beklettiğim için üzgünüm ama uzun zamandır ilham gelmiyordu. hazır yazma hevesim gelmişken kaçırmak istemedim. iyi okumalar<3
lana del rey - pretty when you cry
sinan, eda'dan gözlerini kaçırdı ve kaçmak ister gibi hızlıca adımlarını konser alanının çıkışına doğru yönlendirdi.
hayatı boyunca sorunlarını kaçarak çözmüştü, aslında çözmek denmezdi buna; daha çok sorunlarını görmezden gelmekti bu yaptığı. kendince sebepleri de vardı aslında.
küçüklüğünden beri aile sevgisi görmemişti, kimse ona ilgi göstermemişti. yere düştüğü zaman ne onu kaldıracak bir babası ne de yaralarını sarmak için hazır bekleyen bir annesi yoktu etrafında. kendi yaralarını hep kendi sarmıştı ama o yaraların izleri hiçbir zaman geçmemişti.
osman'ın, duygularını altüst etmesi de bu yüzdendi aslında. normalde kimse üzgün olduğunu anlamazdı bile ama şimdi ne zaman kötü hissetse üzerinde bir çift göz hissediyordu. bir karşılık beklemeden sorunlarının dinlenmesi kendini iyi hissettirmişti. uzun zaman sonra kendini önemsenmiş hissetmişti ve bütün bunların elinden kayıp gitmesi ihtimali içini daraltıyordu.
konser alanından yeterince uzaklaştığında bir kaldırıma yığılıp bütün gün boyunca içinde tuttuğu göz yaşlarını akıtmaya başladı.
*
osman, arkasına bile bakmadan giden çocuğu izlerken gözlerini eda'ya çevirdi.
''osman sizi yargılayacak en son insan benim. o tepkiyi şaşırdığım için vermiştim sadece. bunu sonra konuşabiliriz istersen ama şimdi sinan'ın peşinden git çok kötü gözüküyordu.''
eda'nın söyledikleriyle şaşkınlıkla aralanan ağzını kapattı ve içi rahatlamış bir şekilde genç kıza baktıktan sonra sinan'ı bulmak için hızla konser çıkışına doğru yöneldi.
gözleri telaşla çevresini tararken sinan'ın başına bir şey gelmemiş olmasını diliyordu. ara sokaklardan birinde kaldırıma çökmüş çocuğu görünce içinin rahatladığını hissetti ama bu rahatlık sinan'ın hıçkırıklarını duyduğunda hemen kayboldu.
başı öne eğik halde, gözyaşları yanaklarına süzülen çocuğa endişeyle baktı ve hızlıca yanına yaklaşıp kollarını etrafına sardı. hıçkırıkları sessiz gözyaşlarına dönene kadar sarıldı ve sakinleşmesini bekledi.
sonunda sakinleştiğinde kendisinden uzaklaştırdı ve çenesinden tutarak kendisine bakmasını sağladı. karşısındaki manzara karşısında nutkunun tutulduğunu hissetti. ağlamaktan kızarmış burnu ve dudaklarıyla kimsenin ağladıktan sonra bu kadar güzel göründüğünü görmemişti.
''sinan..'' yutkundu ve söyleyecek bir şeyler bulmak için bakışlarını kaçırdı. kendini toparladığını hissettiğinde devam etti,
''eğer mesele eda'ysa endişelenmene gerek yok bir sorun çıkarmayacak. başına bir şey gelmeyecek yani üzülmene gerek yok.''
sinan kızgın bakışlarla baktı,
''gerçekten bu yüzden mi üzüldüğümü düşünüyorsun.''
alaycı bir şekilde gülüp başını iki yana salladıktan sonra devam etti,
''ulan sence beni sikine takan mı var söyleseler ne gelebilir ki başıma? babamın benimle kurduğu tek iletişim sevgili karısını mutlu etmek için evden eşya almaya gelmesi. annem desen yıllardır tek bir kelime bile konuşmadık zaten. hadi biri öğrendi okula söyledi diyelim, okuldan atılsam umursayacak tek bir insan bile yok.''
gözlerinin dolduğunu hissetiğinde sıkıca gözlerini kapattı ve gözyaşlarının akmasını engelledi.
''beni üzen tek şey seni kaybetme ihtimalim osman. uzun zaman sonra beni mutlu eden tek şey sensin ve eğer seni de kaybedersem-''
sözlerini tamamlayamadan dudaklarında hissettiği baskıyla tutmaya çalıştığı gözyaşları osman'ın yanaklarını kavrayan eline doğru süzüldü. elinde hissettiği ıslaklıkla dudaklarını daha çok bastırdı.
soluklanmak için durduklarında karşısındaki çocuğun gözlerine baktı,
''beni asla kaybetmeyeceksin, şu saatten sonra istesen de bırakmam seni.''
ama ikisinin de unuttuğu bir şey vardı.
şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar. ölümleri olur zaferleri, öpüşürken yok olan ateşle barut gibi. en tatlı bal bile tadıldıkça bıkkınlık verir, aynı tat isteği, iştahı köreltir. onun için, ölçülü sev ki uzun sürsün sevgin. hedefe hızlı giden, yavaş kadar geç varır.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
weakness & love • sinman
Hayran Kurgusen daha ateşsin, bense böyle kül. bizi dağıtıp savuracak.