Şennur Kara
"Ah be güzel kızım yine mi üstüne bir şey örtmedin." diyerek dolaptan aldığım ince örtüyü üzerine örttüm.
Uyuyanın üstüne kar yağar derler ince de olsa örtülmelidir.
Sarıldığı siyah defteri kollarının arasından aldım ve komidinin üzerine koydum.
O sıra odayı aydınlatan ay ışı Almira'nın yüzüne vurmuş ve gözlerinden süzülen yaşlar dikkatimi çekmişti.
Gözyaşlarını ellerimle silip saçlarını okşamaya başladım.
"Nasıl oldu da seni rüyalarında bile rahat bırakmayan bir sevdaya tutuldun be güzel kızım." gözyaşlarına yenisi eklendilçe siliyordum. Rüyasında bile sessiz sessiz ağlıyordu kızım. İçinde ne olursa olsun hiç dışına yansıtmazdı. Zaten bu yüzden siyaha boyanmıştı ya ruhu... Ben hiç onun sesli sesli ağladığını duymamıştım. Hep odasına geçer ya bir köşeye çöker ağlar ya da yorganın altına geçer ağlardı. Gıkı çıkmazdı. Şimdi ise bir sevdaya tutulmuştu ki anlaşılan onu rüyasında bile rahat bırakmıyordu. Ama hiçbirimize de canım yanıyor demiyordu. Sessizce yaşıyor sessizce çekiyordu acısını.
"Sevda bu kızım, bazen bu dünyada değil öbür dünyada kavuşursun. Ama elbet kavuşurusun."
Gözlerimden süzülen yaşı silip üzerini sıkıca örttüm.
''Beyazlarla dolsun rüyaların.''
Son sözlerimi de söyleyip odadan yavaşça ayrıldım.
Nasıl dayanacaktı anne yüreğim kızımın gözlerimin önüne bitişine?
Sevdaydı bu, karşılık alamadığında insanı bitirirdi.
Nasıl dayanacaktı benim küçük kızım sevdanın ağır sızısına? O küçücüktü daha...
Almira Kara
Aniden uyanıp etrafıma baktığımda o yoktu. Rüyalarımı süsleyip gitmişti.
Gitmişti.
Vazgeçiyorum deyince dinmiyordu sol taraftaki sızı. Beklemekten vazgeçiyordun, umut etmekten vazgeçiyordun ama sevda bakiydi. Bir insanın kalbine sadece bir kez düşerdi sevda. Vazgeçilmezdi.
Yavaşça yatağımdan kalkıp odamdaki banyoya ilerledim.
Yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştım. Aynadaki yansımamda adeta bir ölü vardı. Kalbimi ve ruhumu kaybetmiştim.
Yüzümü kurulayıp tekrar yatağıma geldiğimde pencereden gökyüzünü seyrettim. Kalbim sızlıyordu ve dur durak bilmiyordu gözyaşlarım.
O gri bir adamdı nasıl yakıştırabilmiştim kendime onu. Ben karanlıkken nasıl griye aşık olmuştum. Griydi o. En iyisine layıktı.
Sahi ben siyahtım. Onun yanına bile yaklaşamayan karanlık.
Ellerim komidinin üzerindeki telefonuma kaydı. Telefonumu elime alıp rehberden adını buldum.
Sahi ben hiç onu aramamıştım. Acaba açar mıydı telefonunu? Şansımı denemek için aramayı başlattığımda telefon çaldı, çaldı, çaldı en sonunda kapandı. Yüzüm umutsuzlukla çevrelenirken elimdeki telefon bir anda titrediğinde kalbim bir anda umutla dolmuştu.
Hızla telefonu açıp.
"Toprak?" dedim. Sesimdeki umut bariz belliydi.
"Almira, benim Selin" yüzümdeki umut yerini çökmüşlüğe bıraktığında yutkundum.
![](https://img.wattpad.com/cover/115627985-288-k755155.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah'ın Gri'si (Tamamlandı)
EspiritualSiyah bir tablo. Gri'ye hasret siyah bir tabloyum, tam 3 yıldır. Gülümsemeyi bile kendine yakıştıramayan o simsiyah kız. Peşimde bir piskopat, her an ölüme sarılabilecek uzaklıktayım. Herkesten uzakta, kapkara bir noktayım. Fakat beni kaygıya düşür...