aslına bakarsanız aşırı sıradan bir gün, onu takiben de sıradan geçen bir akşam olmuştu. suh-jeong-kim evinde her şey gereğinden de fazla normaldi. doyoung tarafından hazırlanan yemek yenmiş, sofra jaehyun tarafından toplanmış, bulaşıklar da johnny'e kalmıştı. bütün işler bitince de herkes kitaplarına gömülmüştü. gâyet sıradan, değil mi?
ta ki o kadar da sıradan olmamaya başlayıncaya kadar.
saat geceyi bulduğunda herkes duşunu almış, uykusu gelinceye kadar vakit öldürmeye niyetlenmişti. telefonların üzerinde gezen parmakların yaptığı tık tık sesleri dışında odada bir ses duyulmuyordu. odanın köşesinde ise yer yatağında oturmuş, dudaklarını kemirenbir adet doyoung vardı. elleri pijamasının kenarlarını sıkıca tutmuştu ve gözleri yorganından başka bir yere bakmamakta ısrarcıydı.
üç kelime... sadece üç kelime...
bu üç kelimeyi kafasında elli bir senaryo ile canlandırmış, bunların sadece üçü iyi bir şekilde sonuçlanmıştı.
"siktir." dedi kendi kendine. dudaklarından ağır bir nefes çıktı ve pes etmiş bir şekilde yorganına sarıldı.
secde pozisyonunda...
ilişkileri şimdiye kadar sorunsuz ilerlemişti. gerçi, şimdiye kadar olarak adlandırdığı süre bayağı kısaydı. henüz deneme aşamasındalardı ve jaehyun ile doyoung'un tümsekli geçmişi ele alınınca bu sakinlik bir rüya gibi geliyordu.
"doyoung?"
johnny'nin meraklı sesi zihnini düşüncelerden ayırdı. kafasını koyduğu yerden kaldırmadan başını yatağa doğru çevirdi doyoung. hem johnny, hem de jaehyun telefonlarını bırakmış, endişeli bir şekilde kendisine bakıyordu.
'harika' diye düşündü doyoung. şimdi daha da panikleyip kendini rezil edebilirdi.
"doyoung, aklını kurcalayan bir şey mi var?"
ah tatlı, tatlı jaehyun... çoktan bacağını yataktan inmek adına sarkıtmıştı bile. birkaç hafta önce hayatında hüzün rüzgarları estiren sanki kendisi değilmiş gibi sevgi dolu gözlerle bakıyordu doyoung'a. bu, çok kafa karıştırıcıydı.
yine de iyi hissettiriyordu.
başını iki yana salladı. doğruluğunda dudaklarının ısırılmaktan uyuştuğunu fark etti.
"uuuh," ye başladı. baş parmaklarını dikkatini başka bir şeye vermek adına birbirine vuruyordu. ya da aklını yitirmemek adına, her ne içinse işte.
geçen birkaç saniyede diyeceklerini değiştirmeyi düşündü. çocuk gibi görünmek veya alay edilmek istemiyordu ama karşısındaki iki adamın bakışlarındaki bir şey, doyoung'u cesaretlendirmeye yetmişti.
"sizinle uyuyabilir miyim?"
sesi beklediğinden daha yüksek çıkmıştı. tamam, bu iyi bir işaret olabilirdi. o üç kelime dudaklarından çıktığında omzundan büyük bir yük kalkmış gibi hissetti. bir süredir bunu sormayı istiyordu ve sonunda yapmıştı.
yapmıştı ama cevap...
ne johnny, ne de jaehyun bir şey demeye niyetlenmeyince beyni full panik moduna geçti.
GÖREV İPTAL. GÖREV İPTAL MANKAFA.
"yani... yani tabii evet demek zorunda değilsiniz."
öksürdü. utancının izi olan kırmızılık yüzüne çıkarken etrafa bakınıyor ve yorganı etrafına toplamaya çalışıyordu.
tanrım, nasıl bu kadar aptal olabilmişti?
"sadece denemek istemiştim." dedi başını sallayarak. "evet evet, sadece deneme amaçlı. hiçbir art niyetim yok sade-"
koluna dolanan eller monoloğunu böldü. johnny'nin ne zaman ayağa kalktığını bilmiyordu ama kalkmıştı ve şimdi de doyoung'u yukarı çekiyordu.
"gevelemeyi bırakman gerek, harbiden diyorum bak."
gözlerini kırpıştırdı. ayakları yere bastığında hâlâ şaşkınlığını üzerinden atamamıştı. johnny yüzünde oluşan ifadeye güldü ve jaehyun'a döndü.
"kenara kay jaehyun."
böylece doyoung, jaehyun ve johnny arasında yerini almıştı. herkes sırtüstü yattığından kenarlarda kalanların düşme ihtimali yüksekti. neticede hiçbiri küçük sayılmazdı.
"doyoung," diye seslendi jaehyun. konuşurken doyoung'a değil, tavana bakıyordu. böylesi belki de doyoung'un yavaşlayan kalbi için daha iyiydi.
"böyle şeyleri sormana gerek yok, biliyorsun. kendini bir şeye hazır hissettiğinde sadece söyle. biz de hazır hissediyorsak bunu sana söyleriz."
başını salladı. şimdi omuzları değil de, göğsü ağır hissediyordu. nefes almak zordu ve yorganın içi fazla sıcaktı. ayrıca hareket edecek yer de yoktu. birinin gözlerini sabaha yerde açacağına emindi doyoung. yine de bu, yüzüne bir gülücük oturtmuştu.
"güzel geceler jaehyun, johnny." dedi fısıltıyla. iki yanından da aynı dilekleri duyunca gözlerini kapadı. o gece bütün o kıpraşmalardan ve iki gencin arasında ezilmesinden dolayı uyuyamasa da, buraya taşındığı zamandan beridir ilk defa evinde hissetmişti.
evet, şimdi şöyle yapıyoruz : bu fic ilk öpücük, ilk randevu ve fic boyunca sözü geçmiş anıların devamı şeklinde ilerleyecek. önerisi olan varsa her zaman yazabilir. ayrıca düşüncelerinizi de okumayı bekliyorum!
![](https://img.wattpad.com/cover/185707608-288-k340702.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
enigmatic • johnjaedo
Fanfiction"Sana uzunca bir süre baktım ve her seferinde daha da kaybolmuş hissettim." • • Jaehyun, sevgilisi Johnny'nin evlerine misafir ettiği gereğinden fazla nazik tıp öğrencisi ile ilgili karmaşık hislere sahiptir. Ya da, Aslında one-shot olarak yola baş...