"Ne?" artık daha ne kadarına katlanabilirdim bilmiyorum.
"Bu not." Dedi elinde gri bir zarf tutuyordu. Hemen elinden alıp inceledim. Üstünde cesedin kolundaki dövmenin aynısı vardı. Dehşetle notu yere düşürdüm ve sonra hemen geri aldım. "Ben yokken resepsiyona bırakılmış, üzerinde Derin Karan yazıyordu."
Yutkundum. Açıp bakmak için hazır değildim. Ayrıca ikisi de gözlerini bana dikmişken açamazdım.
"Eylül," dedi Sevgi abla benden çekinircesine lafa girdi. "Yarın pazartesi, dikkat çekmemek adına okula dönmen gerekiyor."
"Ama kaydım?" kafamı kaldırıp Sevgi ablaya baktım. Gerçekten tepkilerimden korkuyor gibi görünüyordu. Ya delirmiş olmamdan şüpheleniyor ya da gerçekten katil olduğuma inanıyordu.
"Eylül Seçkin adına kaydın. Deniz'in de ayarlandı. Annen her şeyi ayarladı."
"Bu haber," dedi Mete, ellerini hala omuzlarımdan çekmemişti, "sadece yerel televizyonda yayınlandı. Her yere baktım ne internette ne de diğer kanallarda senin adınla ilgili bir şey var."
En azından bu iyiydi. Böyle bir araştırmayı benim adıma yaptığı için ona minnettar gözlerle baktım. Benim buna gücüm yok gibiydi. Arkadaşlarım, önceki hayatım... Onlar ne olacaktı şimdi? İki gündür elime telefon alıp bakmıyor, bütün bildirimleri siliyordum. Peki daha sonra ne olacaktı? Kaçmaya devam mı edecektim?
"Peki sence neden internette bir bilgi yok, acaba bu cesetler-"
"Sahte olabilir mi?" diye tamamladı Mete cümlemi. "Kimlerin öldürüldüğünü söylemediler ama yakında yayılır. Yani sır olarak saklayamazlar. Eğer öyle bir şey olmazsa-"
"Ama ya turistlerse, senin gibi kalmaya geldilerse öylece-"
Sevgi abla elimi tutarak sözümü kesti. "Biraz odana çıkıp dinlen, zor bir gün geçirdin. Akşam konuşun bunları olur mu?"
Karşı çıkmadım ve ayağa kalktım. Ayakta durabildiğimi fark edince kendime şaşırdım.
Kapıdan çıkarken Mete arkamdan seslendi.
"Yarın okul var. Unutma!"
Kafamı onaylarcasına salladım ve yukarı çıktım. Gülümsemek imkansızdı o yüzden zorlamadım.
Odaya girdiğimde veledi kilitlenmiş ve kaşları çatık bir şekilde televizyona bakarken buldum.
"Yerel kanalı varmış buranın." Dedi sessizce. "Baraka TV. Ne hoş!"
Kanalda hala cinayetler hakkında konuşuluyordu. Gittim ve kapattım. Buna daha fazla katlanabileceğimi düşünmüyordum. Bugün değil.
"Nasılsın?" diye sordum Sevgi Abla'nın verdiği not arka cebime iliştirip yanına oturarak. Karşılık olarak omuz silkti.
"Annemi özlüyorum." Dedi yine aynı sessizlikte.
Ben buna karşılık ne diyebileceğimi bilmiyordum. Sessiz olmasına rağmen ses tonu tok ve kesindi. Onu on yıllık hayatında ilk defa böyle görüyordum.
"Yarın okul var." Dedim neşeliymiş gibi davranıp omzumla onun omzuna vurdum ama ters tepmiş gibiydi. Yüzünün daha da karardığını gördüm ve telaşla ekledim. "Yani kafan dağılabilir biraz, güzel olmaz mı?"
"Senin için olabilir." Deyip omuz silkti.
"O ne demek?"
"Arkadaş edinmekte iyisin. Ben değilim."
"İnan ben de senin kadar gerginim." Dedim ellerimi ovuşturarak bir yandan da göz ucuyla ona bakıyordum. "Ama ikimiz de eskisi gibi- hah -yani dünden önceki günkü gibi değiliz değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Arkasında
Mystery / ThrillerKimseye güvenemem burada herkes bir şeyin peşinde, ben de öyle. Kim olduğumu bilmiyorum ama kim olmadığımı biliyorum. Ben katil değilim, iyi bir arkadaş ya da sırdaş değilim, artık normal bir insan bile değilim. Ama öğreneceğim, başıma gelenlerin so...