Bu bölüm için seçilen şarkı "Sessiz Gemi - Hümeyra 🖤
"Yeni bir Dünya 'ya adım adım, ama önce eskinin izlerinin silinmesi gerekti."
Keyifli okumalar 🖤Büşraaaa!!. Arkamdan gelen sesin sahibi Rüyaydı. Ohhh. Koşarak sarıldım ona.
-Abi sen neredesin ya kaç saattir? Nasıl hiçbir telefonuma dönmezsin kızım ya? Delirdin mi? Kızı soru yağmuruna tutmuştum.
-Aşkııım özür dilerim benim suçuum. dedi mahcup bir ifadeyle.
-Neden açmadın aramalarımı? dedim.Bu sefer biraz daha sakindim.
-Ben mi şeyy... Aşkım yaa olmaz bir dahaa, unutmuşum o sırada yoğunluktan deyiverdi bir çırpıda.
Onu göremeyince çok endişelenmiştim.Bir kez daha sarıldım.
-Bir daha açmazsan öldürürüm kızım seni.
-Ahahaah tamam bebeğim asla olmaz bir dahaa.
..
Arabaya doğru yola koyulduk. Otoparka vardığımızda Rüya parkettiği yeri unuttuğunu söyledi.
-13C miydi B miydi abi ya dedi. 13 e gidip baktık. Arabası yoktu.
-23 B ydi Rüya, şimdi hatırladım dedim. Bir anda gelmişti aklıma.23 e gittik. Araba oradaydı.
O sırada bir aracın daha çıktığını farkettim. O da ne?? Eren?
Direksiyon koltuğunda Eren oturuyordu. Beni görmemişti.
Direksiyonu çıkışa doğru kırdı. Hızlıca uzaklaştı. Bense arabasının kaygan zeminde çıkardığı patinaj sesleriyle arkasından bakakalmıştım.
...
-Büşraaa! Binsene arabaya nerelere daldın?
-Geliyoruum. Arabaya bindik. Rüya beni evime kadar bıraktı. Binanın önünde vedalaştıktan sonra ayrıldık.
..
Eve geldiğimde babam çoktan işe gitmişti. Annemse telefonda arkadaşıyla görüşüyordu.
-Hoşgeldin bebeğim, açsan bir şeyler var mutfakta dedi.
-Aç değilim annecim sağol. Nevin teyzeye selamm.
Odaya geçtim. Günlük kıyafetlerimi giydikten sonra Spotifydan bir şarkı açıp yatağa geçtim. Moduma uygun slow bir müzikti.
(I ll be your mermaid.. dınn cought on your rock, dındınnn...). Bu sırada bugün yaşadıklarım teker teker gözümün önüne geliyordu...
Erenle arkadaşça başlamıştık. Evet hoş çocuktu ama ondan etkileneceğimi sanmıyordum. Bırak Ereni kimseden etkilenemezdim. Aylardır platonik olduğum çocuk aklımdayken bu mümkün olamazdı.Keremi deli gibi seviyordum..
O sırada Rüya aradı.
-Kankaaa müjdem vaaar.
-Ne olduu? Heyecanlanmıştım.
-Kerem kanka..
-Nolmuş Kerem'e çatlamasanaa
-Kerem de klubun yaz sonu partisine geliyormuuuşşş.
-Ne!! Rüyaaaaaa! :))))
-Büşraaaa :)))
Telefonu kapadım. Kerem toplu organizasyonlara katılsa da, partilere gitmeyi seven bir tip değildi. Gitse de çok eğlenmezdi, ortama ayak uydurmak için eşlik ederdi o kadar. Gelmesi beni şaşırtmıştı. Acaba benim geleceğimi öğrenmiş miydi? Belki de öğrenince o da gelmek istedi?Dayanamadı beni daha fazla görmemeye, bana aşkından ölüyor ya..
Hahaha platonik beynim yine saçmalamaya başlamıştı. Zor olsa da, mantığımın güvenli sığınağından kaçan duygularımı kontrol etmeyi başarmıştım.Keremin geliyor olmasının benim gelmemle hiçbir ilgisi yoktu.Bunu kabul etmiştim.
..
Kafa dağıtmak için yastığımın altında duran günlüğümü aldım. Eski sayfaları teker teker okumaya başladım.. Gözüme ilişen satırlar, kafa mı dağıtmaktan ziyade beni Kerem düşüncesine zincirle bağlıyorlardı sanki.Kendi isteğimle duygularıma teslim olmuştum.
"Sevgili Günlük. Bugün Keremle aynı gruptaydık.Birlikte çizim yaptık. Cetveli tutarken ellerimiz ilk kez birbirine değdi. Birbirimize baktık uzunca. Sonra ben sıcakladığımı farkettim. Kerem görmesin diye de hemen yanından uzaklaştım..
...
..
" Sevgili günlük sınıfta Kerem diye bir çocuk var. Kumral saçlı uzun boylu, çok yakışıklı bir çocuk.Gelir gelmez kızlarla konuşmaya başladı. Belki de kızlar onu alıkoydu. Bilmiyorum
..
" Sevgili Günlük farkettim de çok güzel bir gülüşü var..Ne güzel bir ismi var değil mi. K-e-r-e-m""Sevgili Günlük, Ses tonu çok güzel, farklı bir sesi var. Bir de elleri bir erkek eline göre fazla güzel. Bugün farkettim.
" Sevgili günlük bugün hep bana baktı biliyormusun. "
Sayfaları rastgele karıştırıyordum.
" Sevgili Günlük. Sınıfımıza bir çocuk geldi bugün. Adı Keremmiş. ... Baya yakışıklı bu arada. Kızlar yer bunu ahahaha bana ne canım ne yaparlarsa yapsınlar. Benim işim olmaz aşkla meşkle.."
Bunu Keremi gördüğüm günün akşamı yazmıştım. Hatırlıyorum da ona duygu beslemekten çok uzaktım o zamanlar. Günlük tutmak alışkanlığım olduğundan yazmış olduğum şeylerdi. Daha sonra ona bu kadar düşeceğim aklımın ucundan bile geçmezdi..
Yazdığım şeyleri belki birkaç daha fazlası kafamda çevire çevire uyuya kaldım..
..
Sabahın ilk ışıklarıyla yatağımdan kalktım. Mutfaktan çok güzel kokular geliyordu. Anlaşılan annemler mutfakta harikalar yaratmıştı yine. Yanılmamıştım..
Patatesin her türlüsüne evettim ama kızartmanın yeri ayrıydı tabi ki. Yanında buzlu portakal suyumda vardı. Annem kızarmış ekmeğime tereyağlı reçel sürerken ben de yerime geçtim. Kahvaltı sonrası güzel bir sohbete daldık.....
-Büşra bak ne diyeceğim kızım. Ben bugün Nevin teyzenlere gideceğim.Sen de gel istersen.
-Bugün evde kalmak istiyorum anne?
-Amaan kızım ya gel hem Ceyda da gelmiş Amerika'dan. Onla konuşursunuz az.
-Of anne ya Ceyda ile her konuşmamızda erkek arkadaşının ona yaptığı sürprizlerden bahsedip duruyor. Yok gül demeti göndermiş, yok şu kadar karat yüzük, yok kolye. Sarmıyor bunlar beni.
-Tamam canım ama ben Nevin Teyzene söz verdim, Büşra da gelecek diye çok üzülür bak.
Karar annem tarafından verilmişti. Daha fazla zorlayamazdım. Zorlasam da hertürlü o baskın çıkacaktı. Aramızda tartışma çıksın istemiyordum. İstemeyerek de olsa Ceydalara gidiyordum..
..
Odama geçtim. Özensiz bir şeyler geçirdim üzerime. Bu annemin kararına sessiz bir tepkiydi.Giydiklerime de karışacak değildi. Neden ben de gelmek zorundaydım ki. Hafif bir kalem çektim gözlerime, turuncu lipglosserımı da sürdükten sonra işte hazırdım.
..
..-Hoşgeldinizzz diyerek kapıyı açtı Nevin teyze.
-Hoşbulduk canııımm. dedi annem. İçeri geçtik. Ceydanın çilekli parfümünün kokusu tüm evi sarmıştı.Esmer teni, uzun siyah saçları ve kalın dudaklarına sürdüğü açık pembe rujuyla her zamanki Ceydaydı işte.
Annemler salona geçti. Biz de Ceyda 'nın odasına geçtik. Beni gördüğüne çok da mutlu olmamıştı. Neyseki hislerimiz karşılıklıydı. Ceydayla küçüklükten beri arkadaştık. Yani annelerimiz arkadaştı ve bi bakıma biz de arkadaş olmak zorunda gibi bir şeydik.-Giysin de çok yakışmış sana dedi Ceyda. Sabah seçtiğim pembe tshirtü gösterirken.
-Ah teşekkür ederim. Size özel seçtim bugün. Yüzü bozarmıştı birden, çaktırmamaya çalıştı.
-Eee Amerika nasıldı dedim.
-Her zamanki gibi canım nasıl olsun. Amerika'nın en ücra köşelerindeki vintage mağazaları talan ettim hep.
Ahahah az gelmiştir oradan Avrupa da yapsaydın dememek için kendimi zor tuttum.
-Hımm iyiymiş dedim.
Bir anda sözlerinin odağını değiştirdi.
-Büşraaa sana bi şey dicem.dedi heyecanla.
-Ne olduu? dedim
-Bir çocukla görüşmeye başladık orada.
-Ben de bir şey sanmıştım. Zaten görüşüyordun ya hep kızım ya.
-Öf hayır kızım bu öyle bir şey değil. Çocuk çok yakışıklı, inanılmaz bir uyumumuz var. Diğerleri gibi asla değil. Aşık bile olabilirim hatta o derece.
Bundan önce çıktıklarına aşık olmamıştı demek ki. Olabilirdi tabi kendi kararıydı. Onun adına sevinmiştim.
-Senin adına sevindim. Umarım gerçekten sana değer veren birini bulmuşsundur. dedim. Ceyda'dan hoşlanmasam da asla kötülüğünü istemezdim..
-Eee sen de hala yok mu bir şeyleerr dedi Ceyda.
Ahahaha evet ben de hala bir şeyler yoktu. Bu durumu önceleri kafama takmasam da şu sıralar zihnimi kurcalıyordu. Sahi neden benim sevgilim yoktu. Belki gerçekten sevdiğim birini aramıştım hep. Diğer olası seçeneklerle zaman kaybetmek istememiştim. Sonra Keremle tanışmıştım..
-Daldın kızım? dedi Ceyda.
-Bilmem yok benim de işte. Beni boşver seninkinin fotosu varsa göstersene dedim. Konuyu kendimden uzaklaştırmaya çalışıyordum.
..
-Dur gösteriyim.Heh bak bu fotoğrafta çok iyiyiz Erenle dedi...
Eren mi?? Ne EREN mi? O olamazdı değil mi? Evet canım tek Eren o muydu zaten. Telefonunu kapıp fotoğrafını açtım hemen.
-Ahahaha sakin Büşra dedi.
Gördüklerim karşısında şoka uğramıştım. O Eren bu Erendi.
...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ TAKSİM - İki Ayrı Taksim, Birbirine Çıkan
Художественная прозаGerçekte siyah beyaz yoktur. Onlar hep masaldadırlar. Bizler griyiz. İki renkten hangisi ağır geliyorsa o oranda griyiz hepimiz. Hiç mi başka renk yok? Var tabi hatta hayat hiçbirimizi atlamaz dağıtırken. Püskürtür pembeye bulanan fırçasını üzerim...