Sasuke karısının alnına yumuşak bir öpücük kondurdu. "Benim yokluğumda her şeyin yolunda gideceğinden emin misin?"
Sakura yutkundu ve başını salladı, dökmemeye yemin ettiği yaşlarını gözlerini kırpıştırarak gizlemeye çalışıyordu. Gökyüzü hâlâ karanlıktı ama Sasuke Londra'ya gitmek için erkenden yola çıkmak istiyordu. Sakura yatağın içinde oturmuş, ellerini karnının üstüne yerleştirmiş, onun giyinmesini izliyordu. "Uşağına şimdi inme inecek," dedi Sakura, Sasuke alaya almaya çalışarak. "Kendi başına giyinmeyi bilmediğini zannedecek."
Sadece ayağına pantolonunu geçirmiş olan Sasuke, Sakura'nın yanına doğru yürüdü ve yatağın kenarına tünedi. "Gitmeme üzülmediğinden emin misin?"
"Elbette üzülüyorum. Burada olmanı tercih ederdim." Sakura'nın suratına ağlamaklı bir gülümseme yayıldı. "Ama bana bir şey olmaz. Merak etme, hatta belki de sen burada yokken çok daha fazla iş yapabilirim çünkü etrafta dikkatimi dağıtacak biri olmayacak."
"Demek ben dikkatini dağıtıyorum."
"Çok. Yine de," -mahcup bir şekilde gülümsedi - "Son zamanlarda pek dikkatimi dağıtmıyordun gerçi."
"Hımm. Acı ama gerçek, maalesef her zaman benim dikkatimi dağıtan birisi var." Sasuke, Sakura'nın çenesini parmakları arasına aldı eğildi ve şefkatle dudaklarından öptü. "Seni her görüşümde," diye mırıldandı.
"Her seferinde mi?" diye sordu şüpheyle. Sasuke ciddiyetle başını salladı.
"Ama ben bir şiskoya benziyorum."
"Hı hı." Dudakları hâlâ Sakura'nın dudaklarındaydı. "Ama çok çekici bir şişko."
"Seni alçak!" dedi ve şakayla Sasuke'nin omzunu yumrukladı.
Sasuke şeytanca gülümsedi. "Öyle görünüyor ki, bu Londra seyahati benim sağlığım için yararlı olacak. Ya da en azından vücudum için."
Sakura yüzünü buruşturdu ve dilini çıkardı.
Sasuke yerinden kalkıp oradan uzaklaşmadan Sakura'yı gıdakladı. "Bakıyorum da anne olmak sana olgunluk getirmemiş."
Sakura elindeki yastığı Sasuke'ye doğru fırlattı.
Sasuke geri döndü ve boylu boyunca Sakura'nın yanına yatağa uzandı. "Belki de ben burada kalmalıyım, tabii dizginlerini elimde tutmak koşuluyla."
"Belki de kalmalısın." Sasuke onu tekrar öptü.
"Sana," diye mırıldandı, dudakları Sakura'nın yumuşak düzlüklerinde dolaşırken, "Seninle evli olduğum için ne kadar mutlu olduğumu söylemiş miydim?"
"Hayır, bugün söylemedin."
"Henüz vakit erken. Bu savsaklamamı bağışlayacağını düşünüyorum." Sakura'nın kulak memesini dişlerinin arasına aldı. "Dün söylediğimden kesinlikle eminim."
Önceki gün de, diye düşündü Sakura, mutlulukla. Hatta daha önceki gün de ama ona hiç onu sevdiğini söylememişti. Niçin her zaman, "Seninle olmayı seviyorum" ve "Her şeyi seninle birlikte yapmayı seviyorum" diyordu da, hiç "Seni seviyorum" demiyordu. "Seninle olduğum için çok mutluyum" deme noktasına bile gelemiyordu. "Seninle evli olduğum için çok mutluyum" demek, belli ki çok daha güvenliydi.
Sasuke, Sakura'nın gözündeki o hüzünlü bakışı yakaladı. "Bir sorun mu var, tatlım?"
"Hayır, hayır," diye yalan söyledi. "Bir şey yok. Ben sadece... ben sadece seni özleyeceğim, hepsi bu."
"Ben de seni özleyeceğim." Sasuke onu son bir kez daha öptü ve gömleğini üstüne çekmek için ayağa kalktı. Sakura, onun odanın içinde dolanmasını izledi. Elleri, örtülerin altında kilitli duruyordu. Önce o bir şey söylemediği sürece Sasuke de bir şey söylemezdi. Niçin söylesin ki? Belli ki şu an içinde oldukları durumdan son derece memnundu. Bu konunun konuşulması için kendisinin bir şeyler yapması gerekecekti ama çok korkuyordu - Sasuke'nin onu kollarına çekip, "Tek beklediğim beni sevdiğini tekrar söylemendi," dememesinden öylesine korkuyordu ki. En çok da, onun huzursuzca yutkunduktan sonra söze, "Seni ne kadar çok beğendiğimi biliyorsun Sakura..." diye başlayarak olumsuz bir şekilde devam etmesinden korkuyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌸LADY🌸 |SAKURA HARUNO|
Teen Fiction- Kendi kurgum değil - Sakura ana karakter. - Kitabın Naruto serisi ile alakası yoktur. - Wattpad sakın sileyim deme....