Ne yapacağımı bilmeden büyük bir hızla kendimi dışarı attım. Kesik kesik nefes alıyordum ve telaştan ateşlenmiştim, nerede arayacağımı bile bilmiyordum birkaç adım attım, etrafımda döndüm. Nereye bakacaktım? Acaba eve gitmiş olabilir miydi? Ya da sadece markete, ama yanına hiç para almadı. Ya da ben görmeden almış mıydı?
"Sakin ol, senin de hızına yetişilmiyor ha!" omzuma dokunan elle birlikte çığlık atarak arkama döndüm.
Mete karşımda nefes nefese kalmış dinlenmek için elini dizine yaslayarak eğilmişti. Çığlığımla o da irkildi.
"Bir saattir sesleniyorum. Belki-"doğruldu "yaşadıklarınız ağır gelmiştir ve yalnız kalmak istemiştir. Biraz bekle."
"Hangi yaşadıklarımız Mete?" sinirle sormuştum bunu. Herkesin bizim hakkımızda bizden fazla şey biliyor olması beni çıldırtmıştı. Açık açık söylemesini istiyordum.
"Ben aptal değilim tamam mı, köyde bir kadın tutuklanıyor ve hemen ardından iki küçük kız otele geliyor. Anladım."
"Hakkımda bildiğin tek şey bu değil, di mi?" gözünün içinde bakarak tehditkâr bir şekilde söylemiştim bunu. Ya da öyle sanıyorum.
Ağzını açtı, bir şey söyleyecek oldu sonra durdu. Tekrar bir şey söyleyecek oldu en sonunda derin bir nefes alıp, "sana yardım edeyim."
"Öyle yap, zaten başka bir şeye vakit ayıramam şu an."
Belki de dünden sonra tek kafayı yememe ve kendimi tutma sebebim ortalarda yoktu. Veleti biliyordum, başını alıp gittiğinden emindim. Ama nereye?
"Nereye gidiyorsun?" diye seslendi Mete arkamdan.
"Eve."
"Eviniz o tarafta mı?" onu da biliyorsun tabii ki.
"Önce otele uğramam lazım."
En hızlı halimle otelden içeri girdim, bu kadar uzaklaştığımın farkında bile değildim. Hiç kimseye bakmadan merdivenlerden çıkıp odaya girdim. Arkamdan birinin seslendiğine emindim ama bakmadım. Veledin çantaya tıktığı hediyeyi alıp sırtıma taktım. Bu kadar olay olan hediyenin ne olduğunu bile bilmiyordum. Bakmadım.
En azından eve gitmişken annemin verdiği anlamsız talimatı yerine getirebilirdim. Koşarmışçasına eve doğru giden yolu aşarken yanağımda bir ıslaklık hissetim. Ağlıyor muydum? Yolun ortasında bir an durdum ve etrafıma baktım. Başım dönüyordu, gözümü kapatıp biraz nefes aldım ve göz yaşlarımı sildim.
Eve yaklaştığımda yavaşladım. Birilerinin evi izliyor olabileceğinden şüpheleniyordum. Etrafıma bakındım ve evin arka tarafından dolanmaya karar verdim.
Yanılmamıştım. Evin ön tarafında iki boğuk sesli adamın konuşmalarını duyuyordum. Sinsice riskleri göze alarak yanlarına yaklaştım.
"Gerçekten buraya dönecek kadar salaklar mıdır?" oh demek ki Deniz buraya gelmemiş.
"Çocuklar daha küçük, döneceklerdir."
"Biri on yaşında ama diğeri on yedi diye duydum o kadar da küçük değil." Haklısın küçük değil, salak seçeneği daha uygun benim için.
"Neyse ne görevimiz beklemek işte. Fazla uzatma."
"Off iki kızı teyzelerine yollamak için fazla uğraşıyoruz cidden." Gerçekten sıkılmış gibiydi.
"Yok oğlum ya olay sadece o değil, kız bir cinayete mi ne bulaşmış şimdilik gizliyorlar korkmasın insanlar diye." Yutkundum. Şaşkınlığımı duyurmamak için elimi ağzıma bastırdım. Başıma daha ne gelmesi gerekiyordu bilmiyorum ama bundan sonra şaşırabileceğim bir şey de kalmamıştı artık. Ben dinlenmek içim sadece bir an istedikçe olaylar çığ gibi büyüyordu ve bu gidişle gerçekten aştında kalacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Arkasında
Mystery / ThrillerKimseye güvenemem burada herkes bir şeyin peşinde, ben de öyle. Kim olduğumu bilmiyorum ama kim olmadığımı biliyorum. Ben katil değilim, iyi bir arkadaş ya da sırdaş değilim, artık normal bir insan bile değilim. Ama öğreneceğim, başıma gelenlerin so...