-4

1K 94 17
                                    

Genç adam sırtını kanepenin koluna yasladı. Tshirtleri az önce yeri bulmuştu ve teninin her yerinde sevgilisinin büyük ellerinin yaptığı dokunuşları hissedebiliyordu. Dudaklarındaki öpüşlerin yumuşaklığına tezat olan dokunuşlar nefesini kesiyordu. Bir yere tutunma ihtiyacı ile kollarını üzerindeki adamın ensesine doladı. Islak öpücüklerinin arasından bir inleme bırakmış ve duyulacağından bir saniye bile korkmamıştı. Evde kulak misafirliği edecek kimse de yoktu. Doyoung birkaç hafta önce kendine barda bir gece işi bulmuştu ve o zamandan beridir eve geç geliyordu. Saat henüz on birdi, bu da onlara işlerine devam etmeleri için en az üç dört saat veriyordu.

"Çıkar şunu." diye hırladı Jaehyun sevgilisinin pantolonunu çekiştirirken. Düğmesi ve fermuarı açılmış pantolon ikisinin arasına giriyordu ve rahatsız edici olmaya başlamıştı.

"Emredersiniz."

Sesi kıkırtıya karışan Johnny üzerinde doğruldu ve dar, kaslı bacaklarına sıkı sıkıya tutunan pantolonu üzerinden sıyırmaya başladı. Jaehyun'un gözleri Johnny'nin açılan tenine ve çoktan içinde bulundurduğu şişlik ile gerilmiş boxerının kumaşına takılı kalsa da sevgilisinin bakışlarının kendisi üzerinde olduğunu sezebiliyordu.

Sonunda pantolon bir köşeye atıldığında Jaehyun tekrar sevgilisini kendisine çekti. Pek ufak tefek biri olmasa da Johnny'nin altında öyleymiş gibi hissediyordu. Bu hem biraz ürkütücü, hem de güven verici bir histi. Bir diğeri değildi asla, ikisinden de birazıydı sadece.

Kasıkları birbirine sürtüyordu şimdi. Çıkardıkları ufak iniltiler odayı doldurduğundan kapının açılma sesini duymamalarına şaşırmamıştı Jaehyun. Geniş omuz üzerinden gördüğü bir çift göz şaşkın bir şekilde ona, yani onlara bakıyordu. Bir süreliğine her şey durmuş gibiydi. Doyoung olduğu kapının önünde taş kesilmişti.

Kendine geldiğinde boynunu öpen sevgilisini omuzlarından itti Jaehyun. Biraz geri çıktığında büyü bozulmuştu. Johnny, neye baktığını görmek için geri döndüğünde Doyoung onların yerine utanırmış gibi kızarmıştı. Hafifçe yerinden zıplamış, ufak bir özürle kapıdan çıkmıştı. Kapının yaptığı ses kulaklarında yankılanırken kalp atışlarının durduğunu o an hissedebiliyordu Jaehyun.

"Siktir."

S

abahın beşiydi ve Jaehyun, sevgilisinden birkaç saat önce ayrıldığı o koltukta oturuyordu hâlâ. Doyoung'un gidişinden sonra Johnny devam etmek istese de Jaehyun'un içinde bir istek kalmadığından kıyafetlerini giyinip birkaç bölüm dizi izlemişlerdi sadece. Sonrasında Johnny uykusunun geldiğini söyleyip yatağına gitmiş, televizyonun yavan sesi ile Jaehyun'u yalnız bırakmıştı.

Kapı açıldığında kafasını o yöne bile çevirmedi. Ağır ve çekingen adımlar salona doğru gelmiş, kanepenin yanında durmuştu. Gencin oturduğu yer usulca çökerken Jaehyun nefesini tuttu. Gelecek bir özrü tahmin ediyordu ama duymak istediğinden emin değildi. Çok sıkılmıştı. Doyoung'un sevecen tavrından, sessizliğinden, kibarlığından ve en çok da anlamını bilmeye korktuğu o bakışlarından...

"Johnny'den hoşlanıyor musun?" diye sordu. Sesi kısıktı ve önünde birleştirdiği elleri titriyordu. Kızgın hissetmiyordu aslında. Ufak bir korkuydu hissettiği. Yoğun olmasa da üzerinde bir gölge bırakan bir korkuydu.

Sessizlik... Bir cevap alamadı yanındaki gençten. Bunu bir evet olarak algılaması mı gerektiğini ölçüp tartarken bir kıkırtı ulaştı kulaklarına. O zaman geceden beri ilk kez Doyoung'a baktı. Her zamanki gibi gözlerinin altı gölgeliydi ama yüzünde farklı bir şeyler vardı. Sanki şimdi elmacık kemikleri daha çıkık duruyor, yüzü daha ince görünüyordu.

"Hayır." dediğinde bu cevabın onu rahatlatmadığını fark etti. Tam başından beridir cevabından korktuğu bu soruya aldığı cevap nedense yalanmış gibi geliyordu. Ya da belki kendisi yalan olduğuna inanmak istiyordu.

"Neden sevgilinden hoşlanıp hoşlanmadığımı bilmek istiyorsun?"

Beklemediği bu soruya nasıl cevap vereceğini bilemedi. Birkaç kez bir şeyler demeye yeltense de altını dolduramayacağı cümleler kurmak istemiyordu.

Omuzlarını silkti. 'Sadece merak ettim.'  diye bir saçmalık mırıldandı ve kalkıp yatağına gitti. Ertesi sabah Doyoung'u görmemişti. O sabahın gecesi ve sonraki sabah da. Ikinci gece mutfakta denk geldi diğer gence. Nerede olduğunu sormak istese de boynunda gördüğü ufak morarıklar onu susmaya zorlamıştı. Şimdi cevabını almış olması gerekiyordu ama neden tatmin olmak yerine içinde başka bir mutsuzluk olduğunu merak etmişti.

Evet, bu da böyle bir bölüm oldu. ㅠㅠ Yazım yanlışları varsa kusura bakmayın, sonradan okuyup düzelteceğim.

enigmatic • johnjaedoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin