Tam bir hafta olmuştu Jeno'nun evine taşınalı. Bana gerdiği oda oldukça güzeldi ve her şey düşünülmüştü. Küçük bir buzdolabı devasa bir televizyon, konforlu büyük bir yatak..
Küçük Bae, alışması kolay bir çocuktu. Bütün gün oyun oynuyor, önüne konulanı tereddüt etmeden yiyor, uyku saatinde de kendiliğinden odasına gidip uyuyordu. Ben ise okuluma gidiyor, Bae ile ilgilenip kalan vaktimi ise Bayan Minha ile sohbet ederek geçiriyordum. Jeno'ya gelecek olursak hiç görünümüyordu. Bazen sabaha doğru arabasının sesini duyarak geldiğini anlıyordum ancak onun haricinde sadece bir kez su içmeye indiğimde görmüştüm onu. Kendi halinde var ile yok arasında bir adamdı. Yalnızlık dostuydu onun. Öyle mutluydu. Beni ilgilendiren ise aldığım maaştı.
Okulda unuttuğum kitapları almak için Bae'nin uyumasını bekleyip, üstüme bir şeyler geçirdim. Jeno'nun evde olmayacağını düşünerek cebimden çıkarttığım telefonda numarasını tuşladım.
"Bu saatte nereye Jaemin?"
Karanlık salondan gelen ses ile yerimde sıçradım.
"Ödümü patlattın."
Elim kalbimde kendime gelmeye çalışırken açılan ışık ile sesin sahibi ortaya çıkmıştı.
Normalde takım elbiselerinin içinde klasik bir ceo görüntüsüne sahip olan Jeno, şuan benden de paspal haldeydi.
Kısa basket şortu uzun bacaklarını sergiliyor, üstüne giyindiği bol tişört kırışıklığıyla yataktan yeni kalktım diye bağırıyordu. Saçları karışmış, teninden esen çilek kokusu...
"Okula gidiyorum. Kitaplarımı almam gerekiyor, yarın izin günüm odamda ders çalışmam gerekiyor."
Salonun ışığını geri kapatıp bana doğru geldi. Ayakkabılığın yanından arabasının anahtarını aldı.
"Ben götürürüm seni. Gel."
"Gerek yok, kendim alıp gelirim. Hem siz benle çok aynı ortamda durmayın, zehirlenirsiniz Tanrı korusun. Sonra maaşımı kimden alırım?!"
İmalı konuşmalarımın onu sinirlendireceğini düşünsem de dudakları yukarı doğru kıvrılmış, fortmantodan aldığı iki hırkadan birini elime tutuşturmuştu. İtiraz etmeksizin üzerime geçirdim hırkayı ve onu takip ederek arabasına bindim.
"Okul gece boyu açık mı?"
"Hmhm."
Çalıştırdığı arabayı tek kelime etmeden sürmüştü. Yol boyu sesimi çıkartmak yerine kafamı cama yaslamış, çalan şarkılara sessizce eşlik etmiştim. Arabayı gecenin biri olmasına karşın açık olan bir marketin yanına çekmiş, tek kelime etmeden bir süre içeride durup elinde siyah poşetle geri dönmüştü.
" Tut."
Kucağıma koyduğu poşeti sıkıca tutarak okul yerine neden sahile geldiğimizi sorgulamaya başladım.
"Deniz kenarında içmek keyifli olur diye düşündüm."
Arabadan inip boş sahil boyu ilerledik bir süre. Ardından kumsala inip kimsenin olmadığı boş bir yere oturduk. Bana uzattığı şişeyi özlemlemle dudaklarıma yollarken içimde tuttuğum sorumu salıverdim.
"İçmek yasak demiştin diye hatırlıyorum. "
" Evimde içemezsin dediğimi hatırlıyorum Jaemin. Benim yanımda ve Bae'nin olmadığı yerde içmende bir sakınca görmüyorum."
Kendi kuralları ile kurduğu dünyayı yöneten adama göz devirmemek için kendimi tutarak sadece anın tadını çıkarmaya çalıştım. İşten kovulma korkusuyla elbette konuşmayarak...
Yaklaşık üç saat oturduk orada. İkişer şişe diplemiş, tek kelime dahi konuşmamıştık. Garip bir adamdı Jeno. Yalnız içmek varken beni de yanında sürüklemiş, ancak iki kişilik ortamımızda büsbütün yalnız kalmıştı. Bense dalga sesleri eşliğinde gözleri Kapalı sessizliğiyle boğulan adamı izlemiştim. Doluyum diyordu, içimde fırtınalar var, boğuluyorum diyordu. Çığlıklar vardı sanki boğazında düğümlenen lakin çıkmıyordu kiraz dudaklarından bir türlü.
İç çekerek dürttüm onu zira uyur gibiydi.
"Gidelim mi artık?"
Açtığı gözlerinden bir yaş süzüldü usulca. Derin bir 'ah' çekti. Nefes alamıyordu sanki. Kendimi gördüm bir an. Doyoung hyungu kaybettiğim zamanı anımsadım, aldığım her bir nefes yakıyordu ciğerlerimi. Ağlamak istiyordum ancak akan ateş gibi tek bir gözyaşı oluyordu.
Elimi çekinerek omzuna koydum. Bakışları ona hüzünle bakan gözlerime kenetlendi. Ve bir yaş daha yaktı geçti tenini.
"Biliyorum tanımıyorsun beni, istemiyorsun da sesimi duymayı, sana dokunmamı. Lakin temin ederim, bana tutunabilirsin. Düşmene izin vermem."
Korkuyla salladı kafasını bir sağa bir sola.
"Tutunursam sen düşersin Jaemin. Bilmediğin ateşe yaklaşma, ne zamandır yandığını sende yanana kadar asla bilemezsin."
Bu yazar yorum istiyor arkadaşlar, teşekkürler 💜