17.bölüm: Sahte gözyaşları

168 111 6
                                    

Selam 👋🏻
Ben geldim.
Yeni bölümle.
Nasılsınız?
Bölüm şarkısı: Why Don't We- 8 Letters
Başlayalım 👇🏻

"Melek hanım, ağlamayı kesip bize dün gece nerede olduğunuzu söylemeniz gerekiyor" hıçkırıklarımı dindirmeye çalışarak "evdeydim, dün gece saat 11'de yatağa gittim zaten, sabah çığlık sesiyle uyandım. Tüm gece uyudum herhalde, su içmeye falan kalkıp kalmadığımıda bilmiyorum" sonra tekrar ağlamaya başladım. Karşımdaki polisin ağzını okuyorum çünkü mırıldanıyor ve dediği şey 'kim söyledi buna Efsun'un öldüğünü ya?' "Melek hanım Efsun'la aranızda nasıl bir arkadaşlık vardı?" "Biz 2-3 hafta öncesine kadar çok iyi arkadaştık. Ama onu Emre'nin ölümünde parmağı olan biriyle gördüm, hatta onu dövmüştük biz! Nasıl olur da gidip hemen eline yapışır çocuğun ya? Daha geçen abimle gördük onu bambaşka bir kız vardı yanında" "Emre'nin ölümünde parmağı olan mı? Nasıl bir şey yapmış?" "İşte biz o gün buluşmaya gidince beni diye ikimizi takip etmiş, konuştuklarımızı duyunca okula yaymış, kızın bir tanesi beni öldürecekken bileği bir tuhaf oldu ve Emre'yi öldürdü" başını salladı. "Demek dün gece evdeydiniz" "evet ya beni odama girerken herkes gördü" "Peki ya hiç camdan dışarı çıkmayı denedin mi?" "Allah korusun ben o camdan aşağı sarksam başım döner düşerim" deyip hıçkırıklarıma devam ettim. "Yarın hafta sonu, barış pastası götürecektim ona, keşke daha erkenden barışsaydık, bilseydim öleceğini daha önce götürürdüm ona" ühüüüü. İçten içe bu halime gülüyorum ama eve gidince dosdoğru güleceğim. "Şüpheli biri var mı?" "Bunu size söylemem" "Peki ben?" "Siz ne?" "Şüpheliler arasında mıyım?" "Hayır, ne alakası var? En yakın arkadaşıymışsınız, neden sizden şüphelenelim ki?" "Değil mi? Ama ben o piç..." "sözlerimize dikkat edelim lütfen" "tamam ben onun sevgilim dediği kişiye hiç güvenmiyorum! Belki de intikam almak için kızın aklını çeldi!"

Polis bey benim sorgumun bittiğini söyleyince annemin yanına gittim, gözyaşlarına devam. Aslında içimde zerre pişmanlık ve ya üzüntü yok, daha çok rahatlamış gibi hissediyorum, üstümden koca bir yük kalkmış gibi. Eve gitmek için merkezden çıkıp arabaya bindik. Telefonumu çıkardım ve Egemen'e yazdım.

Melek: Egemen

Melek: orada mısın?

Melek: neler oldu bir bilsen!

Ege: buradayım ne oldu?

Ege: anlat hadi bekliyorum

Melek: hani sana bahsetmiştim ya barış pastası falan götüreceğim diye

Ege: eee

Melek: geç kaldım

Ege: nasıl geç kaldın?

Melek: Efsun öldü
(Görüldü)

Cevap yazmadı. Bende beklemeden kapattım telefonu. Gözlerimin etrafı şiş, sinir oluyorum buna. Şu halime bak görende yıkıldım çöktüm sanar. Eve varana kadar hiç konuşmadık. Eve varınca odama çekildim ve önce kapıyı kapatıp ağlama sesleri çıkardım sonra da gizliden halime gülmeye başladım. Kendimi yatağa atıp telefona gömüldüm. Gelen mesajları görmezden gelip sosyal medyaya girdim, ama aranınca bir an şok oldum ve telefonu açmadım, Egemen arıyor, açtım telefonu ve kulağıma götürdüm. "Alo?" "Melek? İyi misin?" "Eh işte, ne kadar iyi olabilirsem. Sen?" "Sen kötüsün, ben iyi olabilir miyim? İçini dökmek istersen seni dinlerim. Şu an başlayabilirsin" "yok ya, sağol, seninde içini şişirmek istemiyorum, zaten uyuyacağım gözlerim acıyor. Beni çok düşünme tamam mı? Görüşürüz" "iyi uykular, görüşürüz" yatağa girip gözlerimi kapattım.

Uyandığımda saate baktım, inanmıyorum günün yarısından fazlasını uyuyarak geçirmişim. Saat akşam 5'e yaklaşırken ayağa kalktım. Açlıktan midem kazınıyor resmen. Mart ayına girdik ama hava çok tuhaf, bir güneşli bir kapalı, yani her an değişebiliyor, çok tuhaf, ama ben bunu her tekrarımda tuhaf buluyorum. Yüzümü yıkayıp mutfağa girdim. Evde neden sessizlik var? Ailem nerede? Hızlıca bir sandviç yapıp elimde tabakla evi dolaştıktan sonra gerçekten kimsenin olmadığına kanaat getirdim. Bende oturma odasına geçip sandviçimi yerken televizyon izlemeye daldım. Doyurmadı, mutfağa girip ne yiyebilirsem önüme serdim oturma odasındaki sehpaya. Sıkıldım yaw, telefonumdan annemi aradım ve açtığında uykulu bir sesle "neredesiniz?" dedim. "Yoldayız geliyoruz" "nereden?" sessizlik. Bana ne yaw. Herneyse telefonu kapatıp önümdekileri topladım. Mutfakta yerlerine yerleştirip televizyonu kapattım ve odama dönüp kitap okumak için yatağa girdim. Yarın okul var, gitsem mi gitmesem mi?

    Sanırım gitmem gereken başka bir yer var, polis merkezi...

******
     "Beni çağırtmışsınız? Bir sorun mu var?" "Evet, size sormak istediklerimiz var. Rahatsız ettiysek özür dileriz ama siz Efsun'un en yakın arkadaşıydınız, yani en çok sizden bilgi alabilirim. Efsun'un camında bir sorun varmış, bundan haberiniz var mıydı?" "Evet, hatta camın önüne sandalye dayardı açılmasın diye" "ama şuç mahallinde..." "lütfen, Efsun'un odası demeniz daha güven verici" dedim yine gözlerim dolarken, daha çok doldururken. "Tamam, Efsun'un odasında sandalye dayalı değildi camda" "unutmuştur. Çok özledim onu, keşke ölmeden önce kendimi affettirebilseydim, çok kötü hissetmiştir kendini" dedim ağlamaya başlayarak. "Peki sizin şu barış pastası götürmek istediğinizden haberi olan biri var mı?" Başımı kaldırdım ve yüzüne baktım "onu bu olaya bulaştırmam" "yani biri var" "evet, ama dediğim gibi onu bu olaya karıştırmam" "tamam, çok sağolun, çakabilirsiniz" "iyi akşamlar" "iyi akşamlar Melek"

      Eve yürürken telefonumu aldım ve Egemen'e yazdım.

Melek: bana barış pastasından haberi olan var mı diye sordular

Melek: var dedim ama adını vermedim

Ege: keşke verseydin

Ege: katilin bir an önce bulunması için işe yarayacaksa verseydin

Melek: ama eğer bilen biri olmasaydı benim yaptığımı düşünebilirlerdi

Melek: çok korkunç düşünsene en yakın arkadaşını öldürmekle suçlanıyorsun

Ege: doğru

Ege: dışarıdasın galiba

Melek: nereden bildin?

Ege: soluna bak

     Soluma baktığımda onu gördüm. El sallıyor, yanına gittim ve "n'aber? Buralarda ne işin var?" "Dolaşıyordum öylesine, seni görünce ben yazmaya kalmadan sen yazdın" "ne güzel. Ben daha Emre'nin ölümünü yeni atlatmışken Efsun çok kötü oldu" "bencede" deyip bana sarıldığında ağlamaya başladım. 2 haftada çok iyi arkadaş olduk bu çok hoş, ama bir katile sarıldığını bir bilse, bir bilse bir daha yaklaşmaz bana. İnsanlar benim canımı yaktığında, onların canını daha çok yakan bir insanım, umarım Egemen'e de aynısını yapmak istemem...

Bitti.
Nasıldı?
Beğendiniz mi?
Yıldızı tokatlayıııııp
Sağlıcakla kalıyoruzzz👋🏻

100.Tekrar/TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin