-Lalisa Manoban1985
"Günaydın Bayan Manoban, başhekim sizi odasında bekliyor. "
Karşımdaki hemşireyi sıcak bir gülümseme eşliğinde başımla onayladım ve üst kattaki başhekimin odasına doğru ilerlemeye başladım.
10 yılı aşkın süredir bu şehirdeydim ve bu hastane adeta evim olmuştu. Herkesi tanırdım tabii olanlarda beni tanırlardı.
Yaklaşık on yıl kadar önce kaybettiğim büyükannemden sonra tek akrabam olan halamın yanına şehre gelmiştim. Halam hemşire ve aynı zamanda da bekar olduğu için gününün çoğunluğunu hastanede geçirirdi.
Ben halamın yanına taşındıktan sonra da beni bırakacak bir yeri olmadığı için, mecburen beni de her gün kendisiyle birlikte hastaneye getirirdi.
Onun sayesinde bu hastanede çok şey öğrenmiştim şimdi ise burada doktor olarak çalışıyordum, yani o pozisyona gelmiştim yalnızca daimi hastalarım yoktu, acildekilerle ilgileniyordum.
Eskiden yaşadığım kasabada böyle imkanlarım yoktu. Orada her gün yapmaya alıştığım basit rutinlerim vardı.
Mesela, her sabah büyükannemin kahvaltısını hazırlar ve o pazara gidince de tek yakın arkadaşım olan Chaeyoung ile vakit geçirir sonrasında da akşam için birkaç şey hazırlardım.
Her günüm klasik bir şekilde böyle geçerdi.
Ta ki o geceye kadar, Chaeyoung'un ağlayarak evimize geldiği o geceye kadar.
O gece yaşanan o korkunç cinayet yüzünden ölümün eşine gelen arkadaşım, hayatımda büyük kararlar almamı sağlamıştı.
Tabi bu kararların en önemlisi de ona verdiğim sözden ibaretti.
Cinayet gecesinden sonra, başta Chaeyoung olmak üzere kasabadaki herkesin hayatı değişmişti. Chaeyoung'un dadısın kızı olan Ga Young, o gece yani cinayet gecesi olanların verdiği korkuyla evden kaçan Chaeyoung'un yerini almıştı.
O geceyi çok net hatırlıyorum; Chaeyoung'un ağlayarak yanıma gelmesini üç gün kesintisiz ağlaması ve sonunda ölümün eşliğine gelişini.
Birkaç gün sonra karşı evden gelen, kocasının ölüm haberini alan ve acı çığlıklarıyla o an oracıkta ölen bayan Min'i.
Annesinin ölümünden sonra defalarca kez intihara kalkışan Yoongi'yi, kasabadaki ölüm sessizliğini, bunların hepsini çok net hatırlıyordum. Nasıl unutabilirdim ki zaten?
Her şeyi hatırlamama rağmen ağzını bıçak açmayan Chaeyoung dışındaki kimse cinayetle ilgili o gece neler olduğunu bilmediğinden, evdeki o cinayete dair en ufak bir bilgim yada hatırladığım bir şey yoktu.
Cinayetten iki yıl kadar sonra kaybettiğim büyükannemle, şehre halamın yanıma döndüğüm günden bu yana her gece hatırlarım o anları.
Hepsi adeta kendini unutturmamak için her gece yeniden girerler rüyalarıma, her gece sayısızca çığlıkla uyanırım bu derin kabuslardan.
Her gece farklı biri gelir kabuslarıma ama yine de istisnasız her gece, her kabusun sonunda, aynı şeyi görürüm.
Gözyaşları içinde, ayaklarıma kapanmış, bana son sözlerini adeta yalvararak söyleyen Chaeyoung'u her kabusumun sonunda görürüm. Her gece hatırlatır bana kendini, neden burada olduğumu, niye şehre geldiğimi..
Onu kasabada tek bırakmayı hiçbir zaman istememiştim. Onu da kendimle birlikte şehre getirmek istemiştim lakin o Bayan Park'ın ona emanet ettiği güllerini bırakamayacağı için kabul etmemiş ve benim gitmem için üstelemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mystery Of The Town
FanfictionPark Chaeyoung; Kasaba halkını korkutan karanlık sırrın ardındaki isim. Halkın, bu sırra dair yalnızca bir şeyi bilmesine izin verilmişti. Ancak bilinmeyen kısmın ardındakiler, kasabalıların bile tahmin edemeyeceği kişilerdi. Park Chaeyoung x Park J...