14: Kim Taehyung'un oynaştığı kızlar.
●
Y O R U M
İ S T E R İ MTaehyung'un evinde yakalanma tehlikesi geçirdiğimiz günün sonrasında, haftasonumuzu birlikte geçirmiştik.
Taehyung eğlenceli biriydi, birlikte yalnızca uzanırken; puzzle yaparken, annemin yemek hazırlamasına yardım ederken ya da paten sürerken, o çok eğlenceliydi. Sürekli beni güldürecek şeyler söylemesinin yanı sıra, ondan hiç beklemeyeceğim yüz ifadeleri yaparak gülmekten yerlere yatmama sebep oluyor ve ben güldükçe daha da üstüme geliyordu. Düşündüğümden çok, hatta tamamiyle farklıydı; bunu söylemekten asla sıkılmayacaktım çünkü onu bambaşka biri gibi beklerken beni o kadar şaşırtmıştı ki bazı hareketlerini ağzım açık izliyordum. İki gün boyunca bizde kalmıştı, pazartesi günü ise belime sarılarak bana ufak bir öpücük vermiş ve okul öncesinde eve uğraması gerektiğini söylemişti.
Ve tam şu anda da, kantindeki masalardan birine kalçasını yaslamış, yanindaki kızın omzuna kolunu atmışken beni delirtiyordu.
Ondan hoşlanıyor muydum, bilmiyordum. Gerçekten ona karşı ne hissettiğimi tam olarak anlamlandıramıyordum çünkü ben kıskanç biri değildim, yani, o ne yaparsa yapsın bunu kıskanacak biri değildim, Tanrı aşkına ben daha önce kimseyi kıskanmamıştım bile, şimdi neden dizlerimin titrediğini ve dakikalardır bana bir şeyler anlatmaya çalışan Jackson'ı duyamadığımı bilmiyordum. Belki de o kızı kendimden daha güzel bulduğumdan bunu kıskanmıştım, uzun, ek olduğuna emin olduğum siyah ve iki yandan at kuyruğu yaptığı saçları çok havalıydı, beyaz okul eteğini giyiyordu ve üzerinde sıkı, kısa boğazlı bir tişört vardı. Beyaz çizmeleri dizinin üzerine dekti ve ben bugün biraz paspaldım işte. Gece boyunca Taehyung'la uzanmış ve birbirimize çocukluğumuzdan bir şeyler anlatmıştık. Mesela Taehyung ilk dövmesini yaptırdığında on bir yaşındaydı, bu bir çift bale ayakkabısıydı ve onu hiç görmediğimi sansam da bedeninin geri kalanına göre güçlü görünen kollarından birindeydi. Birçok dövmesi vardı, dövmelerinin hepsi çok anlamlı olmalıydı ancak yalnızca birkaçını öğrenebilmiştim.
Ve dolayısıyla yorgundum işte, göz altlarım koyu görünmesin diye uzun süren bir makyaj yapmış ve sonra, rengi solduğu için tekrardan boyadığım saçlarımın üst kısmını toplamıştım. Siyah ve bedenime tam oturan bir pantolon ve öylesine bir tişört giyiyordum, gerçekten bu kadar özensiz giyindiğim günler nadirdi.
Hafifçe ensemi kaşıyarak, gözlerini bir kez bile bana değdirmeyen Taehyung'tan çektiğim bakışlarımı Jackson'a yönelttim ve onu tam olarak anlayamadığım için derin bir nefes alarak hafifçe güldüm. "Yani, Jeongguk, beni anlıyor musun? Gerçekten ben haklıyım, kız beni çıldırtıyor, ne yapacağım anlamadım." Diye mırıldanıyor ve sinirle saçlarıyla oynuyordu. Sanırım sevgilisiyle arası bozulmuştu ve benden bir çözüm istiyordu ama sevgilisi zor biriydi, yani benim için bile zor, o yüzden ne diyeceğimi tam bilememiştim.
Ellerimi omuzlarına yaslayarak hafifçe sıktıktan sonra "Baksana," dedim. "Bence sal, cidden, çok istiyorsa bu sefer kendi yazar, jack, yani her şeyi senden bekleyemez. Zaten sürekli kıskançlık yapan kendisi."
"Evet, bak, şu an bile bir yerlerde oturmuş seni kıskandığına yemin edebilirim."
Sinirle mırıldandığı cümle hafifçe poposuna vurarak kıkırdamaya başlamama sebep olduğunda Jimin yanımıza vardığı gibi yanağıma bir öpücük bırakmış ve "Nabersiniz?" Demişti. Ellerimi hafifçe arkamdaki duvara yasladıktan sonra sürüyerek iki yanıma düşürdüm ve yan tarafımızdaki masaya bıraktığım bardağı alıp içindeki çikolatayı yudumlarken "Ben iyiyim ama," dedim. Jack benden önce davranmış, "Ama ben kötüyüm, kanka." Demişti. "Bu ilişki beni çıldırttı, psikolojimi bozdu hatta. Amına koydu psikolojimin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your eyes tell | taekook
Fanfictiontaehyung'un gözleri her şeyi anlatır, jeongguk ise hiçbir şey anlamaz.