16 - Harry Potter

2.4K 226 42
                                    

16 - Harry Potter

"Ne olursa olsun hain, haindir."

Kalbinizin sizi götürdüğü yerler vardır. Dayanamazsınız, ne olursa olsun oraya gidersiniz. Kimisi için bu yerde akıl danışılacak biri bulunur, kimsinin huzur bulduğu bir yer olur, kimisi de aşık olduğu kişiye döner.

Destiny de böyle bir yere sahipti. Regulus'un yanı hariç elbette. Ama bu yere gitmek için biraz uğraşması gerekiyordu. Ufak bir büyüyle zamanı değiştirip İngiltere'nin Godric's Hollow köyüne gitmesi gerekiyordu.

Ve yine buradaydı işte. Kalbinin onu getirdiği yerdeydi. Kapıyı çalıp açılmasını beklerken içeriden gelen sesleri duyabiliyordu ve bu onu gülümsetmişti. "James yeter!" Kapı açılıp kızıl saçlar gözüktüğünde Destiny gülümsedi. "Des? Bu ne sürpriz böyle." Ginny Potter kenara çekilip onu içeri aldı.

"Habersiz geldiğim için özür dilerim Gin, sadece-"

"Harry ile konuşmak istedin değil mi?" Destiny başıyla onayladı, Ginny her zaman onun ne istediğini bilirdi. "Odasında çalışıyor, seni gördüğüne sevinecektir." 

Yedi yaşındaki James hevesle Destiny'nin yanına geldi. "Des, ne haber?" Küçük hınzır kendinden büyük bu genç kadınla flört etmeyi severdi. "İyiyim yakışıklı, sen nasılsın?" Saçlarını karıştırınca James homurdandı, saçıyla oynanmasını hiç sevmezdi.

Bu oğlan ile James Potter arasındaki benzerliği görmemek mümkün değildi. İkisi de dağınık saçlara sahipti -Harry'ye miras kalmış genlerden geçmişti James Sirius'a- ve espriliydi. İşleri ciddiye almadan yalnızca gülmeyi severlerdi. 

"Des, ne zamana gideceksin?" James elini kızın beline doladı, bunu babasını annesine yaparken izlemişti. "Her zamanki gibi Jamie bebeğim, büyükbabanı görmem lazım."

"Ona da Jamie bebeğim diyor musun?" Destiny gülümsedi. "Demiyorum." James'in yüzü aydınlandı ve Destiny'nin beline sımsıkı sardı kollarını. Destiny söylediği yalanın onu bu denli mutlu etmesine sevinmişti.

"Şimdi Destiny'i rahat bırak James, babanla konuşması gerkenler var." James istemeye istemeye güzel cadıyı bıraktı ve Destiny tanıdık çalışma odasının kapısını açtı tıklatarak. Harry Potter çalışma masasından başını kaldırıp gelene baktığında güzeller güzeli Destiny Sacris'in geldiğini görüp önündeki dosyayı kapattı. "Destiny?"

"Selam Harry." Gülümseyip kapıyı kapattı arkasından ve Harry'nin karşısına oturdu. Adam her zamanki gibi yeşil çaylarını vermişti asasıyla. "Nasılsın?"

"İyiyim, Seherbazlık işleri. Sen nasılsın, haberler sende." 

"Seni görebildiğime göre James ve Lily'nin ilişkileri oluşacak demektir. Ve çocuklar da burada, o zaman Voldemort'u yendin değil mi?"

Harry'nin yüzü gölgelendi. "Tam sayılmaz." Destiny kaşlarını çattı. "Ne demek tam sayılmaz?"

"Son bir hortkuluğu kaldı ve nerede olduğunu bir türlü bulamıyoruz." Destiny korkuyla aslında cevabını bildiği soruyu sordu. "Hangisi?"

"Madalyon."

Regulus Black'in aldığı madalyon. Daha doğrusu almadığı.

"Ama- Nasıl? Dumbledore ile mağaraya gittin ve sonra?"

Harry o talihsiz günün anısıyla başını iki yana salladı. "Hortkuluk orada değildi. Hiçbir şey yoktu, yalnızca bir şaşırtmacaydı."

"Anlamıyorum." diye mırıldandı Destiny. Aklı almıyordu, Kreacher ile Voldemort madalyonu oraya koymu- TABİİ YA! Kreacher oraya hiç gitmemişti. Voldemort başka bir ev cini bulmakla uğraşmayıp farklı bir yere koymuş olmalıydı hortkuluğu. "Peki, şimdi durumlar nasıl?"

𝐊𝐔𝐑𝐓𝐀𝐑𝐌𝐀 𝐆𝐎𝐑𝐄𝐕𝐈「ʀᴇɢᴜʟᴜs ʙʟᴀᴄᴋ」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin