banyodan çıktığında soğuk, hemencecik tenine hücum etmişti. elli dakikanın sonunda buruş buruş olmuş parmakları bornozunun kemerine sıkı sıkıya tutunurken odalarına doğru yürüdü doyoung. kapının ardında johnny ve jaehyun onu bekliyordu.
tam elli dakikadır...
yatağa öylece uzanmış ikiliyi bir süre gözledi. henüz doyoung'un odaya geldiğini ikisi de fark etmemişti. saçları dahil olmak üzere kupkuru görünüyor olsalar da bornozlarını çıkarıp kıyafet giymemişlerdi. zaten çıkaracakları şeylerle niye vakit kaybetmelilerdi ki?
boğazını temizledi yavaşça. johnny ve jaehyun kafalarını telefonlarından kaldırıp ondan tarafa bakınca yüzüne soluk bir kızarıklığın oturduğunu hissedebiliyordu.
"doyoung," diye seslendi johnny. sesi yumuşak ve kibardı. telefonunu komodinin üzerine koyarken yatakta oturur pozisyona gelerek elini doyoung'a uzattı. "bir an banyodan hiç çıkmayacaksın sandık."
kıkırdadı. johnny'nin büyük ve sıcak elini tutarken jaehyun ile göz göze gelmişti. yatağa oturduğunda uzanıp, gamzeli yanaklara bir öpücük kondurdu. sonra da johnny'nin tuttuğu eline aynı ilgiyi gösterdi.
"gerginliğimi atmak istedim biraz, zamanın nasıl geçtiğini anlamamışım."
yanağını, bulduğu sıcacık ele sürterken gözleri kapanıvermişti. vücudunda garip bir karıncalanma vardı. böyle hoş, gıdıklayıcı bir his... dudaklarından usul bir nefes çıktı yanaklarında gezen parmakların sertliğini hissedince. nefesine yeni bir nefes katılmıştı.
gözlerini araladı merakına yenik düşerek. henüz öpülmeyeceğini anlamıştı ve tahmin ettiği gibi johnny'nin yüzü hemen orada, birkaç karınca adımı uzağındaydı.
"konuştuğumuz gibi?" diye sordu kısık bir sesle. doyoung sadece başını sallamakla yetindi. daha önceden bu konuyu konuşmuşlardı. neler yapabilecekleri ve yapamayacakları konusunda uzuuuun, utanç verici ama fazlası ile gerekli bir konuşma yapmışlardı birkaç gece önce.
"pekâla, o zaman gel bakalım."
johnny'nin büyük elleri bu sefer doyoung'un kolaltlarına gitti. oradan destek alarak doyoung'u kaldırmış, ufacık bir yardım ile de jaehyun ile aralarına oturtmuştu. bunlar, fazlası ile tanıdıktı. tekrar öpücüklerle aklının başından uçup gitmesi, gerim gerim gerilmiş kaslarının gevşemesi ikinci bir doğa gibiydi artık onun için.
jaehyun'un üzerinde kurulduğunda ellerini yatağa yaslayarak vücudunu destekledi. hafif ıslak saçları gözünün önüne düşüyor, uzanmakta olan gencin sûretini bölük bölük ediyordu. neyseki jaehyun'un yanaklarından seçilen kırmızılık, görülebilecek kadar geniş bir alana yayılıyordu.
dudaklarını bornozdan açıkta kalan yerlere iliştirdi. hafif bir duş jeli kokusunu alabiliyordu jaehyun'un boynundan.
"leziz kokuyorsun." diye bir yorum yaptı kendini durduramadan. jaehyun'un nefesi teklemiş, sonrasında da elleri doyoung'un ensesini ve saçlarını bulmuştu.
"sen de çok konuşuyorsun."
kıkırdadı. jaehyun'un elleri ısrarla doyoung'u kendine bastırırken johnny bu aralıkta kendisini doyoung'un arkasına konumlandırmıştı.
dolgun dudaklar ensesinde ve kulağında gezinirken nefesini de peşinde sürüklüyordu. johnny'nin sıcak elleri doyoung'un bacaklarından yukarı çıkarken bornozunu da kaldırıyordu yavaş yavaş. kalp ritminin hızlandığını hissetti doyoung. tam da dayanamayacağını düşündüğü anda jaehyun onu öpmüş, dikkatini dağıtmıştı.
"jaehyun'a odaklan doyoung." diye mırıldandı johnny. "ilgisini paylaşmayı pek sevmez o."
hmmm'ladı. öpücükten dolayı yayılan titreşim, jaehyun'un dudaklarında kaybolmuştu. kalın alt dudağı nazik bir şekilde dişlerken ellerinden birini jaehyun'un bornozunun içine soktu. aldığı tepki çok çabuktu. jaehyun, cidden hassas olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
enigmatic • johnjaedo
Fanfiction"Sana uzunca bir süre baktım ve her seferinde daha da kaybolmuş hissettim." • • Jaehyun, sevgilisi Johnny'nin evlerine misafir ettiği gereğinden fazla nazik tıp öğrencisi ile ilgili karmaşık hislere sahiptir. Ya da, Aslında one-shot olarak yola baş...