6.bölüm: Kahve

348 141 34
                                    

Canlarım.
Kitap yazarken eğlenmek kadar iyisi yok be!
Terapi resmen!
Eee
Bölüm şarkımız: Why Don't We- I still do
Besmeleyle başlayın yeni bölüme👇🏻

     "Kanka ya, ben çok sıkıldım! Sen niye dinlemiyorsun dersi?" "Çünkü ben bunları biliyorum" "bak sen! Nereden biliyormuşsun?" "Sana ne?" "Tövbe. Kız biliyorsan bende dinlemeyim bana da öğret" "yok, ben hala dün gece olanları düşünüyorum" "yoo bugün okul çıkışı olacakları düşünüyorsun" başımı sıradan kaldırdım ve pis pis baktım Efsun'a, nasılda biliyor beni. Son dersteyiz. Saate baktım. "Kanka 10 dakika kaldı, rimelim nasıl? akmamış değil mi? Parlatıcım? Ay n'olur söyle sence eyelinerı silmeli miyim?..." sözümü kesti "Melek, harika görünüyorsun, korkma" dedi. Son 9 dakika. Son 8 dakika. Son 7 dakika. Son 6. Son 5. Son 4. Son 3. Son 2. Son 59 saniye. Son 50. Son 40. Son 30. Son 20. Geliyor. Son 10, 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1, 0. Zilin çalmasıyla çantamı yerleştirmeye başladım. Daha önce hiç böyle bir şey yaşamadığım için ne yapacağımı bilemiyorum, elim ayağım birbirine dolandı, belli etmemeliyim, belli etmemeliyim!

     Okuldan çıktığımda Efsun yanımda durdu ve onun geldiğini görünce çantamı alıp kaçtı resmen. Ya onun içinde parlatıcım vardı! Neyseki telefonum cebimde. Emre karşımda durdu ve "selam!" dedi. Bende ona "selam!" deyip ekledim "çantan nerede?" "Arkadaş aldı, seninkini de Efsun aldı galiba az önce, koşarken iki tane çanta vardı sırtında" "hı hı" dedim. "Gidelim mi o zaman?" Başımı olumlu anlamda salladım. Doğrusu olacakları bildiğim için ondan biraz uzak durmaya çalışıyorum, ama ne kadar olursa işte. Telefonuma gelen bildirimle onu elime aldım ve gördüğüm şeye bayağı şaşırdım.

Cadı avcısı: cebine bir kulaklık bir de mikrofon sıkıştırdım

Cadı avcısı: tak onları, sana taktik vereceğim

Cadı avcısı: evden çıktım sizi takip ediyorum şu an

Cadı avcısı: etrafına bakmayı kes gerizekalı anlayacak

     Etrafıma bakmayı kestim. Biraz yavaşlayarak geride kaldım ve Efsun'un dediklerini yaptım. Mikrofonu kıyafetime gizledim, kulaklığıda saçımı kullanarak örttüm. Ben neden uyuyorum ki bu manyak Efsun'a? "Bak şimdi kankacım gideceksin ve oturacaksın onunla, soracağı sorulara doğru cevap vereceksin, kendin olacaksın, anlamışsındır inşallah çünkü bundan sonra benimle konuşmak istersen telefondan yaz, ama telefonu çok fazla eline alma sıkıldın sanmasın çocuk". "Burası benim en sevdiğim yer, çok güzel kahveleri var" dedi Emre ve ekledi "buraya girelim mi? Şöminenin karşısında otururuz hem" "olur tabi" dedim gülümseyerek. Doğrusu içimde hala bir gelecek korkusu var. Birlikte içeri girdik ve şöminenin önünde iki minder kaptık. "Önce sen sipariş ver, ben senden sonra giderim" dedi. "Tamam" deyip kasanın olduğu yere doğru ilerledim ve gördüğüm şeyle donakaldım. Efsun'a konuştum "kanka görüyor musun? Albümlerine göre Taylor Swift Lattes yazıyor! Ay ben gerçekten çok şaşırdım... sevindim hatta!" "He görüyorum, bok görüyorum, içeri giremiyorum küçük bir yer olduğu için, zaten dışarıda sa Taylor Swift's coffe yazıyor, okumadan geçersen öyle olur" gözlerim parlarken hangi albümü seçeceğime karar veremiyorum.

En sonunda "ben bir Lover almak istiyorum" dedim. "Bir Lover hemen geliyor!" Gülümsedim ve başımı salladım, yerime döndüğümde Emre'ye "burası harika! Ben neden burayı daha önce hiç görmedim?" "Çünkü küçük bir yer, ben burayı su almak için girdiğimde keşfettim. Eh bende Taylor Swift'in şarkılarını çok severek dinlediğini ve söylediğini öğrenince seni buraya getirmeye karar verdim" dedi en sonunda çok güzel bir gülümsemeyle. "Eee, ne aldın?" "Lover, sen ne alacaksın?" "Speak Now almayı düşünüyorum, Lover'ı da denedim, o da çok güzel" gülümsedim. Ayağa kalktı ve gitti, bir an dejavu yaşadım sanki. Biraz düşünüyorum da sanki daha önce aynı konuşmaları yapmışız gibi geliyor bana. Etrafıma bakınınca gördüğüm canlı müzikle anında ağzıma şarkılar dolandı, bu gece söylenecek Taylor Swift şarkıları. Evet hatırladım, 13.tekrarımda, onunla çıkıp herkesin ölümünden önce, buraya gelmiştik. Eyvah! Hemen kalkıp gitmem lazım, insanların ölmesini istemiyorum.

Bir müddet sonra elindeki tepside iki fincanla geri geldi. Bana kendiminkini verirken gülümsüyordu ama sanki yüzümdeki endişeli bakışı fark etmiş gibiydi, "neyin var?" diye sordu. "Otursana seninle bir şey konuşmak istiyorum" karşıma oturdu ve bekledi. "Bak, ben senden hoşlanıyorum, evet, hatta seviyorum, ve doğrusu çok fazla ortak yönümüz var, ama biz birlikte olamayız, bu da benim canımı acıtıyor" dedim ona bakamadan, ona açıldığım için yüzüm yanıyor. "Neden birlikte olamayız?" "Ben... rüyamda gördüm, biz birlikte olunca bütün okul, hatta sen bile, ölüyorsun" şaşkınlıkla kaşlarını çattı. "Bak Melek, bende senden hoşlanıyorum, hatta seviyorum, aynı senin gibi. Bize bir şans versen? Belki gizliden yürütmeye çalışırız? Lütfen". Gözlerim dolmaya başladı. "Gizliden yürütebilir miyiz? Yani illaki biri öğrenecek. Mesela sen popüler bir çocuksun, okulda çok fazla taliplin var, illaki biri bir yerde görür değil mi?" "Öyle bir durumda yalan söyleriz, ya inan bana ben seni çok seviyorum!" dedi ellerimi tutarak. "Salak arkadaşım rüyaların tersi çıkar derler sen niye çocuğa birlikte olamayız diyorsun? Ya sen kaç yıldır bu anı bekliyorsun, bir rüya yüzünden mi mahvedeceksin her şeyi?" "Tamam, ama elimizden geldiğince gizli, olur mu? İnsanların gerçekten, ve özelliklede senin, ölmesini istemiyorum" gülümseyerek "olur" dedi.

Kahveler o kadar mükemmel ki anında bitirdik. Hatta birer tatlı da söyledik. Tatlılar gelmeden önce canlı müzik başladı. Ve böylece devam ederken artık gitme vakti geldi. "Görüşürüz!" "Hoşçakal!". Efsun'a "neredesin lan sen?" dedikten sonra ortaya çıkıp üstüme atlaması bir oldu. "Yaşasın be! En azından birimiz sevdiğine kavuştu!" derken çok mutlu gözüküyor ama benim içime kurt düştü. Yine de mutlu gözükmeye çalıştım. O bir kahve belki de bir sürü insanın ölümüne sebep olacak, belki bu sefer o farklılıklardan biri gerçekleşir...

Bitti
Beğendiniz mi?
Nasıldı?
Eh yıldıza vurmayı unutmayın.
Kalın sağlıcakla 👋🏻

100.Tekrar/TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin