Tacın üzerindeki taze kan, bir bir pembe saçlarının üzerine damlıyor ve onları kırmızıya boyuyordu.
- tamamlandı -
Bu fice oy vermek zorunda değilsiniz keyfiniz isterse yorum yapabilirsiniz
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
- ♔ -
"Prensler, neredeler?"
Younghoon ve Juyeon'un kahvaltı için salona girdiklerinde haklı olarak yönelttikleri soruya Changmin cevap vermişti oturmaları için sandalyelerini çekerken.
"Efser Krallığında canlarının tehlike altında olduğu bir gün daha geçiremeyeceklerini söyleyerek gittiler."
Prensler yerlerine geçerken konuşmaya devam etti.
"Prens Hyunjoon ve Prens Youngjae babaları tarafından çağrıldı."
Cümlesinin ardından kendisine bakan prens Juyeon'a döndü.
"Bugün Ma Kralı sizin de dönmeniz için bir elçi gönderdi."
Younghoon önündeki çatalı eline alırken konuştu alayla.
"Babam beni ölüme terk etti herhalde. Chanhee'ye yaranacak diye..."
Changmin manidar bir gülüş sunarken oldukça sinirli olan dostunun gelmesi için bekledi sessizce. Dün gece tüm muhafızlar sarayın çevresinde ve prenslerin odalarının başında nöbet tutmuş bir başka alayda krallığın her yerinde oku atan kişiyi aramak için görevlendirilmişti.
"Muhafız Ji Changmin!"
Hizmetlinin kendisine seslenişiyle bakışlarını prenslerin üzerinden çekip hizmetliye çevirmişti Changmin.
Hizmetli adam eliyle Changmin'i çağırmıştı. Anlaşılan prenslerin yanında vermemesi gereken bir haberi verecekti.
Prenslerin yanından hızla ayrılırken hizmetli adamın yanıan geldiğinde adam eline bir mektup sıkıştırarak konuşmuştu hızla.
"Kralın üvey annesi... Bayan Choi'den..."
- ♔ -
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
