Aylar geçti ve yeni evliler, rahat, sevgi dolu bir düzen içerisine girdiler. Karin ile cehennem azabı yaşamış olan Sasuke, doğru kişiyle yapıldığında evliliğin ne kadar huzur verici bir şey olduğuna hayret ediyordu. Sakura, hayatına tam bir mutluluk getirmişti. Onun kitap okumasını, saçını yıkamasını, hizmetçiye talimatlar vermesini izlemeye bayılıyordu. Sürekli ona dokunabilmek için bahaneler üretiyordu. Kimi zaman görünmez bir toz lekesini işaret edip elbisesini siliyordu. Kimi zaman yerinden çıkmış saçlarını düzeltiyordu.
Sakura bu duruma hiç itiraz etmiyordu. Bazen, meşgul olduğu zamanlar, elini tıpışlayıp uzaklaştırıyordu ama çoğunlukla sadece gülümseyerek karşılık veriyor, bazen de başını - sadece bir dokunuş mesafesi kadar - eğip, yanağını onun avuçlarına bırakıyordu.
Ancak bazen, Sakura, Sasuke'nin kendine bakmadığını fark ettiği zamanlarda, özlemle Sasuke'ye bakıyordu. Sakura bakışlarını hep kaçırıyordu ve bunu öylesine hızlı yapıyordu ki, çoğu kez Sasuke bu anın gerçekleştiğinden emin olamıyordu. Geceleri gözlerini kapadığında, onunkileri görüyordu. Ve gözlerinde gördüğü mutsuzluk Sasuke'nin yüreğini burkuyordu.
Sasuke Sakura'nın ne istediğini biliyordu. Kolay olmalıydı. İki basit sözcük. Söylese ne olurdu? Yürekten olmasa bile, sadece Sakura'yı mutlu görmek için söylemeye değmez miydi?
Bazı zamanlar söylemeye çalışıyordu, ağzında sözleri şekillendirmeyi deniyordu ve her seferinde boğulacakmış duygusuna kapılıyor sanki boğazı sıkılıp nefesi kesilirmiş gibi hissediyordu.
Komik olan - onu sevebileceğini düşünmesiydi. Ona bir şey olsa kendini bütünüyle yoksun kalmış hissedeceğini biliyordu. Sonra yine, hâlâ Karin'i sevdiğini düşünüyordu. Sakura ile ilgili her şeyi çok seviyordu. Bütün bunlar onu sevmekle aynı şey miydi?
Ve eğer seviyorsa, bunu nasıl bilecekti? Bu kez emin olmak istiyordu. Bir tür bilimsel bir kanıt istiyordu. Bundan önce bir kez inanarak sevmişti, arzu ile tutku karışımı o baş döndürücü duygunun aşk olması gerektiğine inanarak sevmişti. Başka ne olabilirdi ki?
Şimdi daha yaşlıydı. Daha olgundu. Bu iyi bir şeydi, kötü olan insanlara olan güveninin azalmasıydı.
Çoğu zaman bu kaygıları başından atabiliyordu. O bir erkekti ve erkekler genelde böyle yapardı. Kadınlar istedikleri her şeyi tartışabilir ve kafalarında evirip çevirebilirlerdi. Sasuke ise bir konu üzerinde bir ya da iki kez düşünüp kafa yorduktan sonra onunla işini bitirirdi.
İşte bu yüzden, bu problemle baş edemiyor gibi görünmesi canını daha da çok sıkıyordu. Güzel bir hayatı vardı. Mutluydu. Neşeliydi. Değerli düşüncelerini ve enerjisini kendi kalbinin durumu üzerine kafa yorarak harcamamalıydı. Bu konuda düşünmek zorunda kalmadan elindeki nimetlerin tadını çıkarabilmeliydi.
İşte tam bunu yapıyordu - bütün bunları niçin düşünmek istemediği konusunda yoğunlaşıyordu - ki o anda çalışma odasının kapısı çalındı.
"Gir!"
Kapı aralığından Sakura'nın kafası göründü. "Rahatsız ediyor muyum?" "Hayır, tabii ki etmiyorsun. Gelsene."
Sakura kapıyı tamamen açtı ve odaya girdi. Sasuke, Sakura'nın görüntüsüne gülmemek için kendini zor tuttu. Son zamanlarda karnı her yere gövdesinden beş saniye önce giriyordu. Sakura onun sırıttığını görünce başını eğip acı içinde kendisine baktı. "Kocaman oldum, değil mi?"
"Öyle oldun."
Sakura iç geçirdi. "Duygularımı incitmemek için, yalan da olsa o kadar büyük olmadığımı söyleyebilirdin. Benim durumumdaki kadınlar çok kırılgan olurlar biliyorsun." Sakura Sasuke'nin masasının yanındaki koltuğa yöneldi. Kollarını kolluklara yerleştirdikten sonra koltuğa oturmaya çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌸LADY🌸 |SAKURA HARUNO|
Teen Fiction- Kendi kurgum değil - Sakura ana karakter. - Kitabın Naruto serisi ile alakası yoktur. - Wattpad sakın sileyim deme....