Ateşböceği - Mithatcan Özer💖
"İstesem olmuyor kapandı kapılar, bela bir aşktan kurtulamadım."Eren az önce annesiyle ettiği kavgadan bahsetti. Başlarda bu durumu herkesten saklamaya çalışsa da sonraları eskisi kadar ketum olmamaya başladı. Duygular insanlar içindi ve insan, her türlü duyguyu, her türlü olayı yaşayabiliyordu. Bunda utanışacak, çekinilecek bir şey yoktu. Eren'in korkusu onu anlamayan insanlarla bu konuyu paylaşma düşüncesiydi. Bu yüzden Selma onun bu durumuna ilaç gibi geliyordu. Eren'in Annesi hayatta sevdiğini alamayan, istediğini bulamayan bir kadındı. Üniversiteden sevmiş olduğu çocuk ona yüz vermeyince o da inat olsun diye Eren'in babası, annesinin eski eşiyle çıkmaya başlamıştı. Başlarda yalan olan bu ilişki kısa süre içinde gerçeğe dönüşmüştü. Ama maalesef tek taraflıydı. Erenin annesi babasını hiçbir zaman sevmemişti.Ancak eşine hiçbir zaman ihanet etmeyi düşünmemişti. Zaten onun için tek biri vardı ondan başkası olmazdı. Bu sevgisizliği ister istemez ev ortamına yansıyordu. Annesi Jülide Hanım çlğu zaman evde durmak istemez heo bir bahaneyle evden uzaklaşmaya çalışırdı. Eren'i doğurduktan sonra da bir ddğişiklik olmamıştı. Erenin çocukluk yılları anne sevgisinden mahrum kalarak geçtiyse de babası Eren'i çok seviyordu. Jülide Hanım kendisini sevmediği için, Eren'in bu durumundan kendiaini sorumlu tutuyordu bu yüzden Eren'in üzerine çok fazla düşüyordu. Bir dediğini iki etmiyordu biricik oğlunun. Böylece Eren bir istediği iki edilmemiş, babası tarafından çok sevilmiş, babasını çok sevmiş, ona çok saygı duymuş buna rağmen annesi tarafından değerinin bilinmediğini düşünen bir çocuk olmuştu. Bu yüzden annesini asla sevemiyor, babası öldükten sonra onunla ilgilenmeye çalışan bu kadına asla yüz vermiyordu. Eren'e göre suçlu annesiydi ve ondan hem çok nefret ediyor hem de ona ölesiye kırgındı..
Her konusu geçtiğinde içinden bir kez gerçekten sevseydi beni der dururdu. Bu ve biraz daha fazlasını anlattı o gün orada omzunda yatmakta olan kadına, Selma 'ya. Hava iyice kararmış, serinlemişti. Semra kollarını ovuşturuyordu. Üşüdüğü beliiydi. Eren bunu hemen farketti.
-Üşüdün mü canım dedi yumuşak bir ses tonuyla. Selma' nın da aile konusunda en az onun kadar canının yandığını biliyordu. Ona karşı bu yüzden hassastı.
-Evet dedi Selma Eren'in gözlerine bakarak.
Eren arabanın arka koltuğunda duran şalı almak için gitti. Soşuyan havadan dolayı üşüyen elleri kapının demirine değince ürperdi. Kapıyı açtı. Hemen orada duran pembe şala baktı önce. Hafif tozlanmıştı. Ellerini şalın püskülleri üzerinde gezdiriyordu. Bu şalla Büşra'nın üstünü örtmüştü. Püskülleri Büşra'nın omzuna değmiş, omzundan aşağı saldığı saçlarının parfümle karışık kokusunu buraya bırakmıştı. O gecenin herbir anısı gözlerinden bir film şeridi gibi geçiyordu. Ateşini ölçmek için ellerini alnına koyuşu, yarasına özenle yaptığı pansuman, bu sırada birbirine karışan nefesleri. O zaman yarı baygın olmasına rağmen olayların hissettirdiği net ve gerçekti. Büşra'nın narin ellerinin izi hala göğsündeydi.Alnına koyduğu elini tuttuğu sırada birbirine değen gözleri,Büşra elini çekmeye çalıştığı sırada Eren'in onu kendine doğru çekmesiyle duyduğu büyüleyici koku, kalbinin delicesine attığını duyması, bunların hepsi o kadar gerçekti ki..
O anı ölümsüz kılan tüm detaylar aklındaydı. Kafasında tekrar tekrar çevirdi bu büyülü anları. Bu sırada dudaklarındaki tebessüme engel olamamıştı. Şalı arabadan aldı. Kafasını yukarı kaldırdı, hala gülümsüyordu. Biraz sonra kendine geldi kafasını gülerek iki yana salladı ve kısa bir iç çekti. Kapıyı kapayıp Selma'nın yanına doğru gitti.
Selma'nın uykusu gelmişti. Biraz daha oturduktan sonra yola çıktılar.
...
Eren Selmayı evine bıraktıktan sonra eve geçmedi. Arabayı yol üstünde bir sahile çekti. Kulaklığını taktı, spotify açtı, her zaman dinlediği playlistlerine göz attı. En üstte rap parçaların olduğu bir playlist vardı, sonra EDM şarkılar ve en altta duygusal anlarda dinlediği şarkılar vardı. Bu playliste hiç adını vermişti. Bu adı vermesine rağmen aralarında en çok anlam ifade eden liste bu olmalıydı.
"Bir hiç ama çok şey"..
(Let me down slowly)
Şarkının sözlerini mırıldanıyordu. Ayağıyla oynadığı taşa baktı sonra. Yanında bir sürü küçük taş vardı. Nedense aklına pasta kursu geldi bir anda. Bugünki kavgadan dolayı kursa gidememişti, hatta aklından tamamen çıkmıştı.
"Büşra ve çakıl taşları hh" dedi gülerek. Aklına yaptıkları pastada Büşra'nın çakıl taşlı çikolata sevdiği gelmişti.Gülümsedi.
İlk tanıştıkları zamanı düşündü sonra. Ellerinin eldivenler içinde de olsa birbirine değişini, gözlerinin bir şekilde hep buluşmasını, Büşranın derste sessizce Erene cevap vermesini, hepsini teker teker düşünmeye başladı. Anlaşılan Büşra'yla ilgili aklındaki her şeyi tekrar tekrar hatırlamak istiyordu. Olayın ne olduğunun önemi yoktu,Büşranın olduğu her kare gözlerin önüne geliyordu.
..
Boğazını temizler gibi yaptı önce, kendi kendine güldü sonra. Saat baya bir geç olmuştu, arabasına bindi eve doğru gitti. Annesi çoktan uyumuştu. Selmayla konuştukları sırada kapattığı telefonuna baktı sonra. Annesinden 25 cevapsız arama gelmişti. Ondan nefret etse de sonuçta annesi oldğunu düşündü, merak etmesi itiraf etmese de hoşuna gitmişti.
Odasına girdi. Kötü başlayan günü yavaş yavaş iyileşmişti ve sebepsiz mutlu hissediyordu.Gözlerini hemen kapayarak, rahatça bir uyluya daldı.
Büşra'ya karşı hissettiği duygular onu mutlu hissettiriyordu. Şu an Selma ile çıktığı aklına bile gelmiyordu, Selma'dan hoşlanmıyordu çünkü, ama Selma onun için güvenli bir kapıydı, onu hiç terketmeyecek, kafasını rahat tutan, darlamayan bir kızdı işte. Neden bilinmez Büşra'yı imkansız hissediyordu. Nesefini duyabilecek kadar yakın olsa da Büşra tam olarak ona kendini teslim etmiyordu. O ortamdayken ne uzağında kalabiliyor, ne de fazla yakınına gelmeye cesaret edebiliyordu. İki aynı kutbun birbirini itmesi sırasında iki kutuptan da yoğun bir şekilde hissedilen bir çekimdi bu. Bitsin hiç istemeyeceğin ama birleşmesi imkansız bir çekim. Karşı koyulamaz bir his. Şimdilerde karanlık bir odadaki mum alevinin etrafında bile isteye dönen bir pervane olsa da ateşe yaklaştıkça kanatlarının yavaş yavaş yanacağını bilmiyordu. Bu duygularlayken Selma ile geçirdiği her vakit koca bir yalandı, Büşra ile sıradan bile olsa geçirdiği her vakitse Selma'ya koca bir ihanet..
...
...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ TAKSİM - İki Ayrı Taksim, Birbirine Çıkan
General FictionGerçekte siyah beyaz yoktur. Onlar hep masaldadırlar. Bizler griyiz. İki renkten hangisi ağır geliyorsa o oranda griyiz hepimiz. Hiç mi başka renk yok? Var tabi hatta hayat hiçbirimizi atlamaz dağıtırken. Püskürtür pembeye bulanan fırçasını üzerim...