6: Kırmızı saçlar ve gevşek toka.
●
Yorum istiyorum UNUTMAYIN YA MİLLETE HEP YORUM YAPIYOSUNUZ GÖRÜYORUM ona göre
Sizi seviyorummmm, merakla beklediğiniz için teşekkürler ♡
Hoseok'la arkadaş olmadan önce son bir öpücük adı altında birleştirdiğimiz dudaklarımız ayrıldığından beri, üzerimden kalkan büyük bir yük; yok olan birçok bakış vardı.
Beni otobüs durağına bıraktıktan sonra oraya Taehyung'la birlikte gediğini ve onu beklediğini söyleyerek biraz ilerideki siyah arabaya binmiş ve Taehyung'un neden orada olduğunu anlamamı sağlamıştı. Oraya onu Taehyung getirmişti, bizi görmüş; arabaya dönerek bekleme kararı almış ve Hoseok bindikten sonra da arabası hızla oradan uzaklaşmıştı.
Hayatım tamamen olması gerektiği gibiydi diyebilirdim, sınavların hepsinden tam puanla geçmiş; tekrar listede birinci olarak yer almıştım ve son bir sınavın daha sonucunu bekliyorduk ancak ondan da tam puan alabileceğimi biliyordum. Hoseok'la selamlaşıyorduk, birkaç kez kantinde birbirimize bir şeyler ısmarlamıştık, yine beni birsürü yere davet etmişti ama sınavlarla boğuştuğumdan gidememiştim; Jimin yine aynıydı, enerjik ve sinirli. Hyunjin birkaç kez bize gelerek arkadaşlığımızı ilerlemişti ve...
Taehyung artık gözlerini üzerime dikmiyordu.
Kulağa bir tür şımarıklık, kendini beğenmişlik gibi gelebilirdi ama bunun oluşu beni tamamen hayal kırıklığına uğratan asıl şeydi, aslında her şey yolundaydı, istediğim gibiydi; herkes her şeyi unutmuştu, hoseokla halletmiştik, taehyung beni öldürecek gibi bakmıyordu ama bu öylesine eksik hissettiriyordu ki anlatamazdım.
Normalde olsa, sürekli aynı yerlerde takılırdık istemsizce; gözleri uzun süre etrafta dolanır, beni bulur ve sonra ayrılmazdı. Hatta öyle uzun bakardı ki bazen ben farkında olmayı keserek başka şeylerle ilgilenmeye başlardım, şimdi ise aynı ortamda dahi bulunmuyorduk. O neredeydi bilmiyordum, ben her zaman gittiğim yerlerdeydim; kütüphane, kantin ve sınıfların arasında gidip geliyordum fakat Taehyung'a tuvalette dahi denk gelmemiştim, öyle hızlı çıkarak yanımdan geçip gidiyordu ki gittiği yönü hesaplayamıyordum.
Gözlerimin aradığı o şeyi bulmuştum, nedeni aklımı karıştırıyordu.
Bakışlarından rahatsız olduğunu söylüyordum ama alışmıştım belki de, özlüyor gibiydim ve bilmiyordum, öylece geçip gitmesi farklı geliyordu. Yeontan'ı gezdirdiğimde dışarı çıkmıyordu ve belki de evde değildi, hakkında gerçekten çok şey bilmiyordum; nerede takıldığını, neler yaptığını, o kızla birlikte olup olmadığını ve diğer birçok şeyi, bilmiyordum işte. Ona ulaşmamın yolu olacak bir telefon numarasına bile sahip değildim.
Ve ben de çözümü, dikkatini çekmekte bulmuştum.
Okulun bahçesine birkaç adım kala gözlerimi iyice kısarak ileri odaklandım, her zaman oturduğu banka bakarken orada olmasını dilemiştim ve Tanrı nadiren olduğu gibi yanımdaydı ki, Taehyung hemen orada oturuyor ve bir bacağını diğerinin üzerine atıyordu. Neden her zaman siyah giyindiğini merak ediyordum, gerçekten sevdiği başka bir renk yok muydu? Ya da giyiyordu da okulda olmadığı zamanlarda mıydı? Instagram hesabını karıştırmak istemiştim ama istekleri kabul etmeyecek kadar yoğun olmalıydı ya da beni istemiyordu, her şey bu kadar basitti. Belki de gerçekten o videoyu gördükten sonra benden iğrenmişti. İğrenmiş, yakınlaşacağımız anda kendini tamamen geri çekmişti.
Ya da her şeyi ben uyduruyordum işte.
Yalnızca kırmızı ve çok uzun süre sonra düzleştirerek tepeden topladığım saçlarıma ön kameramdan bir baktım, kaküllerimin düzgün olduğuna emin olduktan sonra bu soğukta fazla olduğunu bilsem de çoktan giydiğim için pişman olmanın fayda etmediği beyaz, pileli okul eteğini çekiştirerek düzelttim ve lacivert sweatshirtün kapüşonunu da yerinden oynattıktan sonra çantamı omzumdan sabitleyerek kalın tabanlı, beyaz botlarımın sert sesler çıkaracağı kadar özgüvenle yürümeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your eyes tell | taekook
Fanfictiontaehyung'un gözleri her şeyi anlatır, jeongguk ise hiçbir şey anlamaz.