8: Rihanna gibi.
●
Yorum bekliyorum, ciddili <3
Havuzdaki görevimi yerine getirdikten sonra aylık maaşımı da alarak eve döndüğümde, evimizin ufak bahçesinde, bahçe kapısına sırtını oturarak oturmuş annemin çay bardağını kaldırdığında onunla birlikte havalanan serçe parmağını görüyordum.
Siyah, daha önce kimsede koklamadığım kadar güzel kokan saçlarını ensesinde toplamış, genç kızlara taş çıkaran ve tek bir çatlağın dahi var olduğunu görmediğim uzun bacaklarında yalnızca özel misafirleri yatıya kaldığında giydiği pijamasının şortu, üzerinde o şortu neredeyse kapatan; uzun tişörtüm vardı ve hava güneşli olduğundan hemen akmaya başlayan gözlerine güneş gözlüğünü takmıştı. Çok genç bir anneydi, yaşından daha da genç görünüyordu ve bu her zaman annemi kız arkadaşım sanmalarına sebep olurdu. Hatta, ortaokulda hoşlandığım çocuklar anneme hastaydı. O, her zaman boyadığı sarı saçlarına; asyaya dair herhangi bir gen taşımadığı için koskocaman olan yeşil gözlerine, silik çillerine ve uzun, kırmızı ojeli tırnaklarına herkes benim gibi hastaydı. Küçükken tırnaklarını saç diplerime sürtmesi için ona yalvarır, gıdıklandığım için bunu sürekli sürdürmesini isterdim.
Derin bir nefes alarak yine kimin misafirliğe geldiğini öğrenmek için hızla adımladım ve bu sırada ıslak saçlarımın kıvırcıklığını bir düzelttim ancak inanın, annemin karşısında oturan bedeni gördüğümde, düzeltmem gereken tek şey saçlarım değildi. Açılan ağzımı kapatmalıydım, sonuna dek zorladığım gözlerime sahip çıkmalıydım ve Tanrı aşkına, Taehyung'un orada ne aradığını sormam gerekiyordu!
Yine de sakin kalmaya çalışarak hafifçe öksürdüm, bu annemin ve dolayısıyla Taehyung'un da dikkatini çekerek bana dönmelerine sebebiyet vermişti ki, annem anında "Ah, hoş geldin tatlım!" Diye şakıyıverdi. Alnına dökülen tutamları yavaşça kulağının arkasına sıkıştırarak hafifçe sandalyesini kaydırmış ve oturmam için işaret ederken nedensiz bir muziplikle gülmüştü "biz de seni bekliyorduk, gelene kadar sohbet edelim dedik."
"Ah.." Taehyung'a bir baktığımda, sanki bir şey çaktırmamamı istiyor gibi kaşlarını kaldırarak gözlerini hafifçe açtı, dudaklarıyla birkaç hareket yaptı ancak anlayamadığım için sakince yerime çökerken "Öyle mi?" Diye mırıldanmış ve gülümsemiştim. "Tanıştınız mı bari?"
Taehyung hızla kafasını sallarken "Evet evet-Tanıştık," diye sıraladı, biraz telaşlı görünüyordu ama tanrım, o, kalın askılı bir şey giyiyorken -yani dinç kolları görebileceğim şekildeyken- sahiden çok ateşliydi. Kumral saçları uçuşuyor, yumuşak dudakları kenara doğru kıvrılıyordu; kaşları çatıktı, gerçekten hayatımda gördüğüm en seksi şeydi. "Annene ne kadar iyi anlaştığımızdan falan bahsettim."
Evimi nerden bulduğunu, neden burada olduğunu dahi sorgulamadan bu dediğine istemsizce kıkırdadığımda, Taehyung'un çatık kaşları yavaşça yumuşamış; bu sırada annem boş fincana, porselen çaydanlığından açık renkli sıvıyı doldurmuş ve "Evet!" Demişti. "Neden bana hiç bahsetmedin, Jeongguk?"
"Ne-"
"Jeongguk işte," dedi Taehyung, sanki beni çok iyi tanıyormuş gibi. Giydiği siyah, kalın askılı tişörtü bu sıcak havaya rağmen tıpkı dizlerinin çok az üzerinde biten kot şortu gibi siyahtı; masanın üzerinde, asla sahip olamayacağım kadar güzel ve pahalı bir güneş gözlüğü duruyordu ve Taehyung belli ki buraya renkli bir bandana takarak gelmişti. Sonra anneme döndü, baş döndürücü gülümsemesi dudaklarındayken onu etkileyememesi imkansızdı ve etkiledi de, anneme "İzninizle jeongguk'u biraz meşgul edeceğim," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your eyes tell | taekook
Fanfictiontaehyung'un gözleri her şeyi anlatır, jeongguk ise hiçbir şey anlamaz.