"Ruhumu doyurduğun gibi bedenimi de doyurmanı istiyorum."

495 47 46
                                    

Kucağımda sevinç çığlıkları atarak zıplayan çocuğun alnına peşi sıra buseler kondurup kıvırcık saçlarını okşadım.

"Çok özledim seni Jaem. Okulun niye bu kadar sürdü?"

Yokluğumda söylenen yalanlara uyum sağlayarak masada pijamalarıyla oturan Jeno'ya baktım. Diğer günlerin aksine duş almamış, takım elbisesini giyinmemişti. Karışık saçları ve fazla uyumaktan şişmiş gözleri ile fazlasıyla sevimli görünüyordu.

" Bae, Jaemin'i biraz rahat bırakıp yemeğini ye bebeğim. Dün gece geldiğimizden beri kucağından inmedin."

Gece eve girdiğimizden şuan bulunduğumuz kahvaltı sofrasına kadar dibimden bir saniye ayrılmamıştı, uykusunu bana sarılarak geçirmiş, ben tuvalete girerken dahi gitmeyeyim diye kapının önünde beklemişti. Ona yaşattığımız bu kaybetme korkusu vicdanımı sızlattığından hiç şikayet etmedim ve daha da sarmaladım onu.

"Baba, Jaem'e benim gideceğimi söyledin mi?"

"Nereye gidiyormuş benim minik Bae'm?"

Meraklı gözlerimi Jeno'ya çevirdim. Yanıma oturan oğluna eğilip yanağını okşadı ardından bana döndü.

"Kış tatili bitmeden akrabaları turluyor. Dört günlüğüne teyzesinde kalacak."

"Teyzesi?"

Havaya kalkan kaşlarımla Jennie ile olan kötü ilişkisine rağmen teyzesine gideceğine olan şaşkınlığımı belli ettim. Hemen anlayarak derin bir iç çekti.

"Teyzesi Mijoo doğduğundan beri Bae ile en çok ilgilenen aile üyemiz. Her yıl uzun sürelerde vakit geçiriyor orada oğlum."

Fazlasını merak etmeyerek kafamı salladım. Tabağımdakileri yemeye devam ederken dört gün evde yalnız kalacağımız aklıma dank ettiğinde ağzıma attığım zeytin  Boğazıma takılmış, küçük çaplı bir öksürük krizi geçirmiştim. Endişeyle etrafımda pır dönen Bae ve biricik babası iyi olduğumu görüp sakinleşirken yandan bir gülüş ile karşımdaki adama göz kırptım. Başı önüne eğilirken onun da kırmızılılarında tatlı bir tebessüm oluşmuştu.

Aynı gerçek bir aile gibi sohbetler ve kahkahalar eşliğinde biten kahvaltımızla Bae'yi hazırlayıp kapıya gelen en az annesi kadar güzel kadına teslim ettik. Bayan Minha'da izni için eşyalarını toparlayıp çıktığında salonda yalnız ikimiz kalmıştık.

Tek kelime konuşmadan telefonuyla uğraşan adam sinirlerimi bozarken ufak bir yem attım.

"Madem yapacak bir işim yok bende dört günümü gezerek geçireceğim. Hazırlanıp gidiyorum."

"Nereye gitmek istersin? Seni götürürüm."

"Nereye istersem götürecek misin sanki?"

"Söyle, gitmek istediğin yeri."

Elimi çeneme koyup bir süre düşündükten sonra umutsuzca şakırdadım.

"İrlanda! İrlanda'ya gitmek istiyorum."

Oturduğu yerden yanıma ulaşması kısa sürerken işaret parmağını boynumdan aşağıya doğru sürükledi. Göğsümde durdu kemikli parmağı.

"Bu şekilde gidersen orada donarsın, yanına kalın kıyafetler al ve arabaya geç."

"Nasıl? Nasıl yani, şimdi gidiyor muyuz?"

Sorumu dinlemeden yukarı çıkan Jeno'nun peşinden gittim. Dolabının üzerinden siyah sırt çantasını indirip içini doldurmaya başlamıştı bile. Kafasıyla gitmemi işaret etmesinin peşine hızla odama gittim. Kendi sırt çantama bir kaç kazak ve sweat koydum. İçimde öyle çok kelebek vardı ki uçmak için yer bulamıyorlardı.

~~~~~~

"Eşyalarını yerleltirdiysen beni takip et. Vakit kaybetmeden gezimize başlayalım."

Başkent olan Dublin'e ineli altı saat olmuştu. Önce bir otelde odamızı tutmuş, uzun süren uçak yolculuğunun yorgunluğunu atmak amacıyla güzelce dinlenmiştik. Rahatlatıcı uykunun ardından eşyalarımızı yerleştirip hazırlanmıştık. Jeno havaalanından çıkmadan araba kiralamıştı. Üzerimize kazaklarımızı giyinip otelden ayrıldık.

"Kısa bir kültür gezisi mi istersiniz yoksa direk okyanusu izlemeye mi gidelim?"

"Yalnız kalacağımız bir yere gidelim Bay Lee."

Yandan sırıtışım ile utanarak sakladı gözlerini. Bu ufak ama değerli hissettiren detay ile daha fazla yerleşti simama gülücükler.

Yol boyu güzel müzikler eşliğinde tuttu elimi. Şehir merkezi ardımızda kaldı önce, sonra kalabalık caddeler, yürüyüş yolları, parklar... Ve nihayet kimsenin olmadığı büyüleyici bir yere vardık. Arabayı kumluğun kenarına park etti Jeno ve üstünü açtı. Aniden tenime çarpan hava ile irkildim.

"Tadını çıkar."

Arka koltuğa geçip yarım şekilde uzandı. Kapattı gözlerini, üzerinde siyah delikli kazağı, beyaz teni ışıldıyor. Rüzgarda dans ediyor saç tutamları. Kırmızı dudakları çiseleyen yağmur ile ıslanıyor ve yalvarıyor sessizce, öpmem için...

Tutamıyorum kendimi, arkaya geçiyorum. Bedenim onunkinine baskı yapmıyor ancak oturuyorum üstüne. Tatminlikle kıvrılıyor dudakları, beklediğini alıyor benden. memnuniyeti her halinden belli. Açılıyor göz kapakları, beni görüyor. Eli bel oyuntumda yerini alırken öpüyorum dudaklarını heyecanla. Karşılığımı beklemeden alırken hızımı arttırıyorum. Başım dönüyor, kanım kaynıyor. Fazlasını istiyor bedenim, daha da fazlasını istiyor ruhum. Öyle bir kaptırıyorum ki kendimi parmaklarım kazağının deliklerinden tenini parçalıyor. Ayı kıskandıracak tenini daha da keşfetmek istiyorum, omzundan kazağını sıyırıp dudaklarımı sürtüyorum. Bahşettiği güzel sesler ile ısırıyorum dişlerinim arasında ezilen tenini. Nefesim kesiliyor, nefesi kesiliyor...

Hakimiyetim kışkırtıyor onu. Hırlayarak altına alıyor beni. Hızlanan yağmur saçlarını sırılsıklam etmiş...

"Ruhumu doyurduğun gibi bedenimi de doyurmanı istiyorum Na Jaemin. Durmak istemiyorum."

"Durmanı istemiyorum Lee Jeno."

Alnımı öpüyor zarar vermeyeceğine dair yeminler ederek. Üstümüzdekilerden ne ara kurtulduğunu anlamadan her şeyiyle bende olduğunu fark ediyorum. Dudaklarımdan sayısız çığlık çıkıyor acıyla lakin hemen yerini  zevk çığlıklarına teslim ediyor.

Güzelce seviyor beni, kalbimin her bir noktasını çarptırarak. Naifçe okşuyor Tenimi, ve haşince öpüyor her bir zerremi kendinden izler bırakarak.

Üstümüze yağan sonsuz yağmur, hemen solumuzda kendini belli eden okyanus dalgaları... O an şükrediyorum Tanrı'ya, bulunduğum yer adına. Ve sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum yeniden. Kulağıma sevgisini fısıldayan adamın varlığına...

Millet finale yaklaşıyoruz, umarım beğeniyorsunuzdur, yorumları bekliyorum 💜

Hala dönmüş değilim bu bölümü @afterateez için atıyorum 🥰


winy °nomin°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin