"Tenimi keşfetmeye ne dersin?"

489 53 84
                                    


Başarılı geçen iş görüşmesinin ardından serbest zaman için herkes bir yöne dağılmıştı ve ne ilginçtir ki ben yine yalnız kalmıştım.

Dün geceki kavgamızdan sonra hiç konuşmamıştık. Bakma bile bakmamıştık birbirimize. Sadece işimizi yapıp uzaklaşmıştık. Ona karşı sıradan olmayan hislerimden ötürü bu durum beni bir miktar kırmıştı lakin onun umursamaz tavırları toparlamam da yardımcı oluyordu.

Görüşmenin gerçekleştirildiği şirketten çıkıp kendimi Japonya'nın renkli sokaklarına bıraktım. Gördüğüm afişlerden birinde iki sokak ötede amatör bir Koreli grubun konser verdiği yazıyordu. Vakit geçirmek için güzel bir etkinlikti.

Bilmediğim sokakların arasından geçip ufak konser alanına vardım. Hemen hemen elli kişilik bir seyirci kitlesi bulunsa da sahnedeki gitar çalan iki kız ve solist çocuk dünya starıymışçasına kaptırmıştı kendini.

Kalabalık sayılmayacak insan birikintisinin arasından sıyrılıp en öne geçtim. Çalmaya başladıkları bildiğim bir şarkıydı. Gerçek bir konserdeymişim gibi şarkıya eşlik edip dans etmeye başladım. O saatten itibaren şansıma hep bildiğim gruplar coverlanmıştı ve bende Neşeyle eşlik edebilmiştim.

Kaç saat geçti bilmiyorum ancak konser alanı tamamen boşalmış ve bir tek ben kalmıştım. Konser brandasında bulunan dijital saat 03.42'yi gösteriyordu.

"Teşekkür ederiz bayım. Daha önce hiç sizin kadar istikrarlı bir dinleyici görmemiştim."

"Korece konuşabilirsiniz. Seul'den geliyorum."

"Ah öyle mi..? Hoşgeldiniz o halde. Ben Park Jimin. Kendi çapımızda şarkı yaptığımız bu grubun solistiyim."

Elimi uzatan pembe saçlı çocuğa gülümsedim. Oldukça zararsız bir tipe benziyordu.

Esmer teni ve dolgun dudakları aurasına çekicilik eklemiş, kibar ses tonu sıcakkanlı biri olduğuna dair sinyaller yayıyordu.

Naifçe küçük elini sıktım.

" Na Jaemin. Memnun oldum Jimin."

"Ben de öyle... Pek uykulu gibi gözükmüyorsun, bir şeyler içmeye ne dersin."

"Harika olur derim."

Tanışalı henüz on dakika bile olmamış biriyle içmeye gitmek ne kadar mantıklı tartışılır ancak tam da ihtiyacım olan şeyi reddedemezdim. Onu takip ettim ve sadece içki içilen bir bara girdik. Saatin sabaha yaklaşması dolayısı ile çok fazla insan yoktu. Güzel bir köşe bulup oturduk ve tanımadığım bu adamla saatlerce içtik. Ondan bundan konuşa konuşa iki saat geçmişti bile.

Barın bir sonraki geceye hazılanacağı haberi ile çıktık. Gün ağarıyordu ve gökyüzünde büyüleyici renkler oluşmuştu.

"Senden daha ayık olduğum için ben seni bırakacağım Jaemin. İtiraz yok."

Kafamı sallamakla yetinip kaldığım otelin yerini tarif ettim. Bulunduğumuz bar oldukça yakın olacak ki hemen vardık.

"Tesadüflere inancını bilemem lakin bende burada kalıyorum. Tur için üç günlüğüne geldiğimizden paraya kıydık."

Benden daha ayık olduğunu söyleyen adamın attığı kahkaha uçtuğunu gösteriyordu. Ona eşlik ederek küçük villalardan oluşan otelin bahçesine girdim.

Aptalca kahkahalar atarak onun Odasının önünde durduk. İfadeleri ciddileşirken elini omzuma attı.

" İçeride birbirimizi daha iyi tanıyabiliriz Jaemin. Tenimi keşfetmeye ne dersin?"

Kaşlarım istemsiz çatılırken mantıklı düşünmeye çalıştım. Elimi enseme atıp onu reddetmek için düzgün cümleyi düşündüm.

"Fazla düşünüyorsun Jaemin. Eğer hayatında biri vars-"

"Yok. Hayatımda kimse yok."

Aklımda dönen Jeno'nun kırıcı cümleleri ile kendimi Jimin'in odasında buldum. Dolgun dudaklarını benimkilerin arasına alıp sevdiğim adamın dudaklarının verdiği hazzı unutmaya çalıştım. Ancak nafile. Dilimde Jeno'nun tadı, gitmek bilmeyen o enfes tadı...

Bütün mantığımı ve olmayan ahlakımı bir kenara bırakıp üstümdeki çocuğun hakimiyetine izin verdim. Boynumda bıraktığı izler sanki intikam almam için silah oluyordu. Onun canı yansın istiyordum. Onun vermediğini başkasından aldığımı görüp kıskansın, pişman olsun istiyordum lakin bir şey daha vardı. Ben onun umruna mıydım? Zira beni değerli hissettirip beni kenara atan Lee Jeno'ydu. Bense kendi kendime boş çabalar içindeydim.

~~~~~~~

Defalarca çalan telefonumu susturmak için elime aldığımda gördüğüm isim ile irkildim. Bunu açmalıydım.

"Neredesin Jaemin? Bir saate havaalanına gideceğiz. Odana gel ve toparlan."

Beklediğimin aksine çok sakin gelmişti sesi. Cevabımı beklemeden kapatmış, yine yarım bırakmıştı.

Gözlerimi ovuşturatak sırtımı yatak başlığına dayadım. Yanımda sırt üstü yatan çıplak beden gecenin önizlemesini kafamda canlandırırken kendime küfürler sıralayıp sessizce yerdeki kıyafetlerimi bir bir giyindim. Tanrım! Ne yapmıştım ben?!

Adının Jimin olduğunu hatırladığım çocuğun uyanmaması için sessizce odadan çıkıp kendi odama girdim. Boş olmasını beklediğim odada Jeno yatağa oturmuş telefonunu kurcalıyordu.

"Leş gibi alkol kokuyorsun, önce duş al sonra hemen giyin."

Suratıma bile bakmadan konuştuğunda gözlerimi devirmekle yetinip banyoya girdim. Hıphızlı bir duş sonrasında gittiğini düşünerek odaya girdim lakin hala yatakta oturuyordu ve bu sefer bakışları benim üstümdeydi.

Yataktan kalkıp Bana doğru adımladığında bende geriye doğru gittim. Bedenim koltuğa düşerken belimden yakalayıp düşmemesi için altıma sardığım havluyu tuttu. Kendimi toparlayıp havlumu elinden çekiştirdim.

Gözleri yakarcasına boynumda dolaştı. Ve sonra Parmakları... Yavaşça dolandı tenimde. Gözlerimi yummamak için kendimi zor tutarken kıvrılan dudaklarına odaklandım.

"İşte tam da bu yüzden seninle ileriye gitmiyorum Jaemin."

"Ne yüzden?"

"Düzenli değilsin ve sınırların yok. Buraya gelen ekipte yalnızca beni tanıyorsun ve bu da demek oluyor ki geceni tanımadığın biriyle geçirdin. Benimle olan kişinin yalnızca benimle olmasını isterim. Bağlılık esas yani fakat görüyorum ki sen bu tarz terimlerden epey uzaksın. "

Tiksinerek bakıyordu yüzüme. Salağın tekiyim işte. Ben adamın kıskanacağını düşünürken o damgalamakla buluyor çözümünü.

" Kiminle ne yaptığım seni ilgilendirmez. Ben buyum, hayatım boyunca hiç sevmedim, kimseye bağlı olmadım. Dolayısıyla bilmiyorum. Hiç düşündün mü, Ailesi bile sahiplenmemiş bir çocuğu bir erkek hiç sahiplenir mi? Ben söyleyin sahiplenmez. Senin de yaptığın gibi, beni korumayı, senin yapmayı deneyebilirdin ama sen de kaçmayı seçtin. Aynı ailem gibi, aynı hayatımdan geçip giden onca gereksiz insan gibi. Şuan gelip karşımda ahlak dersi veremezsin! Şimdi Arkanı dön, üstümü giyineceğim. "

" Niye Jaemin? Bana gösterecek bir şeylerin yok mu? "

Dünkü dayağın yetmediğini düşünerek bir tane daha geçirdim yumruğumu. Bu sefer hiç acımadan.

" Siktir git Jeno! Seninle gelmiyorum ve... Ve istifa ediyorum! "


Olaylar çok mu karıştı sizce? Yorumlarınızı bekliyorum ve çokça öpüyorum 💜

winy °nomin°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin