"Öfkemle savaşmak istemiyorsan hayatıma karışma!"

480 58 85
                                    

Yazın girişinde yağmurlu bir hava, tatlı bir esinti... Bu rüzgarlar iki haftayı aşkın süredir aynı evde yaşadığım adamın gözyaşlarını da götürür mü? Bütün dertlerini götürüp ona yağmur sonrası gökkuşağını bahşeder mi ki bana da ışıldasın?..

Son sınavımı da vermiş olmanın neşesi ile okuldan çıktım. Güzel bir yaz tatili beni bekliyordu, şayet finallerimi geçebildiysem...

Dün gece Bae'ye verdiğim ufak bir söz vardı. Bu gün onunla dışarıda gezip vakit geçirecektik. Bu yüzden hiç oyalanmadan otobüs durağına ilerledim.

Cebimden çıkarttığım kulaklıklarım huzurla kulağıma fısıldamaya hazırlanırken önümde duran son model bir arabadan inen kadına takıldı gözüm. Derin göğüs dekoltesi ve mini eteğinin ortaya çıkarttığı şekilli bacakları olan bu kadını saatlerce izleyebilirdim.

"Na Jaemin, sensin değil mi?"

"E-evet.siz kimsiniz?"

Arabasının yolcu kapısını açan kadın zafer tebessümünü taktı simasına.

"İlerideki kafede bir kahve içelim. Kim olduğumu öğrenirsiniz."

Normalde olsa asla kaçırmayacağım bu teklifi şuan engelleyen bir minik vardı. Kafamı sağa sola sallayarak kadının kaşlarının çatmasına sebep oldum.

"Yetişmem gereken bir işim var. Üzgünüm hanımefendi."

"Yalnızca on dakika?"

"Pekala, on dakika."

İkizler burcu gibi hemen fikrim değişirken arabaya binerek okulun yakınındaki kafeye kadar hiç konuşmadım. Nihayet bir yere oturup kahvelerimizde geldiğinde kadından konuşması için rica ettim.

"Ben Jennie. Şuan bakıcılığını yaptığın Bae'nin annesiyim. Oğlum beş yaşında, ben ve Jeno ise yirmi üç. Yani anlayacağın kadarıyla bu çocuk henüz biz lisede okurken oldu. Jeno aldırmam için çok baskı yaptı ve beni çok tehdit etti ancak küçük bir cana kıyamadım. Doğumun ardından da beni tamamen terk etti. Geriye beş parasız ben ve bebeğim kaldık. Bunları sana anlatıyorum çünkü Jeno konusunda dikkatli olmalısın. Çocuğunu çok düşünen, asil biri gibi görünebilir lakin ben Bae'yi kapısına bırakıp gitmeseydim onu görmeye dahi tenezzül etmeyecekti. Ben... B-ben oğlum babasız büyümesin diye onu bıraktım... "

(Kitapta Jeno olacak ama Jennie olmayacak. Senachanyeol kitabı okuduğunuzu hatırlayıp devam edin :) )
Elini sol yanına koyup derin bir nefes aldı güzel kadın. Dolan gözlerinden peşi sıra süzülen yaşları silerek gözlerimin içine baktı.

" Bae'yi bıraktığımdan beri Jeno onu görmeme izin vermiyor. Bak Jaemin ben bir anneyim ve çocuğumun kokusu olmadan nefes almak dahi haram bana. Senden tek bir isteğim var. Bir kere olsun... Sadece bir kere Bae'yi görmeme yardım et."

Düğümlenen boğazımdan zor bir yutkunma süzüldü. Kadının anlattıklarına koşulsuz şartsız güvenecek değildim ancak Bae'nin annesi olduğu sadece mimiklerimle bile belliydi. Bae, Jeno'dan çok annesine benziyordu.

" Ne yapmalıyım? "

" Jeno'nun evde olmadığı bir vakit beni araman yeterli. Sadece bir kaç dakika oğlumu görüp giderim. Bu numaram."

Çantasından çıkarttığı kağıdı elime tutuştup bir kaç teşekkür cümlesi sıraladı ve yanımdan ayrıldı. Ardından iyi ve kötüyü ayırmaya çalışan beni bırakarak.

~~~~~~

" Tatlım, hadi benimle aşağıya gel. Seni görmek isteyen biri var. "

Üstüme giyindiği tulumun ilikleyemediği düğmesini ilikleyip minik elini kavradım. Neşeyle bacağıma sırnaşması beni kucağına al demekti. Ve Bae kırmaya kıyamayacağım kadar tatlı bir çocuktu.

Boynuma doladı küçük kollarını ve yanağıma öpücükler kondurdu. Bu miniğe öyle alışmıştım ki, onsuz bir hayat şuan düşünülemezdi benim için.

"Ahh, Jaemin ne kadar teşekkür edeceğimi bilmiyorum."

Salonda oturan kadın bizi görmesiyle ayaklanmış heyecanla yaklaşmıştı.

"Merhaba Bae, beni hatırlıyor musun bebeğim?"

Yabancılardan korkan bir çocuktu Bae. Evden fazla çıkmamıştı. Hayatı babası, Bayan Minha ve benden ibaretti bu yüzden elbette yabancılaması normaldi ancak annesini tanıması gerekmez miydi?

Korkuyla iyice sokuldu bana. Sırtımdaki elini hafifçe vuruyor, kendi dilinde tehlike hissetmişçesine buradan götürülmek istiyordu.

"Biraz bana gelmek ister misin Bae?"

"Jaem beni odama götürür müsün?"

Kucağımdaki çocuğu almaya yeltenen kadını bölen açılan dış kapının ardındaki haykırış olmuştu.

"Jennie!!!"

Yüksek sesli bağırışla irkilen Bae'nin sessizce ağlamaya başlaması ile büyük bir hata yaptığımı hissetmeye başlamıştım.

"Senin burada ne işin var!? Defol evimden! Hemen!"

"Oğlumu görmeye geldim Jeno. Daha ne kadar uzak tutabilirsin ki?!"

İtici bir gülüş takınan güzel kadın topuklu ayakkabılarının sesini kafamıza kazır gibi vura vura Jeno'ya yaklaştı. Elini sinirden titreyen adamın göğsünde dolaştırdı.

"Beni özlediğinizi düşündüm."

"Özlememiş! Siktir git Jennie! Gözümün önünden hemen kaybol!"

Daha fazla babasının bağırışlarına şahit olamaması için Bae'yi odasına çıkarttım. Kapıyı kapatıp hemen bir oyun kurmaya çalıştım ancak küçük bedenini dolabın arasına sıkıştıran Bae, kafasını ellerinin arasına koyarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

Aşağıdan gelen bağırış sesleri artarken kollarımı sardım korkan çocuğa. Tanrım... Ne yapmıştım ben?

"Jaemin! Hemen odama gel!"

Jeno'nun beni çağırması ile Bae'ye sakinleşmesi için telkinlerde bulunup Korkuyla aşağıya indim. Jennie gitmişti, salon ise darmadağındı.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun!?"

"Be-ben sadece iyilik yapmak istemiştim."

"İyilik mi?! Her şeyi bok ettin seni aptal! Ben sana 'anne' kelimesini anmak dahi yok derken nasıl olurda Jennie'yi buraya getirirsin!"

"Oğlunu yıllardır görmediğini, sadece bir kere görmek istediğini söyledi. Yardım etmeye çalıştım."

Sesim titriyordu zira karşımda öfke krizi geçiren bir adam duruyordu. Gömleğinin önü yarıya kadar açık, düğmeleri yerde...

"Çalışma! Yardım etmeye filan çalışma! Kimsin sen he? Ne biliyorsun da hayatımıza müdahale ediyorsun!? "

Öylesine şiddetli bağırıyordu ki karşısında küçüldükçe küçüldüm. Kemiklerim sızıyla kırıldı sanki birer birer. Başımı eğdim önüme çaresizce. Çenemi kavrayan parmakları canımı yakarak yeniden buluşturdu gözlerimizi.

" Öfkemle savaşmak istemiyorsan hayatıma karışma Jaemin! Anladın mı!? Sadece işini yap ve paranı al! Ne benim ne de Bae'nin hakkında başka hiçbir şeye sürme elini. Yeterince zorlanıyorken bir de seninle uğraşamam!"

Tuttuğu çenemden itti sertçe bedenimi. Yere savrulan bedenim düşmenin etkisiyle değil, avuçlarıma batan yerdeki kırıklarla sızladı. Acılı iniltim dudaklarımdan dökülürken ceketini aldığı gibi çıktı evden. Sertçe vurduğu kapı acılarıma karışırken yaşadığım korku ve hiçlik hissi ile başladım ağlamaya. Kaç saat sürdü bilinmez ancak ağlamam dindiğinde şafak söküyordu ya... O kadar ağlamıştım işte, tek başıma...

Okunurken hemen bölüm atayım dedim, umarım beğenirsiniz 💜

winy °nomin°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin