli bir yol yaptığında, Steve, Tony'i belinden çekip, dudaklarını dudaklarına kapattı. Tony bu ani hareketi beklemiyordu ama kesinlikle çok hoşuna gitmişti.
🔥Buzlar Krallığı💧
"Natasha..." dedi Bucky sevgilisinin karnına şaşkınca bakarken. "Bebeğin hızlı gelişeceğini biliyordum ama bu fazla hızlı olmadı mı sence?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ғι̇re αɴd ι̇ce » ѕтoɴy
FantasyBir tanesi Ateşlerin Prensi, Bir tanesi Buzların Prensi. "Sen sıcaksın ben soğuk..." dedi sarışın adam acı bir tebessümle. "Ben seni yok ederim sen beni buharlaştırırsın. Biz sadece birbirimizi öldürürüz." Tony Stark Ateş Krallığını Yönetiyor. Stev...