2

9.1K 1.1K 512
                                    

2: Bukle saçlar; yumuşak kürkler ve uzun kıvrık kirpikler, Jeon Jeongguk.

Kaçar gibi çıktığım evin bahçesindeki çimleri eze eze yürürken arkamdan bir kez daha seslenen Hoseok'a aldırmadan hırsla burnumu çektim, üzerimdeki ceketin koluna dudaklarımdaki, bir şeylerin yapışıp durduğunu hissettiğim parlatıcımı silmiş ve sonra umursamazca yere tükürüp yürümeye devam etmiştim ki, sesini duyduğum araba hızlandı, gittiğim yolda durdu ve kapı açıldığında karşımda Jimin'i gördüm; eliyle yolcu koltuğunu pat patlamış ve içine girdiğim gibi sürmeye devam etmişti.

Kesinlikle rezil olmuştum. Partideki tüm o, Hoseok'un altına yatmak için uğraşsa da bir türlü beceremeyen kızlara; arkadaşlarıma, onun arkadaşlarına, suratıma baka baka sakızını patlatmaktan çekinmeyen Taehyung'a, beline sarıldığı o kıza ve tüm herkese rezil olmuştum.

Hissin ağırlığı artıp da üzerime çöktüğünde ceketime iyice sarındım, dizlerimi kendime çekerek ayaklarımı koltuğa yasladım ve Jimin'e "Eve gitmek istemiyorum." Dedim ağlar gibi. "Annemin beni böyle görmesini istemiyorum."

Jimin arabayı biraz daha hızlandırarak klimanın da derecesini yükseltirken "Halinde ne var, anlayamıyorum, jeongguk hepimiz seks yapıyoruz." Diye sıraladı. Bir anlığına direksiyonu bırakıp elini iki yana doğru açmış ve bir cevap vermem için yüzüme öylece bakmıştı ama "Bana orospu dediler," demiştim sayıklar gibi. "Orospu-Orospu dedi bana. Kendime bunu söylettim resmen, tanrım."

Ne dediğimi dinlemiyormuş gibi elini salladı, gaza yüklendi ve sonra, gerçekten asla varmamızı beklemediğim bir yerde arabayı durdurana dek asla konuşmadık. Bana, olanlardan etkilendiğim için kızmış görünüyordu ki sonra düşündüğümde haklıydı da. Ben bir orospu değildim, yalnızca hoşuma giden birine sakso çeken bir lise öğrencisiydim, sikeyim, çok tatlısın; daha sonra da izlemek istiyorum dediği için video çekmesine izin vermiştim ve hepsi buydu işte. Buydu.

Jimin arabadan inip de kapımı açtıktan sonra beni zorla indirdiğinde avcundaki anahtarı, karşımdaki bu görkemli yapının hemen önündeki valeye attı ve bedenimi kendine çekerken "Beleş yemek, sınırsız içecek, hoş müzik ve yakışıklı çocuklar." Diye sıraladı, yavaş yavaş konuşuyor, her adımımızda beni de yürütmek için belimi sıkıyordu. Gözlerim uzun süre etrafta gezindi ve tanrım, o cidden haklıydı. İçeriye girdiğimiz andan itibaren, harika bir yapı olduğunu düşündüğüm yer koskocaman bir salon gibiydi. Görkemli ışıklandırmaları, simsiyah, ışıltılı döşemeleri; yuvarlak ve devasa masaları olan, çok güzel bir yerdi. Merdivenlerin trabzanlarını süsleyen altın işlemeler dahi öyle özenliydi ki, oraya böyle bir ucube gibi giyinmişken gelmek ceketime sığınmak istememe sebep olmuştu ama Jimin umursamazca yırtık kotunun içindeki bacaklarını hareket ettiriyor ve benden çok saha rahat davranıyordu.

Bukle saçlar; yumuşak kürkler, uzun kıvrık kirpikler ve jöleli saçlar, parlak ayakkabılar, kaliteli parfüm kokularının arasında yürüyüp giderken Jimin birden durdu, elimi tuttu ve müziğin değiştiğini o an fark ettim. Beni kendine doğru çekerek belimi tuttu, düşük moralimi yükseltmek ister gibi ayaklarını hızla hareket ettirerek dans etmeye başlayınca bükülmüş dudaklarım usulca kıvrılmış ve sonra ufak bir kıkırtıyı oradan kaçırıvermiştim. Her şeye rağmen ona uydum, nerede olduğumuzu umursamadan kısa bir dans için bedenimi hareket ettirdim ve kıkırtılarımın arasından elini bırakıp da bilmediğim bir yöne doğru yürümeye başladığımda jimin "İyi akşamlar.." diyerek hemen önündeki masadan bir sandalye çekti ve oturmam için gözleriyle işaret etti.

Masadakilere kısaca göz gezdirerek benim için çektiği sandalyeye yavaşça oturduğumda, orta yaşlardaki iki çiftin de gülümseyerek baktığını görmüştüm ki, beyaz tenli; yuvarlak ve kalın dudaklara sahip kadın yumuşak saçlarını yavaşça omzundan geriye doğru ittirdi ve "Merhaba," dedi. "Oğlum, arkadaşını bizimle tanıştırmandan çok mutluluk duyarız."

your eyes tell | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin