YS'ye ve Şerefsiz II ye bölüm beklenirken, buraya bölüm atmam şoku YSJEJSHSKJWJSKKSJSKSJKSKW
***"Kızlar hoş geldiniz," diyen ve kapıyı açar açmaz gülerek bize bakan Rüzgar'a, ben hoş bulduk diye karşılık verecekken Yudum konuştu. "Hoşt bulduk." Dedi ve sırıttı sonra da Rüzgar'ın yanından saçlarını savurarak geçip gitti. Biz ise arkasından garip garip bakmıştık ve sonra Aylin ile bakışmıştım. O ise ellerini iki yana açarak tepki vermişti, ardından da içeriye girmiştik. Geçen hafta kalamadığımız için bugün kalacaktık yatıya. Aylin'in ailesiyle benim ailem, bizim Yudum da kalacağımızı sanıyordu. Yudum'un ailesi de yurt dışı gezisinde olduğu için herhangi bir sorunumuz yoktu.
"Kızlar sizin için sorun olmazsa bir davetsiz misafirimiz var." Dedi Rüzgar. Biz de içeriye girer girmez o davetsiz misafiri fark etmiştik. Çınar, Ege ve o davetsiz misafir koltukta oturuyordu ve bize bakıyorlardı. Rüzgar'a karşılık Ege konuştu.
"Benim için sorun var, siktirsin gitsin." Dedi. Davetsiz misafir de ona yönelik konuştu. "Ay haspam, sanki babasının evi!" Diye tepki verdi. Ege de garip bir şekilde ona bakarak cevap verdi. Ama bakışları adeta yazık özürlü galiba der gibiydi. "Aslında öyle." Davetsiz misafir yine cevap verdi. Adeta sözlü savaş başlatmışlardı. Biz de onları izleyeceğiz diye ayakta kalmıştık. "Seninle daha fazla tartışıp beynimi yormayacağım." Dedi.
"Beynini yorman için önce beynin olması gerekiyor." Diye cevap verdi Ege. Davetsiz misafir yine cevap verecek iken Rüzgar araya girdi.
"Her neyse! Kızlar, bu Leonardo. Dayım aracılığı ile kuzenim olur kendisi, maalesef. Ama siz ona kısaca orospu çocuğu diyebilirsiniz." Diyerek onu bize tanıttı.
(Davetsiz misafirimiz multimedia da.)
"Anneme laf etme lan capullo."
"Merak etme kuzen, orospu çocuğu olman için annenin para karşılığında birileriyle yatmış olması gerekmiyor." Diyerek araya girdi Çınar. Ardından Yudum konuştu.
"Madem öyle, orospu çocukluğu sizde genetik olsa gerek?" Dedi kollarını kavuşturarak. İstem dışı gelen, bastıramadığım kahkahamı salıverdim.
"Kızım sen niye bana laf sokup duruyorsun ya?!" Dedi Rüzgar. Ve Yudum ağzını daha da bozdu. Fakat ben kahkahamı hâlâ durdurabilmiş değildim.
"Sana ne lan, yarram?" Bunun üzerine kahkaham artmış bu yüzden nefes alamamaya başlamıştım. Nefes alamadığım için ayakta da duramamış ve hemen en yakın koltuğa oturmuştum. En sonunda nefes almaya başlayınca da rahatlamıştım. İkizlerin Yudum'a kötü kötü bakması üzerine Çınar cevap verdi Yudum'a.
"Yok estağfurullah, o konuda senin eline su dökemeyiz." Diyerek thug life yapan Çınar, beni tekrar kahkahaya gömdü. Normalde bu denli küfür edilmesine, yani kısacası bokunun çıkarılmasına kızardım ama, şu an gülmekten alamıyordum kendimi. En sonunda zar zor konuştum.
"Ta-tamam yeter." Dedim. Ama kahkahamı durduramıyordum. Çınar'ın göt edişinin üzerine Yudum, sadece kötü kötü bakıyordu ona. Bir süre sonra, hepimiz sakinleşmiş ve koltuklara oturmuştuk. Sonra da Çınar bizi Leo'ya tanıtmıştı.
"Ee Leonardo, sen nerede oturuyorsun?" Diye sordu Aylin.
"Leonardo deme kendimi yaşlı hissediyorum, kısaca Leo de. Ben normalde ailem ile birlikte İspanya da yaşıyorum, ama okuldan iki hafta uzaklaştırma aldığım için evde boş boş oturmak yerine buraya geleyim dedim." Diye açıkladı Leo. İkizler de yarı Ispanyol idi zaten. Anneleri Ispanyol iken babaları Türk idi. "Neden uzaklaştırma aldın?" Dedim ben de.
"Yavşadığı kız ile öpüşürken yakaladığı çocuğu dövdüğü için." Diye Çınar açıkladı. Ardından Rüzgar devam etti. "Daha önemlisi çocuğun üzerine kolanya boşalttıktan sonra çakmak ile yakmaya çalıştığı için." Bunu söyledikten sonra ikizler ve Ege gülmeye başlamıştı. Biz kızların ise gözleri yuvalarından çıkmıştı fakat biz de gülmüştük. "Kolanyayı nereden buldun?" Dedim gülerek. "Çantamda taşıyorum." Diyerek omuzlarını silkti Leo.
"Siz bunun Adının Leonardo olduğuna ve Ispanya da yaşadığına bakmayın, kır düğününde mangal yapan enişte potansiyeline sahip bu." Dedi Çınar.
"Her neyse, sıkıldım. Ve açıkçası Leo'nun nasıl biri olduğu sikimde değil, birşeyler yapalım." Diye yükseldi Yudum. "Gelmeden önce ne içirdiniz siz buna, vallahi bozmuş bu kendini. Ben bunun bu halini gördükçe ona Yudum değil, Beyti dayı diyesim geliyor ya!" Diye yakındı Rüzgar. "Yudum, içindeki Recep İvedik'i öldür ve kibar bir insancık ol." Dedim Yudum'a. O da gözlerini devirip onayladı beni. "Tamam be."
"Hadi önce biraz pes atalım madem. Ortam ısınsın, sonra diğer oyunlara geçeriz." Dedi Yudum. Ben ve Aylin Pes oynamayı bilmiyorduk, bu yüzden sadece Yudum, ikizler, Ege ve Leo oynayacaktı.
"Eh madem öyle, aşağıdaki oyun odasına inelim. Orada başka şeyler de oynarız." Dedi Ege.
***
"Oha!" Oyun odasına girer girmez, Yudum'un verdiği tepki bu olmuştu. Ama cidden fazla iyiydi bu oda. Konsol oyunları için, dev ekran televizyonları vardı. Onun dışında; langırt, blardo masası, masa hokeyi, masa tenisi vardı. Duvarlar tuğla desenliydi ve bazı yerlerde graffitiler vardı. Bir duvarda raflar vardı ve rafta bazı masa oyunları vardı. Bir köşede ise masanın üzerinde taşları dizili bir satranç takımı vardı. Son model ses sistemi gözden kaçmıyordu tabii ki.
"Ege, siz bu kadar zengin miydiniz ya?" Dedim ağzımı kapatamadan.
"Bunun yanındaki odada film odamız da var. Hatta onun da yanındaki odada küçük bir kütüphane var." Diye açıklama yapmıştı. Amacının hava atmak olmadığı belliydi. Ege, maddi yönden sahip oldukları ile hava atan biri değildi. Egosu bu yönde değildi yani.
Dudaklarımı büzdüm en sonunda. Sonra da şaka maksatlı konuştum. "Ege, yiğidim al beni." Dedim ve gülmeye başladım. O da güldü. Ben de gülerken onu izledim. Ne hikmetse o da bana bakıyordu o sırada.
***
Diğerleri pes atarken, ben de Aylin ile langırt da kapışmıştım. Tabii ki de ben kazanmıştım. Sürekli fırfır yapardım ama şansım sayesinde genellikle ben kazanırdım.
Diğerlerinin birkaç el pes atmasının ardından, Çınar ile Aylin masa hokeyine gitmiş, Rüzgar ile Yudum ise langırta geçmişti. Ben, Ege ve Leo ise bilardo oynamaya başlamıştık. Daha doğrusu ben izliyordum onlar da oynuyordu. Çünkü ben oynamayı bilmiyordum. Yani aslında biliyordum, ama telefondan oynadığım kadarıyla. Gerçeğinde yapamayacağımı düşündüğüm için izlemeyi tercih etmiştim. Hatta şu an bir oyunu bitirmişlerdi. Leo kazanmıştı.
"Dasha, bence en azından oyunu açabilirsin. Benim yerime sen açsana, belki şansım açılır." Dedi Ege.
"Yardım edersen olabilir." Dedim ben de, özgüvensiz bir şekilde. "Gel," diyerek beni yanına çağırdı. Yanına gidince de arkama geçmiş, kollarını belimin etrafından geçirerek masaya uzattı. Sonra da istekayı eline alarak pozisyon aldı ve benim de pozisyon almamı sağladı. Ellerini ellerimin üzerine koymuştu ve istekayı doğru şekilde tutmamı sağlamıştı. Fakat beynim, heyecandan kırmızı alarm vermişti ve kalbim de maraton koşmuş kadar hızlı atıyordu. Ben ise bunlar olurken dikkatimi Ege'ye değil, onun dediklerine vermeye çalışıyordum.
"Biraz daha eğil ama hafif bir şekilde, sonra da bir gözünü kapatarak tek gözün ile nişan al. Unutma: isteka bir ok, ellerin de yay. Sağ elindeki parmaklarının arasından, sol elin ile ittir istekayı." Dedi ve ardından elimin üstündeki eliyle istekayı ittirerek topa vurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nasıl Kalalım Ayrı? -texting-
Storie brevi05*********: Yollarımız aynığı 05*********: Yönlerimiz aynığı 05*********: Sonlarımız aynığı 05*********: Nasıl kalalım ayrığı 05*********: Aklımız aynığı 05*********: Fikrimiz aynığı 05*********: zor kalırız ayrığı Ege: Seni şu an engellememem için...