1: Kırmızı ejderha ve ton balıklı pizza.
●
Taehyung'un kendisine ait olduğunu duyduğum evin oturma odası olduğunu düşündüğüm yerde, lacivert koltuklarından birinde bir ayağımı diğer dizimin üzerine atmış oturuyor ve Jimin'in az önce beni de tanıştırdığı Hyunjin'le konuşuyor, az önce yaktığı sigarayı beğendiğim için ona geri vermiyordum; sapsarı, uzun saçlarını topluyor ve öylesine geçirilmiş mor bir tişört giyiyordu, pantolonu son derece boldu ancak zayıf olduğu her halinden belliydi ve ten rengi çok tatlıydı. Biraz heyecanlı biriydi, konuşurken uzun parmakları sürekli hareket ediyordu ve gerçekten tanıştığımızdan beri çok fazla konuşmuştu ama gerçekten tatlı olduğu ve ilgilendiğim şeylerden bahsettiği için onunla konuşmaktan keyif almıştım.
Tipik bir ev buluşmasıydı bu, genellikle tanıdığım kişiler bulunuyordu ve müzik çok yüksek değildi, hatta geri planda bile sayılırdı; odada yoğun bir duman hakimdi ve Tanrım, Jimin kulağıma sürekli taehyung gözünü sana dikiyor, senden nefret ediyor olabilir mi? Diye fısıldarken ve siktiğimin kolumu dürtüp dururken öyle sinirimi bozmuştu ki en sonunda Taehyung'a sertçe dönüp gözlerimi dikmiş ve rahatsız olması için öylece beklemiştim ama rahatsız olmayı bırakın, umrunda bile olmamıştı. Beni görmüyor gibiydi, bana baktığında, bakışlarımı fark etmeyecek kadar dalmış ya da umursamazdı, kolsuz, eskitilmiş bir tişört giyiyordu; her zamanki gibi siyah kotu bacaklarını sarmıştı ve uzun saçlarını toplamaya çalışan kıza aldırmadan sigara içerken gözleri arada bir olduğumuz yere kayıveriyordu. Sakız çiğnemediğini gördüğüm nadir bir andı, arkadaşları komik olduğunu düşündüğü şeyler yaparak kahkahalarla gülerken o, birkaç haftadır sürekli birlikte göründüğü uzun, gece mavisi saçlara sahip kızın belini tutmuş birkaç kelime konuşuyor, birkaç bakışını bana sarfediyor ve sonra tekrar, o kıza dönüveriyordu.
Rahatsız ediciydi.
Onunla hiçbir zaman tanışmamıştık, aynı kulüpte olsak da merhabalaşmamıştık bile ve şimdi böyle sanki beni öldürecekmişcesine kaşlarını çatarak bakması rahatsız ediciydi. Amacını veya nedenini bilemiyordum, belki de gerçekten, Hoseok'la birlikte olduğumuzu öğrenmişti ve bundan rahatsız oluyordu ama bu bakışları, sahiden çok önceden başlamıştı. Biz yatmadan çok önceydi, bunu ilk fark eden Jimin olmuştu ve başta bizim için dalga geçebileceğimiz bir konu da olsa artık ona karşılık verme isteğiyle dolup taşıyordum ve aramızda gerginliğin yaşanması da istediğim son şeydi.
Jimin, "Acaba ucube gibi giyindiğimiz için olabilir mi?" Diyerek kahkahayı patlattığında "Ucube mi?" Diye bağırdım, müziğin içinde sesim parlıyordu, bedenim hızla ayaklandığı gibi omuzlarıma attığım ceketi fırlatıp kollarımı yukarı kaldırdım ve bedenimi incelemesi için yavaşça etrafımda dönerken Hyunjin kısık bir ıslık çaldı. Aslınsa farklı bir şeyim yoktu, her zamankinden farklı olarak beyaz bir kargo pantolon giyiyordum ve üzerimdeki crop transparan olduğundan göğsümün ucundaki pirsing belliydi ve botlarımdan kurtulamıyordum. Ha bir de, ensemden başlayarak aşağı doğru bir miktar devam eden, kırmızı mürekkepten yapılmış ejderha dövmemin bir kısmı görünüyordu.
Jimin gülmeye devam ederken birden ağzı öylece kaldı ancak ona aldırmadan "Gerçekten ucube gibi mi giyinmişim?" Diye sordum ki, başka bir sesten "Asla," kelimesi kopup geldi. Bu ses tonunu biliyordum, o pizzacının tuvaletinde çok güzel göründüğümü söylerken de aynı şekilde konuşuyordu fakat bu sefer eli belime yerleşmiş, kulağıma doğru adeta mırıldanmıştı. Dilim alt dudağımı ıslattı, gözlerimi birkaç kez kırpıştırarak ona doğru dönerken üst üste yutkunmuş ve "Hey," demiştim mükemmel suratı karşımdayken. "Beni korkuttun."
Hoseok bana aldırmadan gülümseyerek hafifçe bedenimi kendine çektiğinde birkaç adım ilerledik, Jimin ve Hyunjin'n konuşmaya başladığını duyabiliyordum ama ikimiz de aldırmamıştık ve Hoseok beni "Gelmene sevindim," diyerek yanıtladı, "Ve ucube gibi giyindiğini söyleyen kim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your eyes tell | taekook
Fanfictiontaehyung'un gözleri her şeyi anlatır, jeongguk ise hiçbir şey anlamaz.