12- Fear
"Biliyorum ve bu beni korkutmuyor, çünkü sen korku değilsin."
1979
Islak mağaraya girince içi kalktı güzel cadının. Buraya girebilmek için kocaman bir denizi aşması gerekmişti ama buradaydı işte. Etrafa bakındı, içeri nasıl gireceği hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Sonunda ıslak bir şekilde parlayan duvara yaklaştı. Elini uzatıp dokunduğunda kırmızı bir sıvı bulaştı. Yüzü ekşidi tekrar, kan mı akıtması gerekiyordu içeri girebilmek için?
Bir taşla elini kesip bastırdığında duvarla birleşen kanı sayesinde kapı açıldı ve içerisi gözüktü. Destiny içeri adımını attı ancak hemen geri çekildi. Oradaydı işte. Bir ev cininin elini tutuyordu ve suyun ortasındaki adada duran kaseye bakıyordu. Kendine sağlam bir hayalbozan büyüsü yapıp görünmezliğinden tamamen emin olduktan sonra içeri girdi.
Regulus eğilip ev cini Kreacher'a "Bana suyu içireceksin." dedi. Destiny'nin yüreği burkuldu. İşkence sıvısının ne olduğunu bilirdi ve sonunun ne olacağını da. "Ama efendi Regulus su-"
"Ne olduğunu biliyorum Kreacher." Destiny biraz daha yaklaştı ona. Suya yaklaştıkça içinde hareketlenen bedenleri görebiliyordu ve iğrençti. Yüz ekşitip uzaklaştı. "Ama yapmak zorundasın anladın mı? Bak, içi tamamen boşalınca şunu koyacaksın." Elindeki madalyonu gösterdi. "Ve diğer madalyonu alıp eve götür, yok edene kadar da pes etme. Tamam mı?"
"Efendi Regulus, efendim-"
"Kreacher bu bir emirdir. Bana bu suyu bitirene içirmeni ve madalyonları değiştirip eve dönmeni emrediyorum. Beni bırakacaksın." Destiny gözlerini yumdu. Kreacher emre karşı gelemezdi. Elleri titreyerek suyun içindeki kabuğu alıp su doldurdu ve Regulus'un ağzından döktü.
Bundan sonrası daha kötüydü. Destiny belki de Regulus'tan daha fazla acı çekiyordu. Onun çığlıkları, "Lütfen, yapma." deyişleri, Kreacher'a yalvarışları ile her şey bir kabus gibiydi. Saçlarını tek tek yolmak üzereydi Destiny. Oğlanın yerinde kendisi olmak istedi o an. Regulus acı çekmesin, gerekiyorsa kendisi çeksin istedi.
Bitene kadar Kreacher ve Regulus ayrı yönden inledi. Zavallı ev cini sahibinin yaşadığı ızdıraptan daha çok ızdırap çekiyordu. Destiny ise olduğu yerde kendini belli etmemek için dişlerini sıkıp duruyordu. Yutkundukça gözleri yaşarıyor ve bir yaş akıyordu. Göğüs kafesinden çıkan her nefes ona acı çektirmek adına çıkıyormuş gibiydi. Kalbindeki her bir parça akciğerlerine batıyor ve aldığı her nefesi zorluyordu.
"Lütfen, dur artık, dur, Sirius..." Destiny dudaklarından kaçacak hıçkırığı son anda engelledi. Regulus'un son sözlerinden birisi Sirius'tu. Ağabeyini anıyordu, yanında onu istiyordu. Hep onu kollayan ağabeyi şimdi de onu kollasın istiyordu.
Kreacher gittikten bir süre sonra daha Regulus kıvranmaya devam etti. Destiny dayanamayıp kendini yanına cisimledi ve eğildi yanına. Elini uzatıp omzunu kavradı. "Şşşt, sorun yok." dedi sakince. "İyi olacaksın Regulus."
"Sen de kimsin? Anne?" Destiny dudakları titreyerek göz yaşlarını akıttı. "Seninle gurur duyuyorum bebeğim. Sen her şeyin başlangıcısın, ışığısın."
"Si- Sirius..." Ona o denli muhtaçtı ki Sirius sanmıştı kız sesini. Destiny elini çekti ve yutkundu güçlükle. Kalbi ölmek istiyordu, onunla birlikte o denize atlamak istiyordu ancak 1978'de onu bekleyen bir Regulus vardı. Ona dönmeliydi ve bu kaderi yaşamasına engel olmalıydı.
Regulus Black'i bu acıdan kurtaracaktı. Gerekirse işkence sıvısını kendi içerdi ancak Regulus'u böyle yalnız ve savunmasız bırakmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐊𝐔𝐑𝐓𝐀𝐑𝐌𝐀 𝐆𝐎𝐑𝐄𝐕𝐈「ʀᴇɢᴜʟᴜs ʙʟᴀᴄᴋ」
أدب الهواة𓆩*𓆪 𝐊𝐔𝐑𝐓𝐀𝐑𝐌𝐀 𝐆𝐎𝐑𝐄𝐕𝐈 𓆩*𓆪 Ailesinden bir üyenin yaptığı hata Voldemort'un kazanmasına yol açtığından aile, küçük kızlarını 1970 yılına bırakıp gitmek zorunda kalmıştır. Küçük omuzlarına yüklenen sorumlulukla dünyayı kurtarmaya çalışa...