Selam çocuklar sizi seviyorum iyi okumalar dilerim ♡
●
@jeonjeongguk
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
❤3.263 beğeni | yorumlara kapatıldı Someone told me stay away from things that aren’t yours. But was he yours, if he wanted me so bad?
@kimtaehyung
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
❤4.872 beğeni|yorumlara kapatıldı it's so terrifying how you paralyze me
●
Bahçe kapısını geçtiğim gibi, incecik sesiyle havlayan yeontan koşarak ayaklarıma sarıldı ve eğilerek tüylerini sevmeme, hatta onu kucağıma almama sebep oldu. Bunu pek yapmak istemiyordum, sonuçta onun sahibi ben değildim ve alıştırmamı istemiyor da olabilirlerdi ama o öyle küçük ve tatlıydı ki, hele de yüzünde gülümsüyor gibi bir ifade varken, onu bu şekilde sevmeden edemiyordum.
Okuldan çıkalı biraz oluyordu, eve gidip duş aldıktan ve bir şeyler araştırdıktan sonra hazırlanarak Yeontan'ı almaya gelmiştim, her zaman gittiğimiz parktan ziyade onu yolun tersinde kalan alana götürmek istiyordum çünkü orası daha genişti ve pek fazla kişi de yoktu, diğer parka gittiğimizde her beş dakikada biri durdurup onu sevmek istiyordu veya çocuklar korkarak çığlık atıyordu, yani, başka bir yer bulmanın en iyisi olduğunu düşünmüştüm.
Yeontan'ı indirip yavaşça evin içine doğru ilerlemeye başladığımda amacım kapının kenarındaki portmantodan tasmasını almak ve hemen çıkmaktı ancak oraya yaklaşana dek kapı ben çalmadan açılmış, içinden çıkan Bayan Kim, her zamankinden farklı şekilde siyah spor taytı ve ince sweatshirtü ile bana gülümsemişti; elinde Yeontan'ın tasmasını tutuyor ve saçlarını tepen topluyordu. Bu halde öyle güzel görünmüştü ki gözüme, sıkıcı iş kıyafetlerini ve parti elbiselerini sikeyim diye düşünmüştüm.
"Merhaba!"
Onu gördüğüm gibi elimi sallayarak seslendiğimde, "Merhaba Jeongguk, hoş geldin," dedi ve bir dizinin üzerine çöktüğü gibi ona yaklaşan Yeontan'ın tasmasını taktı; birkaç saniye tüylerini yavaşça okşadıktan sonra yerden kalkmış ve gevşek bir şekilde ipini tutarken "Sana mesaj atacaktım ama.." diye mırıldanmıştı. Sonra bir arkasına baktı, dışarıya adımladı ve bana yaklaştığı gibi neredeyse fısıltıyla "Bugün Tan'ı ben gezdireceğim, biliyorum, sana haber vermeliydim ama gelmeni de istedim." Derken diken üstünde gibi dudaklarını büzdü.
