16°𓅪

1.9K 175 39
                                    

Jimin

Polis merkezine gittikten sonra ifademizi vermiştik. Her şeyi zor da olsa anlatmış, gözyaşlarımı tutamamıştım. İğrenç yüzü gözümün önüne gelmeye devam ediyordu.

Eve geldiğimiz anda gerekli olan bütün eşyalarımızı evden alarak polislerin de yardımıyla Hoseok hyungun evine gelmiştik. Kendisine mahçuptum.

Küçük bir evi olmasına rağmen bizi kabul etmişti. Üstelik iyileşme sürecinde olan annesi ile ilgilendiği için, bir de bizimle uğraşması beni rahatsız etmişti. Ona evde elimden geldiğince yardım edeceğime söz vermiştim yoldayken. Şimdi evde, Hoseok hyungun bize verdiği ufak odaya yerleşiyorduk. Boş dolaba kıyafetlerimizi karışık olarak yerleştirmiştik. Hem yer yoktu, hem de bunu sorun etmiyorduk. Normalde de Jungkook'un kıyafetlerini benim dolabımda bulabilirdiniz.

Odanın küçük olmasıyla birlikte, sadece tek kişilik yatağın olması yine bizim için sorun olmamıştı. Jungkook ile çift kişilik yatağın yüzde yirmibeşini kaplıyorduk. Bizim için değişen bir şey yoktu.

"Jungkookie~ Pijamalarım nerede?"

Geceydi ve uyuyacaktık artık. Yeterince kötü şey yaşamıştım. Bedenimi yorgunlıkla yatağa atmamak için zor dursam da pijamalarımı giymeden olmazdı. Aslında çıplak bile yatabilirdim. Fakat bunca şeyi yaşamışken, üstelik o herif beni o halimle görmüşken bir süre çıplak yatamayacağıma emindim.

Jungkook çoktan yatağına yatmış, göğsünü ve kollarını benim için hazırlamış şekilde bana bakarken hala pijamalarımı aramam saçmaydı. Direk küçük dolabı açarak yerleştirdiğimiz kıyafetlerden - Jungkook'un kıyafetleri- bir eşofman, bir de düz tişört çıkarıp hızlıca üstüme geçirdim. Beni bekleyen Jungkook'a göz atıp ışıkları söndürdüm.

Ona sarılmayı, öpmeyi, kokusunu almayı, uyumayı özlemiştim. Genel olarak Jungkook'u çok özlemiştim.

Karanlıkta yatağa gelip yanına uzandığımda elleriyle yoklayarak belimi kavradı. Kendine çekip ilk önce saçlarımı sonra ise kafasını gömüp boynumu öpmüştü. Kollarım boynuna sıkıca sarılmış bir şekilde dururken vücudumda bütün sıcaklığını hissediyordum. Uyum içinde birbirine kenetlenmiş olan bedenlerimizin bu halini görmeyi çok isterdim. Bacaklarını üstüme atmış, neredeyse üstüme çıkmış olan Jungkook'un uyuduğunu düzenli nefesleri ve horultusundan anlamıştım. Bana sarılmış duran Jungkook'un yanağını kokulu kokulu öptükten sonra kulağına iyi geceler dileğimi fısıldadım. Duymadığına emindim. Mırıldanıp kafasını iyice gömdüğü boynuma olabildiğince sokuldu. Üstüme yorgunluk çöktüğünde yüzümdeki tebessüm uyuyana dek kaybolmamıştı. Hem şanslı olup hem şanssız olmak böyle bir şey olabilir miydi? Çok sevdiği, değer verdiği ona da değer veren bir sevgilisi vardı. Aynı zamanda onu takıntı haline getirmiş sapık bir psikopat da peşindeydi.

Düşüncelerim bedenime ağırlık yaptığında kapanan gözlerime engel olamayarak kendimi uykuya bıraktım.

....

Jungkook

Sabahın erken saatlerinde gözlerimi açtığımda sevgilim henüz uyuyordu. Gözlerimi kısıp kafamı kaldırdıktan sonra etrafı süzdüm. Oda aydınlanmasa da sabah ışıkları hafifçe odaya loş bir görünüm kazandırmıştı.

Dirseklerim üzerinde doğrulup gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Melek gibi uyuyan sevgilimi izlemeden duramadım tabii. Yüzü gözü şişmiş, saçları dağılmış olsa da tatlı görünmeyi başarıyordu. Yaklaşıp dudaklarına öpücük kondurdum. Dayanamıyordum ki ona.

Orada öyle mışıl mışıl uyurken nasıl dayanabilirdim. Tek elimle saçlarını okşadıktan sonra kıpırdanmasıyla elimi de çektim. Uyuyor gibi yapsam en fazla ne yapabilirdi ki?

indigent °jikook°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin