2k💞
"Jimin-shi! Geç kalıyoruz!"
İşe geç kalıyorduk ve Jimin hala odasında hazırlanmaya çalışıyordu. Dün ona çıkma teklifi ettikten sonra eve gelip gece yarısına kadar film izlemiştik. Haliyle uykusuz kalıp geç uyanmıştık.
"Geldim!"
Odadan çıkıp yanıma geldi ve aceleyle ayakkabılarını giymeye çalıştı. Çoktan hazır olan ben de kapının önüne çıkmıştım.
Sonunda Jimin de geldiğinde hızlı adımlarla yürümeye başladık. Onun elini tutmayı unutmamıştım tabii ki. Birleşmiş ellerimize bakıp tebessüm ettiğini görmüştüm sadece.
Kafeye vardığımızda direkt olarak mutfağa gidip montlarımızı çıkarıp servis yapmaya hazırlandık. Yorucu bir gün bizi bekliyordu.
...
Yorgun bir şekilde eve vardığımızda hava kararmak üzereydi. Bugün biraz erken çıkmıştık. Ara sokaktan geçiyorduk.
"Jungkook"
"Efendim Jimin-shi"
Kafasını omzuma koyup koluma girdi. Elimi bırakmıştı.
"Sana bir şey olur diye korkuyorum. Ya o manyak evimize gelirse?"
Saçlarına öpücüklerimi kondurup elimi beline sarıp onu kendime çektim.
"Sana veya bana hiçbir şey yapamaz minie. Korkma."
Sessiz ve karanlık sokakta yürürken o an takip edildiğimizi hissetmiştim. Gerçekten o manyak olabilir miydi? Jimin'i korkutmamak adına tepki vermedim başta.
Sokaktan çıktıktan sonra eve varmamıza sadece bir sokak kalmıştı. Ve ben hala takip edildiğimiz hissine kapılıyordum. Adımlarımı sabit tutmaya çalışırken göz ucuyla arkama baktığımda kimse yoktu.
Ama yine de biri bizi takip ediyordu. Buna emindim.
Jimin cebinden anahtarını çıkardığında eve geldiğimizi fark ettim. Eve girdikten sonra kapıyı kapatıp iyice kitledim. Eğer tahmin ettiğim kişiyse eve girmeye çalışacaktı.
"Jiminie hadi yemek hazırlayalım."
Kafamı dağıtmak için ve biraz olsun içimi rahatlatıp güvende hissetmek için Jimin'e bu teklifi sunmuştum. Zaten aç olduğumuz için beni onayladı. Beraber mutfağa girdiğimizde kollarımızı sıvayıp malzemeleri çıkardık.
Ramen ve sebze yemeği yapacaktık. Aklım sürekli sokağa bakan mutfak penceresine kayıyordu. Bunları düşünmemek için de Jimin'in arkasından gidip beline sarıldım.
"Bebeğim ne yapıyormuş?"
Kulağının altını öpüp fısıldamıştım. Daha sonra ensesine öpücüklerimi kondurdum. Saçlarını kokladım.
"Jungkookie~"
Doğradığı sebzeleri tencereye atarken sevimli bir sesle konuştu. Yanağını öptükten sonra masaya oturup elini yıkamasını bekledim.
"Jimin-ah gel buraya"
Kucağımı gösterip ona gülümsediğimde sadece utanıp yanıma gelmişti. Bakışları bir anda değişirken kucağıma oturup ellerini omuzlarıma koydu. Ve bu beni deli etmeye yeter de artardı bile. Belini kavrayıp bedenini kendime çekmemle dudaklarına yapışmam bir oldu. Hiç beklemeden karşılık vermeye başladığında gitgide onu kendime çekiyordum.
Belki 10 belki 20 dakika öyle devam ettik. Zamanı hesaplayamamıştım bile. Jimin kucağımdan yemek yanıyor diye zıplayıp ocağı kapatmıştı. Gerçekten de burnuma acayip bir yanık kokusu geliyordu. Yüzümü buruşturup peşinden ayağa kalktım.
"Yemek yanmış Jungkook.. Öpüşmenin de tam sırasıydı yani."
Söylene söylene yemeği çöpe attı.
Sakinleşmesi için biraz sarılıp öptüm. Bana sadece somurtarak karşılık verdiğinde sorun olmadığını ve dışarıdan söyleyebileceğimizi dile getirdim.Yemek yandığı için bana kızgın olsa da bu onun yumuşamasını sağlamıştı. Şimdi de yemeğimizi söylemiş, gelmesini bekliyorduk.
"Jungkook. Biz seninle yatak odasında görüşeceğiz."
Sırıttığımda koluma vurup suratını olabildiğince asmıştı.
"Ne zamandan beri bu kadar haşinsin?"
Cevap olarak susmakla yetinmişti. Sanırım gerçekten de morali bozulmuştu. Yemek yedikten sonra çaresine bakacaktım.
Biraz daha bekledikten sonra kapı çalmış ve ayağa kalkmıştım. Fast food değil de, ev yemekleri yapan bir yerden söylemiştim yemekleri. Jimin özellikle buraya bayılıyordu.
Jimin'in yanına gittikten sonra poşetleri sallayıp masaya bırakmış ve hepsini teker teker açmaya başlamıştım bile. O ceza olsun diye hiç dokunmuyordu poşetlere. Paketlerin hepsini masaya dizdiğimde Jimin çubuklarını hazırlamış, mesafeli bir ses tonuyla masadaki pirinç kasesini ona uzatmamı istemişti.
Ellerimizin temasına dikkat ederek, iyice eline dokunarak kaseyi ona vermiş ve yemeğime keyifle devam etmiştim. Günün sonunda ikimiz de mutlu olacaktık.
...
"Jimin, bekle"
"Yatacağım Jungkook uzatma. Uykum var."
Yemekten sonra birlikte bulaşık yıkamıştık. Bulaşıklar bittiği anda da uyuyacağım dıyerek kaçmaya çalışıyordu. Jeon jungkook'dan kaçmak sandığı kadar kolay değildi ama.
Bileğini tutarak onu kendime çektiğimde kafasını göğsüme çarpmış ve afallamış bir şekilde yüzüme bakmaya başlamıştı. O haline gerçekten dayanamamıştım. Çok tatlı bakıyordu bana. Kollarımı beline sararak eğilip bedenini kendime çekerken, kokusu da aynı hızda burnuma dolmuştu bile. Kollarımda minicik kalması çok güzeldi.
Ona doyana kadar sarılı kaldık. Odaya gitmek için onu kucağıma alarak yürümeye başladım. Hemen kafasını boynuma gömmüştü. Yavru bir kediydi sanki.
Onu yatağa yatırırken boynumu bir an olsun bırakmaması benim son noktam oldu. Bu sefer onu bırakacağım diye somurtması da ayrıydı. Yaklaşıp dudaklarına bir öpücük bıraktıktan sonra tam ayrılacakken elleriyle ensemden tutarak beni kendine çekti. Dudaklarıma asılıyordu. Dayanamıyordum. Geri çekilmeyi aklımdan tamamen çıkarmıştım zaten. Altımdaki güzelliği dudaklarından ayrılıp bir süre izledim. O kadar güzeldi ki.. Onu anlatacak kelime bulamıyordum. Özellikle dudakları ve minik gözlerini çok seviyordum. Burnunu da unutmamak lazımdı.
Üstüne yatıp öpüşürken yer değiştirip duruyorduk. En sonunda bütün kıyafetlerimiz çıkmıştı. Ona doyamıyordum.
Onunla olsam da bu gece ona doyamamıştım. Birlikte olmuştuk. Her yerini öpüp koklamıştım. Gelecekte de doyamayacak gibiydim.
Çok geç geldi özür dilerim :((
ŞİMDİ OKUDUĞUN
indigent °jikook°
FanficJungkook'u sokaktan kurtaran Jimin ve Jimin'i sonsuz seven bir Jungkook düşünün.. 🌸07.05.2020 🌸? Jikook içerir⚠