22| Yaşamın Ritmi

2.9K 296 175
                                    

25.10.2020

İyi okumalar ❣️

______

Alvis: "Bütün bilgelik" anlamına gelen İskandinav adı.

______

Toprak yol, deri botlar, taşlar... Deri botlar, taşlar, toprak yol... Taşlar, toprak yol, deri botlar... Korku ve heyecan taşıyan koyu gözleri, zeminde dolanıp duruyordu. Korkularının çok sebebi vardı, biri de kafasını kaldırdığı an mavi gözlerin içine hapsolma düşüncesiydi. Hanın açık kapısına ilerlerken iki yanından insanlar geçiyor, rüzgar hafifçe eserek gömleğini dalgalandırıyor, kulaklarına uğultulu sesler doluyordu. Her adımında damarlarındaki yaşam sıvısının akışının daha da hızlandığını hissediyordu. Önemli bir şeyin onu beklediğinin farkındaydı.

Adımını tahta yükseltiye atıp sıcak havanın bedenini sarmasına izin verdi. Gözleri, yavaşça yuvarlak masanın olduğu yere kaydı. Doğrudan gözlerine bakan, hoş parıltılar taşıyan açık mavi gözlerle karşılaştı. Şimdi, kalbi öyle hızlı atıyordu ki damarları bu basıncı kaldıramayıp patlayabilirlerdi. Bedeni, içindeki telaşa rağmen kaskatı kesilmişti. Ne hareket edebiliyor ne de gözlerini gök mavi gözlerden başka yerlere çevirebiliyordu. Conall'ın dudakları hafifçe yukarı kıvrılıp elmacık kemikleri daha da belirginleştiğinde, onun tatlı bir tebessümle bakan suratını gizli bir hayranlıkla izledi. Derin bir nefes alıp zar zor çekti gözlerini. Geri dönmeyi düşündü ama bunun ikisi için de fazla yaralayıcı olacağını biliyordu, gözleri gözlerine değmişken ve o böylesi güzel gülümserken nasıl onu görmezden gelip kaçabilirdi? Conall'ın karşısında olan, sırtı dönük duran adamın Harald olduğunu anlamıştı. Yavaş adımlarla, ahşap zemini izleyerek yaklaştı masaya. Harald'ın yanına oturdu. Üzerinde gezinen mavi gözler bedeninde iç gıcıklayıcı bir sıcaklık oluşturuyordu.

Elini uzatıp Karahan'ın omzunu hafifçe sıktı Harald. Dudakları memnuniyetle yukarı kıvrıldı.
"Nasılsın? Geçen gün seni Radulf'la gördüm, onunla nasıl gidiyor?"

Ona bakan mavi gözlere bakmamak için üstün bir çaba sarf ediyordu Karahan. Gözleri Harald'ın gözlerine değerken bacaklarına yasladığı elleriyle oynayıp duruyordu.
" İyi.. iyiyim. Her şey yolunda. "

Onun hoş tınılı sesini duymayı özlemişti Conall. Ondan uzak kaldığı günler bir haftayı değil de yılları aşmıştı sanki. Açık renkli gözlerinin içindeki koyu halkalar Karahan'ı daha çok içinde tutmak istercesine, özlemin ve sevginin etkisiyle genişledi.

Esmer adama bakarken olumlu anlamda kafa salladı Harald. Ela gözleri iki adam arasında dolandı. O sırada merdivenin alt kısmında, deponun önündeki kasaları içeri taşıyan, handaki yardımcıları Alvis çarptı gözüne. Uzun zamandır ailesinin başka kasabadaki hanının işleriye ilgilenen ablası Gerda ve onun eşi Halvard onlarca kasa içki ve malzemeyle geri dönmüşlerdi. Alvis de bazı kasaları depoya taşıyordu. Ayağa kalkıp masadaki adamlara baktı.

"Benim kısa bir işim var, sonra geleceğim." dedi hafif bir tebessümle.
Ardından Alvis'e seslenip ona yardım edeceğini söyledi, depoya ilerledi. Bunu yapmasının bir nedeni de iki adamın konuşmalarını ve sorunlarını çözmelerini istiyor olmasıydı. O gittikten sonra kısa bir süre sessizlik olmuştu yuvarlak masada, diğer insanların sesleri dolduruyordu duvarların içini.

" Çok özledim seni." dedi Conall, diğer insanlar duymasın diye kısık bir tonda. Özlemin buruk hüznünü taşıyan gözleriyle Karahan'ın yan profilini izliyordu. Biraz uzamış saçlarını, ona bakmayan gözlerini, belirginleşmiş elmacık kemiklerini, dolgun ve solgun dudaklarını...

Dizlerindeki ellerini izlerken yutkundu Karahan. Yüreği yakıcı duygular içinde kavruluyordu.
"Ben de seni özledim." dedi düz bir sesle.

Valhalla'nın IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin