Toprak Yenilmez
"Uyansana abi" diyen Ömer sinirlerimi bozmak için daha da uğraşıyordu.
"Oğlum bugün benim izim günüm git şuradan" diye ittirdim. Hala gözlerim kapalıydı. Sabah namazından sonra öğlene kadar uyumayı düşünüyordum saat henüz 9 du.
"Abi kalk da beni götür." Diyen Ömer beni deli etmek için uğraşıyordu.
"Yahu senin ayağın yok mu(?)Veya ülkede ötobüs mü tükendi(?)" Dedim sitemle. Halâ gözlerim kapalıydı.
Halâ uyuyabilirdim, henüz geç değildi!
"Ya hadi hem Almira'yı da görürsün kalk" dediğinde iki gözüm de açıldı ve tekrar kapadım gözlerimi.
"Niye beni görmek istemeyen, her beni gördüğünde kaçan birini görmek isteyeyim? " dedim oysa kalbim bunun tam tersini söylüyordu.
Sanırım özlemiştim.
Ah saçmalıyorum o beni sevmiyor hatta belki bir sevdiği var.
Var mıdır ki?
"Abi hadi ya!" Diyen Ömer'le tüm uykum gitti.
Başardınız Ömer Bey, bizden bir adet yastık takımı kazandınız.
Elimdeki yastığı yüzüne fırlatıp üzerimi giymek için dolabımın karşısına geçtim.
Benim uykum gittiyse bi zahmet onun da huzuru bozulsundu.😏
Üzerimi giydikten sonra kahvaltı dâhi yapmadan. Yola koyuldum.
Bu sırada bir asker arkadaşım aradı.
Adı Mehmet'ti.
"Selamun Aleyküm Toprak abi." Dedi. Sesinde ilk defa bilmedigim, adlandıramadığım bir tını vardı.
"Aleyküm Selam Mehmet." Dedim sesimde istemeden de olsa bir telaş vardı ama belli ettirmek istemedim.
"Abi direk konuya giriceğim sırada bekliyorlar bugün bir oparosyana gideceğiz. Olur ya eğer şehadete erişirsem diye söylüyorum: eğer şehit düşersem haberi anneme sen ver abi, o seni oğlu biliyor, eğer şehit düşersem yanında ol." Dediğinde büyük bir yük aldığımı hissettim. Sultan teyze -Mehmet'in annesi- annem gibiydi ve çok iyi bir kadındı. Mehmet ise kardeşim gibi.
"Olur aslanım. Allah'a emanetsin." Dedim. Bu iş böyleydi, vatan yolunda şehit olmak da vardı.
Ve bu yüzden ben mesleğimle gurur duyuyordum.
Telefonu kapattığımda üniversiteye çok az kalmıştı.
En sonunda okula geldiğimizde okula giren Almira'yı gördüm. Az da olsa baktım sonra gözelerimi başka yöne çevirdim.
"Abi çıkışta alırsın demi beni?" Dedi Ömer.
"Buldun boş günümü Ömer, alırım alırım."
Almira Kara:
Ve yine geçip giden derslerle birlikte son dersime girekcektim. Ders saati başlamadan kantine geçip bir tost almıştım. Bitmek üzereydi.
Karşımdaki sandalye çekilip Ömer oturduğunda ona şaşkınca baktım.
"Almira sana bir şey sormak istiyorum." Dediğinde başımı 'sor' anlamında başımı salladım.
"Sen çok değişmişsin. Almira. Yani önceden de siyahtın bak beni yanlış anlamanı istemem ama daha da siyahlaşmışsın. İnsanlar sanki sana bir şey yapmış gibi onlara gülümsemiyorsun hatta kaçıyorsun. Bu hayatta gülecek bir şey bulamıyor gibisin" dediğide gözlerim parmaklarımdaydı. Evet değişmiştim. 3 yılda bir insan ne kadar fazla değişebilirse o kadar değişmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah'ın Gri'si (Tamamlandı)
SpiritualeSiyah bir tablo. Gri'ye hasret siyah bir tabloyum, tam 3 yıldır. Gülümsemeyi bile kendine yakıştıramayan o simsiyah kız. Peşimde bir piskopat, her an ölüme sarılabilecek uzaklıktayım. Herkesten uzakta, kapkara bir noktayım. Fakat beni kaygıya düşür...