5- The Night We Met
"Beni tanıştığımız geceye götür, ne yapmam gerektiğini bilmiyorum."
Lily, Destiny ile Hogsmeade'den dönüş yoluna girerken elindeki elbise çantasını tuttu. "Cidden, Potter ile beni götürdüğüne inanamıyorum."
Kız sırıttı. "Zorundaydım." Slughorn'a gidip biraz yalvarması gerekmişti, Sacris ailesi Slug koleksiyonunda önemli bir yere sahip olduğu için de profesör son bir şans daha vermeyi kabullenmişti.
Lily ise el mecbur kabul etmek zorunda kalmıştı. Sümsükle giderim daha iyi dediği partiye Potter ile gidiyordu. Bunu duyan James tüm gece titreme nöbetleri geçirmiş, mutluluktan Sirius'un saçlarını yemeye kalkışmıştı. Peter'ı havaya atıp zıplatmış, Remus'un üstüne çıkmıştı ve nihayetinde sağlam bir lanet yiyerek gece uykusuna dalmıştı.
Destiny için işler yolunda gidiyordu, kadere biraz daha yol açmıştı ve istenilen seviyeye gelmek için heyecanla bekliyordu. Umarım James yarın gece işleri mahvetmez diye düşündü içinden.
Arkadaşlarıyla önlerinden yürüyen Regulus'u görünce gülümsedi. Onu görmek bile gülümsemesine yol açtığına göre işler fenaydı. Lily bu bakışı fark etmiş, Destiny'e dönmüştü. "Gidip konuşsana."
"Ne diyeceğim?" dedi endişeyle. Kızıl cadı omuz silkti. "Merhaba güzel bir başlangıçtır."
Lily'e gülümseyip koşar adımlarla Regulus'a yetişti. "Merhaba."
Regulus onu görünce ışıltılı bir gülümseme oluştu dudaklarında. "Merhaba." Barty sırıtarak "Merhaba Bayan Black." dediğinde iki arkadaşın bakışları ona döndü. Regulus arkadaşını öldürecek gibi bakıyordu, Destiny ise doğru duyup duymadığını merak ediyordu. "Ne?"
"Şey- Yani-" Barty sustu cevap bulamayıp. Regulus eliyle burun kemerini tutup iç çekti. "Barty'e aldırma sen, o hep böyle."
Destiny omuz silkti. "Hazır mısın?" diye sordu Regulus'a dönerek. Oğlan Destiny'nin kendisine bakarken gözlerinin ışıldadığına yemin edebilirdi, belki de bu görmek istediği şey olduğu için öyle görüyordu. Sirius'a bakarken nasıl oluyorsa kendisine bakarken de öyle olsun istiyordu koyu mavi gözler.
"Elbette. Yalnızca kravatımın rengi kaldı. Elbisen ne renk?" Kız sırıttı. "Bordo." Regulus'un yüzü buruşmuştu. "Iyh, bordo takmam."
"Reg!" Oğlan omuz silkti. "Siyaha kaldınız Bayan Sacris, bordo Slytherin'i bozar." Destiny kusar gibi yaptıktan sonra gülümsedi. "Neyse, renkler önemli değil."
Barty kızın arkasından imalı hareketler yapınca Regulus'un gözleri öfkeyle karardı ancak en yakın arkadaşı sırıtıyordu. "Sonra görüşelim mi Destiny? Biraz işim var da."
"Ne işi?" diye sordu kız dayanamayıp.
"En yakın arkadaş katili olacağım." Yüzünde sinirli bir gülücük vardı. Destiny gülümsedi. "Sana kolay gelsin." Ve arkasını dönüp gitti. Bu rahat tavrına şaşıran Rabastan "Yuh, kız tam bir Slytherin." dedi. "Niye Gryffindor'a düşmüş ki?"
Ertesi akşama kadar sadece Gryffindorlu arkadaşlarıyla takılan Destiny, James'in milyonuncu kez titreyerek ona sarılmasına izin veriyordu. "Teşekkür ederim Des, zambağıma aşık olmasam sana aşık olurdum."
"James, ilgi gösterinden kusacağım artık." Ancak onun da kolları arkadaşına dolalıydı. "Anladım partiye Lils ile gidiyorsun ve bu muazzam."
"Sen dünyanın en mükemmel insanı falansın Destiny."
"Merlin, aldatıldım!" Sirius aralarına daldı. "Hem ona sarılıyorsun hem de dünyanın en mükemmel insanı diyorsun. Neyim yetmedi Jamie ha? Niye o niye ben değil?" Destiny gülerek kolundan birini Sirius'a doladı. "Gel buraya drama kraliçesi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐊𝐔𝐑𝐓𝐀𝐑𝐌𝐀 𝐆𝐎𝐑𝐄𝐕𝐈「ʀᴇɢᴜʟᴜs ʙʟᴀᴄᴋ」
Fanfiction𓆩*𓆪 𝐊𝐔𝐑𝐓𝐀𝐑𝐌𝐀 𝐆𝐎𝐑𝐄𝐕𝐈 𓆩*𓆪 Ailesinden bir üyenin yaptığı hata Voldemort'un kazanmasına yol açtığından aile, küçük kızlarını 1970 yılına bırakıp gitmek zorunda kalmıştır. Küçük omuzlarına yüklenen sorumlulukla dünyayı kurtarmaya çalışa...