28. Bölüm: "Ölümün Dudaklarındaki Ruj İzi"

497K 24.6K 78K
                                    

Lütfen bir önceki bölümü ve bu bölümü oylayıp yorumlamayı unutmayın! Keyifli okumalar!

(Bu güzel gif için sevgili @mitolojikbiri Zeyna'ma teşekkür ediyorum, iyi ki varsın güzel bebeğim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Bu güzel gif için sevgili @mitolojikbiri Zeyna'ma teşekkür ediyorum, iyi ki varsın güzel bebeğim.)

28

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

28. Bölüm: "Ölümün Dudaklarındaki Ruj İzi"

Nine Lashes, Anthem Of The Lonely

Suzan Hacıgarip, Bir Adam

Sam Tinnesz, Legends Are Made

Ruh yanmaya başladığında, ölüm sadece kurtuluş olurdu.

Ateşe alışmış ruh için, ölüm sadece herhangi bir şeyi sonlandırmak kadar kolaydı; basitti. Ölüm korkusunu derinlerime gömüp, yine o ölüm korkusunu derinlerimde yükselen okyanusun içinde boğarak büyümüştüm. Ölüm korkusunu öldürdüğünde, bir sonraki adımın yaşamak oluyordu ve yaşamak için çok hevesi olmayan birinin atacağı adımlar hep daha cesurca oluyordu. Bu yaşıma dek hep cesur adımlar atmıştım çünkü ölümü biliyordum; onu tanıyordum. Onunla henüz çok küçükken tanışmış, onunla aynı evde büyümüş, onunla birlikte büyürken onunla oyunlar oynayarak, onu geceleri yere düşen gölgem bilmiştim.

Ölüm benim için her zaman vardı.

Saniyeler, akrebin kalbinden sızmaya başlayan zehir gibiydi ve yelkovan bu zehri içmeye başladığında artık kötürümdü. Zaman, içinde olduğumuz anı ateşe vererek geri çekilip büyüyen alevleri izlemeye başladığında, aldığım her nefes içinde olduğum alevleri harlandıran rüzgâra dönüşüyordu.

Nefes alıyordum, daha rahat yanabilmek için.

Yaşıyordum, bir gün ölebilmek için.

Cipin tekerleklerinin attığı çığlıklar, sanki kalbimin derinliklerinde büyüyerek göğsüme vuran dev dalgalar misali içimde bir yerlerdeymiş gibi hissettiriyordu. Gözlerimin önüne binlerce görüntü gelse de, belleğime bir iz olarak kazınmış en net görüntü dudaklarımdan dökülecek hassas bir çığlığı bile kötürüm bırakarak beni sessizleştirdi. O geceyi hatırladım... Frenin sesini, babamın gülerken çıkardığı son sesi, babamın aldığı son nefesin zamana yayılıp bir girdaba dönüşerek zihnime hapsolduğu o anı hatırladım. Cam kırıklarını, havadaki soğuğun ve kanın kokusunu, tenime saplanmış acı verici onlarca cam kırığına rağmen gözlerimdeki boşluğu, ambulansın karanlığı yaran ışıklarını... Hepsini hatırladım.

VAVEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin